Skip to main content

Her liderin en önemli gündem konularından olan inovasyon alanında 2017 performansımız nasıl ve gelecekte neleri daha iyi yapabiliriz?

Bu raporu hazırlamak benim için kolay olmadı. Onlarca kişiyle yaptığım görüşmeler, okuduğum yerel ve uluslararası değerlendirme raporları, izlediğim basın açıklamaları ve röportajlar sonrası, inovasyonun ruhu, yakıtı olan heyecandan ziyade, endişe ve hatta doğama gayet uzak olan karamsarlık hissetmeye başladığımı şaşırarak fark ettim. İşte sorun tam olarak da buydu; ülke olarak sorunlarımıza odaklanarak durumumuzu kanıksamak yerine, eksiklerimizi fırsata dönüştürecek yaratıcı ilhama, özümüzde olan ‘bizi biz yapan’ değerleri bilinç seviyesine çıkartmaya ve parlatmaya ihtiyacımız var! Bunun için de ilk adım olarak bu karneyi, neler zayıf diye değil, nerelerde gelişime ihtiyacımız var, bunlar nasıl fırsatlara dönüşebilir ve birey/organizasyon olarak nasıl hizmet edebilirim şeklinde bir iç değerlendirmeyle okumanızı gönülden isterim.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) ve ABD Cornell Üniversitesi ortaklığı ile hazırlanan 2017 Küresel İnovasyon Endeksleri Raporu’nun sonuçları geçen ay açıklandı. Rapor 128 farklı ülkenin ekonomisini, patent başvurularından, altyapı ve eğitim harcamalarına kadar birçok ölçütü ele alarak incelendi. Küresel İnovasyon Endeksleri ile bir ülkenin inovasyon kapasitesi; inovasyon sistemleri, insan kaynakları maliyeti ve araştırması, altyapı tesisleri, piyasa etkisi, ticaret öz yeterliği, bilgi, teknoloji ve inovasyon başta olmak üzere 81 kategoride değerlendiriliyor. Listede ilk 10’a giren ülkeler İsviçre (son 7 senedir birinciliği kimseye kaptırmıyor), İsveç, Hollanda, ABD, İngiltere, Danimarka, Singapur, Finlandiya, Almanya ve İrlanda oldu. 2016 yılında 138 ülkenin incelendiği raporda 39.03 puanla 42. sırada yer alan Türkiye, bu yıl 128 ülke arasında 38.9 puanla geçen yıla göre bir sıra geriledi.

A. Yüksek teknolojide açılan ara:

Sonuçlara şaşırdık mı? İleri teknoloji ürünlerinin, ihracatımız içindeki payı sadece yüzde 2,5 olduğunu bilenler için cevap: ‘Hayır’. Endüstri 4.0 ve yapay zekanın hakim olacağı gelecekte ülkemizin güçlü ve bütünsel bir inovasyon stratejisine ve ortak bir manifestoya ihtiyacı var. Devlet teşvikleriyle özel sektör ve akademik dünyanın bu alana daha fazla odaklanması, hep birlikte yatırımların yapılması, ortak hedefler için işbirliği yapılması, inovatif anlayış ve yeteneklerimizi daha üst seviyeye çekmemiz gerekiyor.

Türkiye’nin 60 yıllık hayali olan yerli otomobili üretme süreci için ‘milli görev’ konsorsiyumu kuruldu, heyecanla gelişmeleri takip ediyoruz. Diğer yanda Elon Musk SpaceX ile 2024 yılında Mars’a insan göndermeyi planladıklarını açıkladı. Aynı (BFR) roket teknolojisini şehirler arası seyahat için dünyada halka açacaklarını anons etti. Bu noktada inovasyon tutkunlarının içinde yanan sorular şunlar eminim; dünyanın uzay yarışına Türkiye’yi roket gibi fırlatacak vizyon, mekanizma ve tasarım nedir? ‘Ayaklarımızı yere basmayı’ bırakıp, uçmanın vakti gelmedi mi? Bu hedefleri boyumuzdan büyük bulanlar olabilir ancak tutkulu hedefler koyan ülkeler geleceğin oyun değiştiricileri olacak ve küçük dönüşümler için harcayacağımız efor, büyük planlar kadar yorucu olacak, fakat büyük hayallerin getireceği coşku ve motivasyonu asla içermeyecekler.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası’nda düzenlenen Born Global Pitching yarışmasında geçtiğimiz ay birincilik ödülünü alan Geen, kanser gibi ölümcül hastalıklara mühendislik ürünleriyle tedavi getiren bir proje. Geliştirilen akıllı onkolitik virüsler sayesinde kanserli hücrelerin yok edilmesi, sağlıklı hücrelerin korunması ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi sağlanıyor. İkinci olan Taglette ise, perakende markalarının üretimden satışa tüm ürünlerini tüm aşamalarını takip etmelerine imkan tanıyan proje, mobil teknoloji ile müşterilere kasaya gitmeden ödeme kolaylığı sağlarken, markalara da kayıp çalıntı ve stok maliyetlerini azaltma imkanı getiriyor. İnovatif teknolojik girişimlere bir örnek de Overstruct, VR ile herhangi bir yapının içinde seyahat etmenize olanak tanıyor.

Dijital Kalkınma Derneği Başkanı Zekai Kiran: ‘Gelişen teknolojiler insan kalkınması açısından yeni bir devrimi gerçekleştiriyor. Bu teknolojilerden yararlanan ve “insanı” kalkınmasının odağına koyan ülkeler, kalkınmalarında çok etkin ve belirgin sonuçlar alıyor. Bizim de acilen “Dijital Kalkınma” anlayışına geçmemiz gerekiyor.’

Kültürel Dönüşüm ve Yeni Düşünce Sistemleri

İnovasyonu kavramak, yaratıcı düşünebilmek, bu fikirlerle ne yapacağının metodlarını öğrenmek, bilgilerimizi sürekli güncellemek, yeni yeteneklere kavuşmak ve kültür olarak tüm süreçlere yayılacak şekilde içselleştirmek, sürdürülebilirlik ve dünya çapında başarılı örnekler çıkartabilmek için önemli. ‘Ben her şeyi bilirim.’ yaklaşımında olan değil, ‘Ben her şeyi öğrenirim.’ diyebilen, ‘Rekabet eden’ değil, ‘İşbirliği yapabilen’ liderler ve girişimcilere ihtiyaç duyuyoruz.

OECD istatistiklerine göre, Türkiye’nin ‘sosyal uyumu’ üye ülkeler arasında en sonda. Dünya Değerleri Araştırması’na göre vatandaşlarımızın sadece %11’i çoğu insanın güvenilir olabileceğine inanıyor. Bu da inovasyon için diğer önemli kriter olan işbirliğine insanlar olarak açık olmamamızın altında yatan ana gösterge. İnsanın ve onu şekillendiren sistemlerin görünür olan ve olmayan felsefi varsayımları ve düşünce sistemleri üzerinde çalışabilmek, işbirliği, açıklık, yaratıcılık ve şeffaflık gibi değerlerle ve etik kodlarla inovasyon kültürünü şekillendirmek için ‘Sokratik Tasarım’ gibi somut felsefe ve ‘tasarım odaklı düşünce’ gibi yaratıcı metodları içselleştirmek kritik önem taşıyor.

Innosuit Proje Direktörü Dr. Merih Pasin: ‘Bir şirketin inovasyonu için tek bir şey değiştirme hakkım olsa, insan kültürünü değiştirmekle başlarım. Başarı için feminen, daha kapsayıcı ve birliktelik içeren yaklaşımlar çok önemli.’

İnovasyon ülkemizde genel alışkanlığın aksine uzun vadeli düşünme, makul yatırım, lider dahiliyeti ve sürdürülebilirlik anlayışı da gerektiriyor. TİM 2017 İnovasyon ve İnovalig ‘İnovasyon Stratejisi’ ödülünü kazanan Farplas’ın CEO’su ve TOSB Başkanı Ömer Burhanoğlu’nun da söylediği gibi, ‘Başarılı inovasyon bir projeyle değil, kurumun değerleri, departmanları ve süreçleriyle, yani bütünsel dönüşümüyle gerçekleştirilebilir.’

Ülkemizde bu yönde güzel gelişmeler var. Geçtiğimiz Ekim ayında ikincisi düzenlenen, benim de konuşmacı olarak yer aldığım Global Chief Innovation Officer organizasyonunun ev sahibi, QGroup kurucusu Ferhat Demir bu gelişmeleri şöyle açıklıyor; ‘Türkiye’de en büyük 200 firma inovasyon laboratuvarı kurdu veya kurma sürecinde, inovasyon ekipleri büyüyor ve bir çok kurum içi inovasyon çalışması başladı. Türkiye inovatörleri ortak çalışmalar için yeni bir ağa, yeni bir oluşuma hazırlanıyor.’

B. Öğrenim sistemlerinde alarm

İnsanın inovasyonu olmadan gerçek bir inovasyondan bahsedemeyiz. En büyük fırsatımız genç nüfusumuzu avantaja çevirebiliyor, onları harekete geçirebiliyor muyuz? Küresel İnovasyon Endeksleri Raporu’nda eğitim konusunda 72. sıradayız. OECD ‘Bir Bakışta Eğitim’ 2017 raporuna göre ise; İlköğretimden yüksek öğretime öğrenci başına düşen kamu giderlerinde OECD ülkelerinin ortalamasının 3’te 1’i yatırımla sondan 2. sırada geliyoruz.

Bu konuda her çalışmayı kamudan beklemeye gerek yok. Örneğin Gözde Erbaz’ın kurucusu olduğu robincode.org, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatında yer alarak, 6,5 milyon kullanıcıya ulaşarak, çocuklarımızın teknoloji üreten nesiller olarak yetişmesi için büyük bir adım attı.

OECD’nin 72 ülkeden 540 bin öğrencinin katıldığı uluslararası öğrenci değerlendirme programı, PISA, “Öğrenci ferahı” araştırmasının sonuçlarınına göre, öğrencileri en mutsuz ülke Türkiye; öğrencilerin %28.6’sı hayatından hiç memnun değil (OECD ortalaması %11.8). Türkiye’deki öğrencilerin kaygı ortalaması da hayli yüksek. ‘Sınava iyi hazırlanmasına rağmen çok kaygı duyduğunu’ söyleyen öğrenci oranı %58.8!

Hata yapmaktan korkmanın inovasyonun önündeki en büyük engel olduğunu biliyoruz. Peki eğitim sisteminde hata yapma korkusuyla yaratıcılıkları, analitik ve eleştirel düşünce yetenekleri törpülenen, giderek mutsuzlaşan bu nesillerle nasıl bir gelecek yaratmayı hayal ediyoruz? Her şeyden önce el atılması ve işbirliği yapılması gereken konu, çocuklarımız ve gençlerimizin hayat şartları ve öğrenimleri.

C. İnovasyonda kapsayıcılık:

Ülkemizdeki kapsayıcı çalışmalara güzel örnekler;

• Atölye ve Zorlu Holding kurucu ortaklığında gerçekleştirilen, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ temasıyla 2.’si düzenlenen imece programı, Atölye Kurucu Ortağı Engin Ayaz’ın da söylediği gibi ‘Çok paydaşlı komplike bir deney olarak heyecan verici.’
• Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) inovasyonda kadın girişimcilik kampı ve 18 yaşına kadar yetiştirme yurtlarında kalan gençlere mesleki eğitim programları sunuyor. Bu çalışmaların yaygınlaştırılması gerekiyor, Türkiye Girişimcilik Vakfı başkanı, TÜSİAD ve Endeavor yönetim kurulu üyesi, seri girişimci ve yatırımcı Sina Afra’nın sözleriyle; ‘İnovatif bir ülke olabilmemiz için en önemli konu kadın girişimciliğinin kuvvetlenmesidir.’
• Sosyal sorunlara odaklanarak, tasarımlarını bu konulardan etkilenen kişilerle birlikte bir sanat terapisi şeklinde gerçekleştiren Reflect.ist, kurucu ortağı Eray Erdoğan’ın tanımıyla ‘Modayı sosyal etki için bir araca dönüştürmeyi hedefleyen bir girişim.’
• Turkcell’in engel tanımayanlar çatısı altında sunduğu işaret dilim uygulaması ve hayal ortağım projesi
• Bir sosyal girişim olan, evsizler ve toplum tarafından yok sayılan kişilere temel destekleri, mesleki eğitim imkanı sağlayan ve ‘İnsanları Geri Kazandıran’ ‘Hayata Sarıl’ derneği kurulduğundan beri oldukça yankı buldu. Stage-Co Kurucu Ortağı Neşen Yücel’in önerdiği gibi ‘Sosyal girişimcilik ve gönüllülük kavramlarının kültürümüze nüfus etmesi gerekiyor ki, çok sesli bir koro olalım.’

İnovasyonun büyük şehirlerde sınırlı kalmadan ülke geneline yayılması, tüm paydaşları ile genelin gelişimine katkıda bulunması da kapsayıcılık adına önemli. Geçtiğimiz Kasım ayında katıldığım, kamu, özel sektör ve akademik katılımcılarıyla gerçekleştirilen Kültür Turizm Bakanlığı 3. Şura’sı gibi örnekler ülkemiz adına umut veren tohumlar.

British Turkish Innohub Kurucusu ve Networkinn Kurucu Ortağı Fatih Kenber: ‘Bilgi ve İnovasyon merkezlerinin ülkenin genelinde neredeyse homojen bir yayılıma sahip olması, AR-GE-inovasyon-sanayi ve iş hayatının birlikte gelişimini sağlayan bir ekosistem modelinin Türkiye’de de yaygınlaşması, sadece belirli güç odaklarına hizmet eden bir ekosistem değil, tüm ülkenin ve daha ötesi insanlığın faydasına, yararına tasarlanması gerekiyor.’

D. Veri, enformasyon, bilgi ve bilgelik

Topladığınız veri, ilişkileri anladığınızda enformasyona dönüşür. Enformasyon tekrarlayan temaları anladığınızda bilgiye, bilgi prensipleri anladığınızda bilgeliğe dönüşür (Data, Information, Knowledge, Wisdom). Farklı sektörlerin yöneticileri ve uzmanlarıyla, Türkiye de veriden bilgeliğe neredeyiz, göz atalım;

Sağlık: HY Health & Care Yönetim Kurulu Başkanı Oguzhan Sural: ‘Standart tedavilerin istenildiği kadar işe yaramadığını artık tıp dünyası biliyor. Gen tedavileri kişilerin ve hastalıkların genetiğine göre tedavi edilmesini sağlayacağı için başarı oranları çok yükseliyor. Türkiye’de e-Nabız kişisel sağlık sistemi daha etkin hasta kayıtlarının yapılmasını sağlıyor. Bu ayrıca işin ekonomik boyutu ve projeksiyonlarının doğru yapılabilmesi için de önemli. Diğer yandan piyasadaki hasta kayıt sistemleri farklı olduğu için büyük veriyi henüz üretemiyoruz.’

Sürdürülebilirlik: human works design Sürdürülebilirlik Lideri Şeyda Dağdeviren: ‘Türkiye’de eko-inovasyon politikası bulunmuyor. En temel konu kalkınma ve çevre ilişkisi. Önceleri Güney Kore’yi örnek alırken son dönemde çevre söz konusu olduğunda Çin’i örnek almaya başladık. Hazırlanacak sanayi stratejisi sürdürülebilir kalkınma eylemlerini yakalamamız için son şansımız olabilir. Bu doğrultuda sayıların verilerin önemi ortaya çıkıyor. Sanayi sicil sistemimizde olan bir veri başka bir kurumda farklılık gösteriyor. Bu yüzden ekonomik analizler doğru yapılamıyor. Verinin standardizasyonunu sağladığımızda çevrenin önemi çok daha iyi anlaşılacak. Çevre maliyeti önemli, çok fazla ekolojik kayıp var. Şirketlerin de bunu içselleştirmesi gerekiyor. Politika yapan kişilerin de sürdürülebilirliği sağlanamıyor ve başa dönebiliyoruz.’

Süreç yönetimi: Pegasus CEO’su Mehmet Nane: ‘2017 yılında bence en dikkat çeken konu blockchain uygulamasının sanal para ötesinde de hayatımıza girmesi oldu. Pegasus olarak güvenlikten geçen yolcuların datalarını blockchain vasıtasıyla alıp boarding öncesi daha etkin bir karşılaştırma ile gelen veya gelmeyen yolcuları daha hızlı bir şekilde, manuel bir kontrole gerek kalmaksızın takip edip izleyebiliyoruz.’
Dijital ikizler: GE Digital Ülke Başkanı Uygar Doyuran: ‘Bugün endüstriyel dünyada bir makinenin, bir üretim hattının, hatta fabrikanın dijital ikizini oluşturabiliyoruz. Bir yandan fiziksel olarak cihazlar çalışırken, bir yandan da dijital modelleri üzerinde analizler yaparak, çalışma performanslarını iyileştirecek, ömürlerini uzatacak, olası arızaları önleyecek önermelerde bulunabiliyoruz.’

Veri büyüdükçe, insanın yapay zekayla gelişecek bilgeliğine ihtiyacımız hızla artıyor, inovasyon liderlerinin bu konuda yatırımlarını planlaması önemli.

2018 ve sonrasında ne olacak?

Gelecekte ne olacağı, bugün bizlerin hayali, kararı, tasarımı ve uygulamasıyla belli olacak. Güzel bir gelecek için odaklanmamız gereken konuları doğru seçelim.

İnovasyon liderleri ve karar vericiler için 6 odak inovasyon teması;

1. Hümanizm: İnovasyonu insanın ve toplumun iyiliği için kurgulayarak, ‘kapsayıcı ve katılımcı’ bir yaklaşımla süreçleri ve sistemleri yeniden tasarlayalım.
2. Bilinçli iş modeli: Üstsel teknolojilerle birlikte inovasyonun sadece ürünlerde değil, ekosistemleri, servisleri ve hedef kitleleriyle birlikte iş modellerinde yaratabileceği fırsatlara, başta insan inovasyonu olmak üzere ana aktivitelere ve sürdürülebilir etkiye odaklanalım.
3. İnovasyon kültürü: İnovasyon için kültürel dönüşümde, ülkemizin toplam ve lokal bölgelerine özgü değerlerini inovasyonla birleştirerek küresel pazarlarda farklılaşabiliriz. Bu süreçte önümüzü tıkayan varsayımlar, inançlar ve alışkanlıklarımızı dönüştürmek, metodları içselleştirmek, yaparak öğrenme ve ölçümleme kaslarımızı geliştirmek önemli.
4. Oksijen: Yasaklayıcı değil, özgürleştirici ve destekleyici olalım. Hayal kurmayı, hata yapmayı ve bunlardan öğrenmeyi kutlayan bir anlayışa yükselelim. Kripto para, ICO, paylaşım ekonomisi, işlerin otomizasyonu gibi yeni paradigmalara uyumlanmak için toplumumuzu fırsat ve risklere karşı bilinçlendirmek ve ortak akla alan tanıyalım.
5. Çocuk öncelikli inovasyon: Çocuklarımız ve gençlerimizi dinleyerek, onlarla birlikte tasarlayarak hayal güçleri ve yaratıcılıklarından faydalanalım. Onların geleceğin inovatif insanları olarak gelişmelerini destekleyelim, hem onların hem de kendi yolumuzdan çekilelim.
6. Devasa dönüştürücü amaç: Yaklaşan tsunamiye sadece sağ kalmak için hazırlanamayız, bu uzun ve acılı bir yokoluş olur. Dalgalardan zevk almak ve elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız! Sadece karlılık ve büyüme hedefleriyle değil, ortak değerlerimiz ve zengin kültürümüz üzerinde yükselen ortak bir vizyonla birlikte çalışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kuşkuya düştüğümüzde aradığımız cesareti çocuklardan alalım, tutkumuzu ‘Neden buradayız?’ sorusunun cevabında bulalım.

Bu maddeleri uyguladığımız taktirde, 2018 ve sonrasının bizler için umut ve coşku dolu yepyeni geleceklere dönüşeceğine inanıyorum.