Skip to main content

Türk Telekom abone sayısı ve kârı ile ilgili önemli açıklamalar yapıldı. Şirket, 2020 yılının ilk yarısını nasıl geçirdi?

Haziran ayıyla birlikte 2020 yılının ilk yarısını geride bıraktık. Dünyanın coronavirus ile mücadelesini sürdürdüğü bugünlerde şirketler teker teker finansal verilerini paylaşmaya başladı. Türk Telekom tarafından da abone sayısı ve kârı ile ilgili önemli açıklamalar yapıldı.

Türk Telekom abone sayısı 48,7 milyona ulaştı

Yılın ilk yarısında 878 bin net abone kazanan Türk Telekom, toplam abone sayısını 48,7 milyona taşıdı. Sabit genişbant internet aboneleri, yılın ilk yarısında 857 bin net abone kazanımı ile halka arzdan bu yana en yüksek ilk yarı abone artışını kaydederek toplam 12,2 milyona yükseldi. Sabit genişbant ARPU ikinci çeyrekte, 2011 yılından bu yana en yüksek yıllık büyümeyle yüzde 14,4 arttı. Fiber abone sayısı yılın ilk 6 ayında, yıllık yüzde 26 artış ile 4,8 milyona ulaştı. Mobil abone sayısı 22,8 milyon olurken sabit seste, yeni 333 bin net abone ile 2008 yılındaki halka arzdan bu yana en yüksek altı aylık net abone kazanımı kaydedildi.

Yüzde 19 büyüme ile 13,3 milyar TL gelir elde eden şirket, 2008’deki halka arzdan bu yana en yüksek ilk altı aylık gelir büyümesi performansını kaydetti. Türk Telekom’un faiz, amortisman ve vergi öncesi kârı (FAVÖK), son 12 yılın en yüksek ilk 6 aylık değeri olan 6,2 milyar TL’ye ulaşırken, ilk yarı yılda FAVÖK marjı ise 46,8 oldu.

Güçlü operasyonel performans ve yabancı para riskinin azaltılması ile düşen finansal giderler, Türk Telekom’a, 1,6 milyar TL net kâr olarak yansıdı. Türk Telekom’un yatırım harcamaları da 2020’nin ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 artarak 2,1 milyar TL’ye yükseldi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal şunları söyledi:

“Son altı çeyrektir aralıksız düşmeye devam eden Net Borç/FAVÖK oranımız, güçlü kârlılığımızı ve artan nakit akışı sağlama kapasitemizi yansıtarak ikinci çeyrekte 1,31x seviyesine geriledi. Haziran ayı itibarıyla, Çinli firmalar ile gerçekleştirdiğimiz ticari işlemlerde Çin yuanı kullanarak, yerel para ile ticarette ilk adımı attık. Bu adım, gelir tablomuzun kur hareketlerine karşı hassasiyetinin ve üçüncü para birimlerine olan bağımlılığın azaltılması yönünde önem arz ediyor”