Skip to main content

Makine öğrenmesi konusunda, özellikle sürekli öğrenmede dünyanın en iyi iş sonuçlarına etki eden firması olma hedefi yolunda çalışmalarına istikrarlı bir şekilde devam eden Tazi.o’nun Kurucu Ortakları Zehra ve Tanju Çataltepe ile Türkiye’nin yapay zekâ potansiyelini konuştuk.

Sizce tüketicide ve iş dünyası tarafında yapay zeka konusunda bir farkındalık oluştu mu? Bu teknolojinin gelecek açısından ne kadar kritik olduğuna vakıf mı insanlar?

Son zamanlarda futurizmin öncülerinden Elon Musk gibi liderlerin başlattığı tartışmalar, konuya derinlik ve hız kazandırmak ile birlikte ciddi bir uyanışa da neden oldu. İnsanların yapay zekanın bireysel olarak kendileri için faydalarının neler olacağını somutlaştırmaları için ise daha fazla yapay zeka ile ilgili deneyim sahibi olmaları gerekiyor. İnsanların sadece yapay zeka konusuna değil, teknoloji konusuna yaklaşımlarını esasında devletlerin yönetim politikaları belirliyor. Bu anlamda regülasyonlar, teşvikler, patent anlaşmaları ve mevzuatlar ne kadar teknoloji üreticilerinin yanındaysa; sektörlerin AI kullanımına hazır hale gelmesi de bir o kadar hızlanıyor.

Yapay zekanın hangi uygulamaları hayatımızda daha kolay ve hızlı bir şekilde yaygınlaşacak? Ve bu sizin öngörünüze göre hangi sektörlerde olacak?

Elektronik ticaret firmalarının verimliliğini arttırmak gibi, pazarlamadan satın alma departmanlarına, tedarik zinciri süreçlerinin yapay zeka kullanılarak optimizasyonun sağlanması hızlı bir şekilde yaygınlaşacak. Özellikle müşterinin ihtiyaçlarını ya da süreçte zorlandığı yerleri anlama ve çözme, sahtekarlık tespiti gibi konularda yaygınlaşmanın ötesinde yapay zeka kullanımının bir zorunluluk haline geleceğini düşünüyoruz. Epey zamandır verinin sürekli olarak toplandığı ve değerlendirildiği finans sektöründe, özellikle banka ve sigorta firmalarının yapay zeka kullanımını arttıracağını düşünüyoruz.

Hali hazırdaki chatbot ya da sesli asistanlar gibi basit uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İki kavrama vurgu yapmak önemli, “overarching”ve “sourcing”. Fayda sağlayanları ve sağlayıcıları etkin ve hızlı şekilde bir araya getirmek açısından çok önemli geçiş aşaması araçları olarak görüyoruz. Bu tür uygulamalar veri altyapılarının oluşması ve veri akışının hızlanması için de fayda sağlıyor.

Türkiye’nin yapay zeka konusundaki potansiyeli nedir sizce? Kamu ve özel sektörün bu alanda yaptığı yatırımları nasıl değerlendirirsiniz?

Ülkemiz üretken ve akıllı cep telefonlarını aktif kullanan genç nüfusu ile dikkat çekmekte. Yapay zeka teknolojilerindeki potansiyeli arttırmak için ise küçük yaşlarda özellikle mantık, matematik, dil ve iletişim ile ilgili derslerin iyi temellerle öğretilmesi önemli. Yapay zekanın uygulama alanlarında genellikle birden fazla disiplin bir arada çalışmak zorunda kaldığı için, çok disiplinli mühendislik uygulamalarına hakim ve güçlü bir yazılımcı ordusuna ihtiyacımız var. Bu anlamda sektörlerimiz yabancı firmaların yazılımlarını daha fazla tercih etmek ile birlikte, son zamanlarda bünyelerinde gençleri işe almaya ve veri analitiği, yapay zeka üzerine bölümler kurmaya başladılar. Kamu, araştırma projelerine verdiği hibe destekleri ve teknokentlerdeki vergi indirimleri vasıtası ile başka alanları olduğu gibi yapay zekayı da bir ölçüde desteklemekte.

Türkiye’de akademik dünya yapay zekaya nasıl bakıyor?
Bu soruya başka türlü bakmanın daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Özel ya da kamu iş alanları ve yöneticileri, akademik dünyanın çalışmalarını, toplumun faydasını gözeterek hizmet üreten yapılarımızın beğenisine ve kullanımına nasıl ve hızlı bir şekilde entegre eder diye düşünülmeli. Özetle yarının değil bugünün teknolojisi olan yapay zeka, uygulama alanı bulamazsa, akademik çalışmaların faydasını ve verimliliğini ölçümleyemeyiz.