Skip to main content

Hem beceri ve hem de uygulama anlamında açığı kapatmak ilerleme kaydetmek için hayati bir öneme sahip. Teknoloji, inovasyonun kolaylaştırıcısıdır, ancak teknoloji ve insan arasındaki o kesişime değer katan insandır.

Teknoloji neden var? Yalnızca cep telefonları, tabletler ve en yeni dijital uygulamalardan değil, içten yanmalı motor, makas ve sivri uçlu kaya gibi her türden teknolojiden bahsediyorum. Bunların hepsi birer teknoloji.
Teknoloji, bir şeyleri yapmamıza yardımcı olmak, özellikle de geçmişte yaptığımızdan daha iyi ve daha hızlı yapmamızı sağlamaktan ibaret. Sivri uçlu kaya, bir şeyleri ayırmak için çıplak elden daha iyidir, makas da kör nesnelerden üstündür, motor bir insandan çok daha hızlı gider. Gerçekten bu kadar basit.

Ama teknoloji kendi doğası gereği tarafsızdır. Bu örneklerin hiçbiri onları kullanan bir insan olmadan çalışamaz. Onları iyi ya da kötü amaçlarla, kişisel çıkarlar ya da paylaşım için, yardım etmek ya da engel olmak için kullanan insanlardır.

Bazen bir şeyi icat edene kadar ne yaptığımızın farkında olmayız. Tarih, iki mevcut kavramı alıp, birleştirip, sonrasında ne bulduğunu gören insanların örnekleriyle doludur.

Bu yaratıcılık, teknoloji ve insanlığın kesiştiği noktada ortada çıkar. Herhangi bir yeniliğe bakın, biri mevcut bir teknolojinin bir kısmını almış ve onu farklı bir şekilde kullanmıştır. Cep telefonlarını tasarlamak için el telsizi ve sabit telefonlar birleştirilmiştir. GPS, cep telefonu ve araçların bir arada kullanılması Uber demektir. Ford arabayı icat etmemiş, fakat bir üretim sürecini almış ve onu sektörünü değiştiren bir yenilik haline getirmiştir.
Bu örneklerin her birinde, adı geçen kurumlar, bir fikri gerçekleştirebilmek için, insan kaynağını ve süreçleri teknolojiyle birleştirebilmiştir. Bunlar, VMware ve Cass Business School’un ‘Hızla büyüyen ekonomilerde inovasyon geliştirmek’ başlıklı raporda, fikir üretiminden uygulamaya geçmek için gerekli üç adım olarak nitelendiriliyor. Şimdi dürüst olalım, daha esnek ya da evden çalışma pratiklerine engel olan şey teknoloji değil, insanlardır. Peki ama insanların mevcut olan bir şeyi alıp onu farklı şekillerde kullanabilmesini sağlayan şey nedir?

Çağımızın hâkimi empati

Teknolojinin hızla geliştiği bir gerçek. Bu sebeple ona hâkim olmak için gereken beceriler de ona paralel olarak değişecek. Ancak bunun yeni düğmeler çevirmek ve farklı tuşlara basmaktan ibaret olduğunu düşünmek yanlıştır.
Bu granüler yaklaşıma çok yakında ihtiyaç kalmayacak. Peki neden? Çünkü bu yaklaşım, çok yakında yapay zekanın alanına girecek detay odaklı operasyonları temsil ediyor. Yalnızca belirli bir ürünün ya da araç takımlarının ne işe yaradığı ve onları nasıl en iyi şekilde kullanacaklarına dair kemikleşmiş bilgiye sahip olan çalışanlar için çanlar çalıyor.

Önümüzdeki süreçte değerli olacak şey, yarışta öne geçen ve yerinde sayan şirketler arasındaki fark, teknik bilgiyi alıp onu daha kapsamlı bir şekilde uygulamaya koyma becerisi olacak. Bu beceri, kurumunuzdaki farklı departmanlar arasındaki açıkları nasıl kapatacağınızı anlamakla ilgili.

Belki de ironik olarak, yeni bir şey yaratmanın da ötesinde bir şey için gereken beceriler nesiller boyu değer verilen bir yetenek olan kendinizin içinde bulunduğu şartlardan farklı şartlardaki kişilerle empati kurabilme becerisidir. Empati çoğu kez görmezlikten gelinen, ama iş hayatında önemli bir yeri olan bir beceridir. Hatta, şunu söyleyebilirim ki teknologlarımızın sadece empatik değil aynı zamanda filozof ve psikolog da olmasına ihtiyacımız var.
Bu beceriler, operasyonla iş birliği yapan geliştiriciler için, ticari bir fonksiyon ya da iş birimiyle ilişki içinde olan BT ekipleri için geçerli olabilir. Burada bahsettiğim şey ‘iyi bir takım oyuncusu olmak, insan ilişkileri güçlü olmak’ gibi iş tanımlarının klasikleşmiş ifadelerini alıp bunları yalnızca bir ekip ya da iş birimiyle sınırlamadan tüm kurum genelinde uygulamak.

Yani, teknik personelin satış ve pazarlamadaki personelle, satış ve pazarlamadaki personelin de teknik ekiple konuşabilmesi ve empati kurabilmesinden bahsediyorum. Burada söz konusu olan şey insan davranışlarını anlayabilmek.

Bu noktada bir kez daha teknoloji bize yardımcı olabilir. Doğru şekilde kullanıldığında bulut bilişim, geçmişin silolara dayalı uygulamalarını bir arada çalışma modeliyle birleştirerek operasyonlarda süreklilik sağlayacak bir temel oluşturabilir. Bu yaklaşım, ekipleri, cihazlarındaki ayarları ve düğmeleri habire kurcalayarak zaman geçirmekten kurtarır, bu sayede artık bu sosyal becerilerini geliştirip etkili bir şekilde uygulayabilirler. Bu yaklaşım inovasyon ve uygulama arasındaki açığı kapatmanın üç ana bileşenine dayanıyor. Temeldeki teknoloji, doğru insanların ve süreçlerin asıl yapmaları gereken işlere odaklanmasını sağlıyor.

Açığı kapatacak olan insani yaklaşımdır
Hem beceri ve hem de uygulama anlamında açığı kapatmak ilerleme kaydetmek için hayati bir öneme sahip. Teknoloji, inovasyonun kolaylaştırıcısıdır, ancak teknoloji ve insan arasındaki o kesişime değer katan insandır.
Geleceğin temel becerisi yeni bir platformu ya da aracı kullanmakta uzmanlaşmak değil, müşteriler ve çalışma arkadaşlarıyla bağ ve iletişim kurma, onların ne istediğini ve onlara nasıl yardımcı olabileceğini anlayabilmeyi sağlayan asırlık beceridir.

Joe Baguley, VMware EMEA Başkan Yardımcısı ve Teknoloji Başkanı