Skip to main content

Trenin kaçmasına tahammül edemeyip büyük bir hevesle dahil olduğumuz, hızla tüketip ardımıza bakmadan yenisine geçtiğimiz trendleri nasıl tüketiyoruz?

Hızla kayan ekranlarımızda gündemi takip etme ve dahil olma telaşımızda trendlerin yeri çok değerli. Bazen bir dizi veya yapılan bir gaf, bazen ise bir uygulama veya sosyal mecralara gelen yeni bir özellik… Gündemimizi bir, iki günlük, haftalık, nadiren de olsa aylık meşgul eden; konuşacak / yazışacak / paylaşacak mevzu yaratan sosyal medya trendleri, dijital dünyada insanları bir arada tutarak ve heveslendirerek renkli çemberine dahil etmeyi sürdürüyor.
İnsan olarak dönüşüyoruz, çokta hızlı adapte oluyoruz. Trendler yaratıp, dahil oluyor, bir araya gelerek küçük bir parçayı dağa dönüştürüyoruz. Trendler içimizdeki potansiyeli keşfetmeye olanak tanırken, bir gruba dahil olma arzusunu da tetikliyor. “Bilgisi yok ama bolca fikri var” günümüz dünyasında eline trend bir başlık geçmiş bir sosyal medya kullanıcısını kim tutabilir?

Nereden çıktı bu trend?
Trend kelimesi her sektör için farklılaşan ve geniş frekanslı algı alanına sahip bir kavramdır. Sosyal medyada trendler ise, belirli bir dönem içerisinde yoğun ilgi gören – insanları etkisi altına alan- bir durumun, zaman içerisindeki kırılımını ve etkisini ölçümlediğimiz bir süreç olarak özetlenebilir. Başlangıcı, olgunlaşma dönemi, zirveye ulaştığı o ‘top’ dönem ve gittikçe etkisini azaltarak daha az konuşulması ile birlikte unutulmaya yüz tutması bir trend başlığının hayatını özetler. Trendler global veya yerel olabilir, bazen bir, iki gün sürerken bazen ise tüm iki – üç ay izleyebileceğiniz, tekrar tekrar dahil olabileceğiniz bir etki yaratır.

Trendlerin ömrü var
Mega trend (20-30 yıl)
Makro trend (5-10 yıl)
Mikro trend (3-5 yıl)
Alt trend (1-3 yıl)
Sosyal medya trendleri (1 – 90 gün)

Finans, teknoloji, moda, tıp… hemen tüm sektörlerde trend birden bire doğmaz. Trendler genel olarak herhangi bir alanda, bir yönelimi gösterir ve trend olabilmeleri için değişen ihtiyaçlar, ekonomik koşullar, hammadde üretimleri, yeni keşif alanları gibi pek çok etken devreye girer. Sosyal medyada ise trend olmak bazen sürprizlidir, hayatın bize getirdikleri, doğru zaman seçimi ve keşif alanlarımız ile ilgilidir. Bazen ise trend olacağı açıkça bellidir, dahil olmanız için tüm olanaklar seferber edilmiştir.

TrendSOM yapalım
Şimdi sizin için bir kısa süreli bir de uzun soluklu trend başlığını masaya yatırıp, bir sosyal medya kullanıcısı olarak trendleri nasıl tükettiğimizi (bir trendin ömrünü) anlatmaya çalışacağım. Esasen bu son derece istatistiki bir analiz, elimde bolca veri var ve doğru araçları kullanarak siz de bu çalışmayı kolaylıkla yapabilirsiniz. İlk olarak yazımı yazdığım dönemde gerçekleşen kısa süreli bir trend başlık ile örneklemeye başlıyorum.

#JenniferLopez
Ünlü oyuncu ve şarkıcı Jennifer Lopez’in Antalya’da vereceği konser bir ay öncesinde duyurulmaya başlamıştı. Konser günü geldi çattı, konsere gidenlerden çok, bilet pahalılığından yakınanların sesi çıktı. Sadece 6 Ağustos gecesi #JenniferLopez hashtagiyle ülkemizden 4 bin 300 tweet atıldı. 7 Ağustos’ta ise jlo’nun İstanbul’a gelişi ile bu trend sürdü ve beşinci sırada (3 bin 839 tweet) yer aldı. Jennifer Lopez’in popülaritesi bir trend başlık olarak 58,2 seviyesinde (ortalamanın az üzeri) ilerliyor, geçtiğimiz aylara göre ona olan ilgi 31,8 oranında artmış, aylık bir trend olarak ise yüzde 2 büyüme göstermiş. Bu demektir ki yarın Jennifer Lopez’in canında can olamayacağız. Elbette jlo’dan daha yoğun makyaj yapan ve tüm dünyada efekt kralı olarak anılan erkek arkadaşı Alex Rodriguez ile bir aksiyon alırsa durum değişir. Ünlülerin dünyasında iyi ya da kötü trend bir başlık olarak konuşulmak kolaydır.
Bir trend başlığın konuşulma etkileri negatif, pozitif veya nötr olarak değerlendirilir. Bilet fiyatlarının fahişliği sebebiyle yapılan yorumlar pozitif etkiden çok negatife doğru eğrilerek #JenniferLopez konserinin züğürdün çenesini yorduğunu söyleyebiliriz.

Sosyal medyada trendleri nasıl tüketiyoruz?
Sosyal medya kullanıcısı açısından bakarsak, trend olması için tüm malzemeler sunulmuştu; yer – kişi ve konum belliydi. Harekete geçmek, fikir yürütmek için tek bir tweet yeterliydi. Trendlere bir kullanıcı olarak genellikle dört kullanıcı tipi olarak tepki veriyoruz.

Gündemcan: Atışa ilk başlayan kullanıcılar. Gündemden geri kalmam, güncelim ve fikirlerimle buradayım.
Destekcan: İlk atışları büyütenler. Seninle aynı fikirdeyim, bu gruba ben de dahilim.
Görüşcan: İlgi çeken atışlardan beslenenler. Tweetini gördüm, fikrinin üzerinde bir fikrim var.
İzlercan: Meraklı ama katılımda yok yazılanlar. Ana akışı düzenli refresh eder, gidişattan haberdar olur ve paylaşımları izler.

Bir başlık gündeme düşmeyedursun, elimizden düşmeyen telefonlarımızla dahil olma telaşına giriveriyoruz. Bu dört kullanıcı tipi birden konuya dahil olunca trend başlık haline getiriyoruz. Tüketimimiz ilk olarak merak ile başlıyor. Önemsediğimiz birinin ilgisini görünce dahil olma istediğimiz artıyor. Dahil olduktan sonra ilgimiz canlanıyor. Etkileri daha yakından gözlemliyor, daha da büyütüyoruz. Bir trendin yaşam süresi bizi heyecanlandırması, meraklandırması ve ilgimizi canlı tuttuğu sürece devam ediyor. Ardından unutup, yeni gündemlere yelken açıyoruz.

Sosyal medya trendleri hangi duygularımızı tetikliyor?
Dahil olma istediği
Onay alma ihtiyacı
Dikkat çekme beklentisi
Başarılı olma hissi
Önemsendiğini hissetme
Önemsediğini hissetme
Birlikte olma, bir gruba dahil olma
Etki yaratma gücünü keşfetme
Potansiyelini büyütme çabası
Fırsatı kaçırmama

Örnekler çoğaltılabilir ama yetmez mi? Tümü insani
Kendi elimizle yarattığımız, büyütebildiğimiz, başarılı hissettiğimiz . Kolayca gerimizde bırakıp, yenisine odaklandığımız sosyal medya trendleri o anla, o anda olmakla ilgili. Çünkü muktediriz, yapabiliriz ve öyleyse neden yapmayalım ki?

Diğer bir örnek olarak #FaceApp’i ele alalım
FaceApp, 2017’de piyasaya sürülen çeşitli filtreleri ve özellikleri kullanarak yüzlerin gerçekçi dönüşümlerini oluşturmak için tasarlanmış bir mobil uygulamaydı. Şu zamanlarda viral olanı da içeren pek çok sayıda filtre seçeneği sunmaya devam ediyor. Üzerinden iki yıl geçtikten sonra zirveye çıkarılarak taçlandırılan uygulama, doğru zamanda ilk atışı yapan gündemcanlar ile tıpkı bir bayrak gibi elden ele dalgalandırılıyor.

Bu ivme, yarın yokmuş gibi hashtag yarışında görev yapan ünlüler ve ünlü sporcular ile çabucak yakalandı. Tabii ki, meraklı olanların eklenmesiyle devam etti ve henüz bu uygulamayı kullanmayan diğer ünlülerin fotoğraflarını da hayranları bizzat bu akıma dahil etti. Herkesin heyecan ve şaşkınlıkla paylaştığı yaşlılık fotoğraflarına yenileri eklendi, gördükçe heveslenip uygulamayı kullananların sayısı arttı. Güvenlik açığına dikkat çekenler, yapay zeka teklojisinin nasılda zirve yaptığına atıflar, yarın için öngörüler ile konu daha da derinleştirildi. Fotoğraflarla başlayan bu trend başlığın yolculuğu her yeni günde farklı bir haberle gündemi meşgul etti. Tüm dünyada yakalanan bu başarı #FaceApp’i haftalık değil, aylık ve sürdürülebilen bir trend olarak zirveye taşıdı.

Yeni petrol veri diyoruz ama veriden daha değerli olan zaman
Zaman hepimizde gittikçe azalan ve gün geçtikçe daha da değerli hale gelen bir kavram. Gündemimizin merkezine yerleştirdiğimiz trendler de zamana karşı koyamıyor. Challenge’lar, PokemonGo, kanalıma hoş geldiniz açılışı ile bezeli YouTube kanalları, başımızın üzerinde konumlandırdığımız ünlüler, Snapchat filtreleri tümü ilgimizi ve merakımızı canlı tuttuğu sürece yaşıyor. Teknolojiye, yeniliklere, zamanın getirdiklerine kolay adapte olanlar, dünün önemli konusunu bugün kolayca unutabiliyor. Herkes yarını merak ediyor (FaceApp ile yaşlı hallerimize bakmadık mı?), geçmişin üzerine basıp geçiyor. Dağıtılan gündem madalyalarından faydalanma telaşı, yeni olanı ve belki farklı olanı yakalama telaşında.

Anı anlamak ve o ana değer katmak
Trend akışlarına girmek, markaların “herhangi bir anda dikkat çekmek için” rekabet etmesine de yardımcı oluyor. Dikkat süreleri azalan ve pazarlama mesajlarına duyarsızlaşan kullanıcıların ilgisi Real time marketing (RTM) ile çekebilirsiniz. RTM’deki başarı için ileteceğiniz mesajların akıllı ve hedefli olması, göze çarpması ve kullanıcıların dikkatini çekmesi ‘üstelik tüm bunları çok kısa bir sürede’ yapması bir gerekliliktir. Ardından ‘ilgili kalmaya devam etmek’, her ne kadar kolay olmasa bile atacağınız bir sonraki adımdır. Şirketinizin stratejisine gerçek zamanlı pazarlamayı dahil etmek için aşağıdaki pazarlama taktiklerini uygulayarak RTM’e başlayabilirsiniz.

Dinleyin, hazırlıklı olun
Gerçek zamanlı pazarlamayı doğru yapmak için kulağınızı – gözünüzü dört açmanız ve trendleri başladığı an yakalamanız gerekir.

Sektörünüzdeki eğilimler hakkında Google trends’i ayarlayın. Sektörünüzdeki tüm gerçek zamanlı olayları buradan izleyin. Hashtag takibini kolaylaştıran; Hastahgify, ritetag, trendsmap gibi yardımcıları unutmayın.

Influencerlar ile yakınlaşın
(Bakınız Gündemcanlar) Sektörünüzle ilgili influencerları yakından takip edin ve onlarla ilişkiler geliştirin. Bu kişiler, zamanla markanızın savunucuları haline gelebilir ve doğru zamanda RTM çabalarınızı duyurmanıza yardımcı olabilirler.

Hızlı olun
Anlık gündem karşısında kaynaklarınızın hızlı hareket etmesini sağlayın. Özellikle kurumsal şirketler için bu son derece zordur. Karar mekanizması yavaş çalışır ve hızlı akan gündemin gerisinde kalır. Bu tür durumlar için bir B planı geliştirin ve bu onay akış sürecini hızlandırmanın bir yolunu bulun.

Yaratıcı ekipler kurun
RTM’de hız kadar yaratıcı fikirler de önemlidir. Buradan yaratılacak fırsatlar ise kısa ömürlüdür. Sonrasını da kurgulayacak, artı değer katacak fikirlere sahip personelinizi sık sık bir araya getirin.

Trend takvimi hazırlayın
Tarihi, yeri, kişisi ve trend olacağı belli konular için bir takvim oluşturun. En sakin dönemde bile etki yaratacak fikirleri bu ön hazırlık döneminde geliştirebilirsiniz.

Sohbeti başlatın
Arada kendi gündeminizi yaratmak için denemeler yapabilirsiniz. Bunun için sakin bir günü, hızlı akmayan ekranların gelmesini bekleyin. Bazen soracağınız bir soru, öne çıkarmak istediğiniz bir konu başlığı günün akışını değiştirebilir.

Funda Güleç Yalçın, Dijital İletişim Danışmanı