Skip to main content

Dijital çağın Rönesans’ı, bence oyunlar. Her yaş grubundan, cinsiyetten, kültürden, farklı cihazlar kullanan insanı ortak bir noktada buluşturabilen tek şey oyunlar. Ve kalıcı olduklarına emin olabilirsiniz.

Bir gerçek var: Yirmi birinci yüzyıl insan aklı, içerikle tatmin olmuyor. İletişim ve interaktivite arıyor. Sosyal medyanın yükselişi, oyun sektörünün dünya genelinde kitap, müzik ve sinema sektörlerinin yıllık gelirlerini geçmesi, geçirdiğimiz evrimin bir sonucu. Aklımızın tek yönlü akan bilgiyle doldurulması bize artık yetmiyor. Seyirci, okuyucu olmakla yetinemiyoruz. ‘Olayın’ bir parçası olmak istiyoruz. Oyunlar, bu isteği karşılayan tek iletişim yolu. İddialı gelebilir, ama konferanslarımda ve derslerimde söylediğim bir şey var: Önümüzdeki on yıl içinde en az yüzde yirmimiz oyun sektöründe çalışıyor veya iş arıyor olacağız.

Türkiye’nin oyun sektöründe sahip olduğu fırsatlar ise heyecan verici. Seksen milyonluk nüfusumuzun yüzde 51’i yirmi beş yalında altında ve bu gençler oyun kültürünün içinde doğdular. Otuz milyonluk bir oyuncu kitlesine sahibiz, bu sayı bazı Avrupa ülkelerinin nüfusundan fazla. Türk oyun sektörünün yıllık büyüme oranı yüzde 24,7 ve büyüklüğü bu yıl 770 milyon dolar olarak ölçüldü. Bu, ilk fırsatımız.

Ortadoğu’ya komşu olmak bizim için önemli bir fırsat

İkinci fırsatımız, Ortadoğu’ya komşu olmak. Dünya nüfusunun yüzde 20’si Ortadoğu Bölgesi’nde yaşıyor ve kabul edelim, bu bölgede iş yapmak istiyorsanız, Türkiye tek güvenilir ve sağlam seçenek. Netmarble ve Pearl Abyss gibi global devlerin Türkiye’yi Ortadoğu için merkez seçmeleri, Blizzard, Ubisoft, Tencent global devlerin Türkiye’ye yatırım yapmaya başlaması, dünya çapında yayımlayacakları oyunların ilk denemelerini Türkiye’de yapmaları, Gaming İstanbul’a katılmaları ve tüketicileriyle İstanbul’da buluşmaları rastlantı değil. Global firmalar Türkiye’yi ‘Avrasya’nın oyun köprüsü’ olarak görüyor ve inanılmaz potansiyele sahip bölge pazarını keşfetmeye Türkiye’den başlıyorlar.

Dünyanın en çok izlenen isimlerinin arasında artık yalnız oyuncular, şarkıcılar, sporcular değil, oyun yayıncıları ve e-sporcular var. Türkiye ve Ortadoğu’daki kitleleri sayesinde global firmaların portföyüne girmiş Türk oyun Tuber’ları ve isimleri her gün artıyor. Bir diğer fırsatımız da, bu.

Tabii, Türkiye oyun pazarında sadece bir köprü değil. Üretim tarafında da global pazarda büyük başarı yakalayan Taleworlds ve Peak Games gibi şirketlerimiz, çok başarılı oyun tasarımcılarımız, geliştiricilerimiz de var. Bu isimlerin başarıları, global firmaların Türkiye’ye olan ilgisini daha da artırıyor.

Eksiklerimiz de var. Eğitim tarafında özellikle. Oyun geliştirme programlarının sayısı çok az. Hollanda’da oyun geliştirme eğitimi veren yaklaşık dört yüz kuruluş varken, bu sayı bizde üç. Çok genç bir nüfusa sahip olduğumuzdan, deneyimli ve proje yönetimi, oyun yazarlığı, oyun pazarlaması yapabilecek insan kaynağımız kısıtlı. Eğitim programlarının az olmasında bunun da payı var, yetişmiş, deneyimli ve başarılı isimler piyasaya hizmet veriyor ve yeni nesillere eğitim verecek vakti bulmaları çok zor.

Meriç Eryürek 

Gaming İstanbul Kurumsal Pazarlama ve İletişim Müdürü