Skip to main content

Pandemi döneminde, müşterilerine yalnızca şubeleriyle değil farklı kanallardan da erişim sağlamak, misafirlerine daha interaktif bir iletişim sunmak için dijital odaklı pek çok uygulamayı hayata geçiren BigChefs’in CEO’su Altan Kosova ile konuştuk.

Tüm yaşamı etkileyen pandemi sürecinin olumsuz etkilerinin en fazla hissedildiği sektörlerin başında yeme-içme geliyor. BigChefs nasıl etkilendi bu süreçten?

Biz bu süreçte BigChefs olarak şanslı markalardan biri olduğumuzu düşünüyoruz. Elbette bu ifadeden kastım, şansımızın yaver gitmiş olması değil. Pandemi döneminde en büyük avantajımız, krize hazırlıklı, önlemler konusunda pro-aktif hareket eden bir operasyon olmamızdı. Ayrıca inovatif yapımızla çok hızlı bir şekilde alternatif satış ve pazarlama kanalları geliştirebildik. Yönetimsel ve operasyonel becerimizle, misafirlerimize farklı kanallardan erişim sağlamaya devam ettik. Bugün 8’i yurt dışında olmak üzere 64 şubemiz ve 3 bini aşkın çalışanımızla misafirlerimizi özenle ağırlamaya devam ediyoruz.

Normalleşme süreci için ne gibi önlemler aldınız? Bu önlemlere müşterilerinizden nasıl tepkiler geldi?

Henüz izolasyon süreci başlamadan önce kendi kararımızla şubelerimizi kapatmış olmamız, normalleşme sürecinde ise sağlık ve hijyen önlemlerimizi çok sıkı tutmamız, elbette misafirlerimizin gözünden kaçmadı. Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı kapsamında aldığımız onaylarla, zincir Cafe & Brasserie alanında bu belgeyi hak eden ilk firma olmaktan da ayrı bir gurur duyuyoruz.
Güçlendirilmiş sağlık ve hijyen prosedürlerimizle, servis sırasında 1,5 metrelik sosyal mesafenin korunması, maske takılması, bu önlemlerin kriz planlarımız doğrultusunda belirlenmiş olan yöneticilerimiz tarafından sürekli olarak denetlenmesini, artık standartlaşmış bir şekilde uygulamaktayız. Covid-19 konusunda nitelikli bir eğitime tabi olan çalışanlarımızın tümü, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı ‘Hijyen Eğitim Sertifikası’ aldılar ve hijyen konusundaki yetkinliklerini artırdılar. Ayrıca müzik sistemimize kayıtlı olan ‘El Yıkama Uyarı Anonsu’ ile her 30 dakikada bir ellerini yıkayarak dezenfekte ediyorlar. Restoranlarımızın girişinde misafirlerimizin ateş ölçümünü yapıyor, dileyen misafirlerimize tek kullanımlık maske temin ediyoruz. Ayrıca, yeni dönemdeki tüm faaliyetlerimizde tek kullanımlık ürünleri tercih ederek en yüksek koruma tedbirleriyle hizmet veriyoruz.

Normalleşme sürecinde yeme-içme sektörü de dahil birçok sektörde dijital odaklı bir dönüşüm yaşadı sektör. Sizin pandemi sonrası sürece dijital dönüşüm perspektifinde bakışınız nasıl?

Temassız olarak sipariş verilmesi için dijitalleşmeden önemli ölçüde yararlanıyoruz. Aslında çalışmalarını pandemi öncesinde tamamlamış olduğumuz, inovatif menümüz Gururla Bizden ile dijitalleşme konusunda yaşanan dönüşümün de öncülerinden olduk. Gururla Bizden’in görsellerinde yer alan QR kodlar sayesinde misafirlerimiz, proje kapsamında iş birliği yaptığımız 23 markanın online platformlarına cep telefonlarıyla erişim sağlayarak diledikleri ürünü satın alabiliyor. Gururla Bizden’in teknolojiyle bütünleşen diğer bir özelliği ise, Spotify uygulamasına erişim sağlaması. Çalışmamız kapsamında, profesyonel müzik direktörümüzün seçtiği özel şarkılar hazırlandı ve menümüze entegre edildi. Misafirlerimiz, sağlık ve güvenle yemek yerken, online alışveriş yapma ve müzik dinlemenin de keyfine varıyorlar..

Pandemi döneminde BigChefs lezzetlerini evlerindeyken de deneyimlemek isteyen misafirlerimize yönelik olarak Yemeksepeti ile iş birliğine gittik ve eve servis hizmetimizi başlattık. Önümüzdeki dönemde de teknoloji yatırımlarımıza devam ederek farklı inovatif çalışmalarla sektörümüze ilham vermeyi sürdüreceğiz.

Restoran müşterisinin hayatında kalıcı olarak değişiklikler neler sizce? Ve değişim neticesinde ortaya çıkan beklentilerin sektörün geleceğine nasıl bir yön verecek?

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci, yeme içme sektöründe elbette köklü değişikliklere neden olacak. Bu değişiklikler de müşterilerimizin hayatına doğrudan yansıyacak. Büyük resme baktığımızda, dijitalleşmeye önem veren, yalnızca restoranlar üzerinden değil, eve servis, perakende zincirleri, catering gibi farklı kanallar üzerinden tüketicilere ulaşan işletmelerin ön plana çıkacaklarını düşünüyorum. BigChefs olarak Toprağın Kadınlarından Sofralara adını verdiğimiz projemizle uzun süredir kadın çiftçilerimizi ve yerel tarımın gelişimini destekliyoruz. Önümüzdeki dönemde gerek ülkelerin gıda üretiminde kendi kendilerine yetebilir olmaları, gerekse doğal ve organik ürünlerin yetiştirilmesiyle sağlıklı beslenmenin sağlanması daha da önemli olacak.

BigChefs markasının yeni dönemde yol haritasında neler var?

Pandemi döneminde, müşterilerimize yalnızca şubelerimizle değil farklı kanallardan da erişim sağlamak, misafirlerimizle daha interaktif bir iletişim sunmak için kolları sıvadık. BigCatering yapılanmamıza ve eve servis hizmetlerimize ağırlık verdik. Diğer yandan Migros’un Dark Kitchen Projesi’ne katılarak 5M Migros’lar arasından seçilecek olan pilot şubelerde BigChefs mutfakları inşa etmeyi hedefliyoruz. Seçeceğimiz belirli ürünler bu mutfaklarda üretilecek. Bu projemizi, 2020 yılı sonunda hayata geçirmeyi planlıyoruz. Büyük iş yerlerine, çalışanların belirli markalarda yiyecek ve içecek temin edebilmeleri için otomatlar kuran Gate Plus markasıyla da işbirliğine gittik. BigChefs ürünleri bu kanal aracılığıyla ofislerdeki profesyonellere ulaşmaya başladı. Önümüzdeki dönemde Gate Plus işbirliği ile 80 iş yerinde BigChefs markalı ürünlerimiz yer alacak. BigChefs olarak, 2018 yılından bu yana Toprağın Kadınlarından Sofralara projemizle tedarikimizin önemli bir bölümünü kadın çiftçilerimizden sağlıyoruz. Bugün projemize dahil olan üreticilerimizin sayısı 120’yi geçti. Tarım ve sağlıklı gıdaya erişimin daha da önem kazandığı böyle bir dönemde Toprağın Kadınları projemizin ne kadar önemli bir çalışma olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Yeni dönemde BigChefs ve Toprağın Kadınları markasıyla yeni ürün ve lezzetlerimizi pazara sunmayı planlıyoruz.