Türkiye’den örneklerle robotlara bakış
İletişimlerinde teknoloji kavramını kullanan firmaların toplumun bu kavrama nasıl yaklaştığından hareketle dikkat etmeleri gereken birkaç noktayı belirtmiştik. Özünde çıplak teknolojiyi değil, onu kullanan insanı yüceltmenin üzerinde durmuştuk.
Burada kastım sadece teknoloji firmaları değil, konumlandırmalarının temelinde teknoloji olan firmaları ve farklarını, gerekçelerini teknoloji ile anlatan firmaları da kast ediyorum. Bir bebek maması da üretim ve içerik gerekçesi olarak yüksek teknolojiyi kullanabiliyor ve bunu iletişimine yansıtabiliyor, aynı şekilde bir tekstil üreticisi de.
Robotlar özelinde son yıllarda bu temayı en sık finans alanında görüyoruz, bu kurumlar için teknoloji hijyen faktör : Teknolojisini anlatmayan, sunduğu hizmetin ne kadar yeni-üstün teknoloji ürünü olduğunu söylemeyen yok gibi. Diğer yandan kanımca doğru iletişimi kurabilen kurum sayısı çok değil. Zira teknolojilerini anlatmak için yeni cihazları, uygulamaları, robotları göstermek, mekanik ve fonksiyonel ton yeterli hatta uygun değil. Bizlerin görmek istediği bu teknolojinin sonucu olan kolaylık, rahatlık, hizmete dönüşen kısmı, yani teknolojinin dokunduğu değil insana dokunan boyutu. Yine geldik teknolojiyi kullanan insanı yüceltmeye.
Türkiye’de robot dendiğinde sanırım çoğumuzun aklına gelen “Çelik” ve “Çeliknaz”. Bu ikiliye karşı genelde insanların hissiyatları pozitif.
• Erişimleri yüksek, bu ikilinin olduğu reklamlar, hatırlanma listelerinde üst sıralarda. Önemli bir marka ikonu olmuşlar.
• Sempatik ve sevilen karakterler. Reklam beğenisini direkt olarak etkiliyorlar.
• Aşk temasını da reklam senaryosuna uyumlu bir şekilde taşıyorlar.
En önemlisi gönül payları yüksek ve bu bağı marka ile kuvvetli bir şekilde kuruyorlar.
Çelik ve Çeliknaz adeta mahalleden birileri gibi
Teknoloji ve robot anksiyetesine rağmen gönülleri fethetmelerinin sırrı da işte bu bize yakınlıkları. Çelik, alışık olduğumuz, mekanik ve soğuk, büyük ve ürkütücü robotlardan değil, tersine ufak boylu, yuvarlak yapılı, büyük yuvarlak gözleri ve duygulu replikleri ile insana yakın bir karakter.
İnsanî özellikleri fazlasıyla taşıyor, evlendi bile! Hepimizin hayatında olduğu gibi Çelik için de evlilik bir dönüm noktası, artık yoğunlukla Çeliknaz ile birlikte anılıyor: Karakter isimlerini kilit kelime olarak kullandığımız mini sosyal dinleme çalışmasında görülüyor ki, Çelik içerikli konuşmaların yüzde 90’ında Çeliknaz da geçiyor. Konuşmalarda bu ikilinin evliliği önemli bir tema. Dörtte üçü olumlu olan bu içeriklerde bu iki robota insanî özellikler atfedildiğini görüyoruz. Özellikle mutluluk, romantizm, evlilik hayatının gereklilikleri gibi konular hakkında içerik üreten sosyal medya üreticileri bu robotlara âşık olma, trip atma gibi duygular da yüklemişler. Hatta, evlilik hayatlarının yanında çocuklarının nasıl olacağı /ya da olması gerektiği hakkında da konuşmalar oluyor.
Kısaca adeta “mahalleden biri.”
Çelik-Çeliknaz örneğinin de yansıttığı gibi içinde robotlar gördüğümüz reklamların, mesajlarını tam olarak iletebilmeleri ve kabul görmeleri ancak müşterinin hayatına birebir değen tarafları ile mümkün. Bir başka deyişle, reklamlarda yer alan robotlar “temsilî robotlar” olsun ve temsil ettikleri ögeler insanla bağdaşsın: İnsan için hayatı kolaylaştıran, geliştiren, buna karşılık insanı tehdit etmeyen, hatta belki ona, onun hayatına öykünen, onun ancak zararsız ve sevimli bir kopyası olabilen robotlara hayatımızda yer açabiliriz. Hani Zülfü Livaneli’nin şu dizilerinde gibi, biraz da “içimizden biri”gibi : “Bir yanı bana benzer/ Tanıdık biri gibi/ Bir yanı sana benzer/ Güzel insanlar gibi”.
Yorumlar