Araba altı taç; kukalı saklambaç ve atan alır spor kelimelerinin bir anlam ifade ettiği yaştakiler için “Ben kaleci oyuncuyum” da aynı döneme ait güzel nostaljik çağrışımlar yapacaktır. Kaleci-oyuncu, bir takımın maça eksik oyuncuyla devam etmek zorunda kaldığı durumlarda, kendisine güvenen oyuncunun hem kaleci pozisyonunda, hem de oyuncu olarak devam edeceği anlamına gelir. Oyuncu an itibarıyla bir nevi “süper futbolcu”ya dönüşür.
“Tasarımcılar kod yazmalı mı?” sorusunu her duyduğumda, yukarıdaki anılar gözümde canlanıyor: Kaleye geçen oyuncular. Günümüz prototipleme araçları sayesinde, tasarımcıların hazırladığı ekranların kullanıcı testleri öncesinde yazılım ekibine gitmesine ve kodlanmasına ‘neredeyse’ gerek kalmadı. Tasarımcılar, ekranların üzerinde çalışmasını hayal ettikleri mikro interaksiyonları, bu araçlar sayesinde kod yazmaksızın deneyimleyebiliyorlar.
Türkiye’den çıkıp dünya çapında başarı kazanmış “Designer & Developer Collaboration SaaS” olarak kategorize edilen Zeplin gibi araçlar sayesinde, yine hazırlayıp yazılımcılara teslim edecekleri çıktıların üzerindeki birçok zaman ve el alıcı operasyonu kolaylıkla gerçekleştirebiliyorlar. Ancak tüm bunlar, birilerine yetmiyor. Sonrasında o meşhur soru, birilerinin ağzından dökülüveriyor: “Tasarımcı kod yazmayı da bilmeli.”
Peki ya neden? Bu soruya yanıt teşkil eden argümanlar, tasarımcının gelişen yazılım geliştirme standartlarını, yeteneklerini ve ara yazılım katmanlarını bilmesinin, yazılım dillerine hâkim olmasının ve nihayetinde yazılım geliştirebilmesinin, üretim süreçlerini optimize edeceğini iddia ediyor. Bu açıdan baktığımızda, “Üretim süreci optimize olacak, yazılımın tamamlanmasını müteakiben harcanacak ek efor alacak” sonucuna varabilir ve fikrin savunucularıyla aynı tarafa geçebiliriz. Evet, tasarımcılar kod yazabilmeli.
Neden yazılımcılar, tasarım yapmayı öğrenmiyor?
Peki bir de tersten düşünelim ve soralım: Neden yazılımcılar, tasarım yapmayı öğrenmiyor? Bu sayede onlar da üretim süreçlerinin optimizasyonuna katkıda bulunabilir ve toplam eforu azaltabilirler. Bu son iki cümle size de çok mantıklı gelmedi, öyle değil mi? Konu hakkında belki de 100’e yakın makale okumuş, 500’ün üzerinde tasarım projesinde bir şekilde görev almış bir deneyim tasarımı profesyoneli olarak iddia edebilirim ki; “Tasarımcıların kod yazmaları diye bir gereklilik söz konusu olamaz”. Metin yazarı ile sanat yönetmeni, sniper ile spotter, Hacivat ile Karagöz nasıl ayrılmaz ikililer ise tasarımcı ile yazılımcı da teknolojinin hayatımıza penetrasyonu artıkça daha da ayrılmaz olacaklardır. Tasarımcının, kendi yarattığı çıktıların hangi teknoloji ile buluşacağını bilerek tasarım yapması gerektiği kadar, kendisinden sonra sürecin devamlılığını getirecek yazılımcının kullanacağı yazılım dilini, framework tercihlerini, kısıtlarını bilmesi, ürün geliştirme operasyonun bir bütün olarak daha verimli ilerlemesini sağlayacak, tasarımcı – yazılımcı iletişimini güçlendirecek, nihayetinde ortaya daha iyi bir iş çıkmasını mümkün kılacaktır.
Yorumlar