Skip to main content

Brand Week Istanbul’da “2008’den 2018’e ülke gençliğin değerlerinde neler değişti?” başlıklı sunumuyla sahne alan Bekir Ağırdır, Türk gençliğinin bugünü ile ilgili doğru bilinen pek çok yanlışı Konda araştırma verileri üzerinden yorumladı.

Brand Week Istanbul‘un ikinci gününde ana salonda öğleden sonraki ilk oturumda sahne, Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır‘ın idi. Ağırdır, “2008’den 2018’e ülke gençliğin değerlerinde neler değişti?” başlıklı sunumuna Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma atıfta bulunarak, Edip Cansever’in “Dağılmış pazaryerinde gibi memleket” dizesiyle başladı ve “Gidenler artık gitti, şimdi biz kalanların bu ülkede hayatı ve geleceği yeniden düşünmenin vaktidir” diye ekledi. Bekir Ağırdır, bunu yaparken de istatistiklere bakmanın önemini işaret etti ve sunumun ana konusu olan 2008’den 2018’de gençlerin değişen alışkanları ile ilgili rakamları paylaşmadan önce şu sözlerle adeta yüreklere su serpti: “Ekonomide ya da farklı konularda geçici sarsıntılar olsa da, toplum ve hayat her zaman iyiye doğru akar. Özellikle de gençler açısından durum böyledir.”

Bekir Ağırdır’ın gençlerin farklı alt kırılımlarda 2008’den 2018’e değişken alışkanlıkları ile istatistiklere yer verdiği araştırmada genelde gidişatın iyiye gittiğini söylemek mümkün. Bunu modernizme bakış, üniversite eğitimi gibi alt kırılımlarda net bir şekilde görüyoruz. Ve hatta gençlerin hayat şartlarının daha iyi olacağına dair umutlarında da artış var. Ancak Ağırdır’a göre ne yazık ki gençlerde öğrenciyken yüksek olan bu umut, çalışma hayatına girince düşüyor. Öte yandan 2008’e kıyasla 2018’de gençlerde dindarlık oranı düşerken, genç yaşta evlenme oranında artış var. Diğer ekonomik gerçekler ise çok da iç açıcı değil. Konda verilerine göre 2008’den 2018’e ortalama gelirde yükseliş olsa da, ekonomik sınıflarda dengesizlik artıyor. Türkiye’de 23 milyon hanenin yüzde 24’ünün geliri giderinden düşük. (Sunum detaylarına tıklayarak daha yüksek çözünürlüklü versiyonlarına ulaşabilirsiniz.)






Akıllı telefon sahipliği oranı yüzde 68

Ağırdır; “Asıl hayat gençlerde, ama biz kendi şablonlarımızdan baktığımız için değişimi kavrayamıyoruz. İş hayatında koltuklarımızı kaybetmek istediğimiz için gençleri anlamak istemiyoruz. Gelecek 30 yılda bu gençler bizi yönetecek.” Araştırmada dijitalleşen yaşam tarzları ile ilgili de çarpıcı rakamlar var.

Türkiye’de şu anda akıllı telefon sahipliği oranı yüzde 68. Gençler hepinizin bildiği gibi bankaya gitmiyor, bankacılık işlerini mobilden yapıyor. Gazete okumuyor, daha çok sosyal medyada vakit harcıyor. Evde ailesi ile değil, daha çok dışarıda yemek yemeyi tercih ediyor.

Bekir Ağırdır, Türkiye gençliğinin giderek daha muhafazakar ya da milliyetçi olduğu ile ilgili yorumların şehir efsanesi olduğunun altını çiziyor ve şu örnekleri veriyor: “Muhafazakarlık ya da milliyetçiler artmıyor, lümpenleşiyor. Her cuma 50 bin kişiye hayırlı cumalar mesajı atmakla dindar ya da her milli bayramda pencereye bayrak asmakla milliyetçi olunmuyor.” Ağırdır bu durumu şu rakamlarla da pekiştiriyor.

Y, Z kuşağı şablonları Türkiye’yi açıklamıyor

Bekir Ağırdır, sunumun sonunda tüm bu rakamlardan yola çıkarak markalara şu önemli mesajı veriyor: “Y ve Z kuşağı şablonlarınızı unutun, bu basma kalıp ifadeler Türkiye’yi açıklamıyor, bunlar Batı toplumları için üretilmiş kavramlar. Türkiye hala kendi içinde dinden siyasete birçok konuda çatışmalar yaşayan çok farklı toplum. Pazarlama İetişimlerinizde eğer bir sınıflandırma yapacaksınız bunu, metropoller ve köy/kasabalarda büyüyenler olarak yapabilirsiniz. Metropolde büyüyenler  hayatlarında hiç karşı komşuya iyi bayramlar demek için gitmemiş ya da sokağa inip saklambaç oynamamış olsalar da, zamandan ve mekandan bağımsız bir ortama doğduklarından, çoğulcu, kıvrak ve esnek zamanlı düşünebiliyorlar. Şimdi bu gözle yeniden Türkiye’yi ve geleceği düşünmenin vakti.”