Blockchain güven ihtiyacı olan ve manuel yollarla çözüm üretilemeyen konulara çözüm üretme konusunda mükemmel bir teknoloji. Fakat düşünce yapısını değiştirmemiz ve birlikte çalışma kültürünü oturtmamız gerekiyor.
Örneğin, bir bankada hesap açacaksınız; banka şubesine gidip kimliğin size ait olduğunu doğrulamanız gerekiyor. Diğer bir bankada hesap açacağınızda ise banka sizi yine şahsen görmek istiyor. O yüzden dijital bankacılık kullanmak istediğinizde komik bir şekilde ekiplerin gelip sizi ziyaret etmesi gerekiyor. Oysa bankalar birlikte çalışabilseler, kullanıcı bilgilerini birbirleriyle paylaşsalar, tek bir bankada bu işlemi yapmanız yeterli olacak. Bankaların birbiriyle ortak çalışması gerçekleşmediği sürece, bu kayıtların blockchain üzerinde güvenli tutulması ve transfer edilebilir olması aslında çok da yeterli olmuyor.
Vizyonumuzu biraz daha geniş tutalım. Yurtdışında şirket kurdunuz ve banka hesabı açacaksınız. Yurtdışı bankası sizin yerel bankanızdan referans yazısı isteyecek. Bu yazıyı gerçekten bankadan aldığınızı kontrol edecek bir mekanizma global olarak mevcut değil. Çünkü farklı uluslardaki firmaların birbiriyle işbirliği yapması gerekiyor. Düşünce yapımızı değiştirirsek, blockchain teknolojik olarak mükemmel bir çözüm olarak hayatımıza girebilir. Fakat birlikte çalışma, fikir üretme ve proje geliştirme ortamını sağlayamazsak hiçbir teknoloji ihtiyaçlara tam olarak yanıt vermeyecektir.
İnşa etmesi zor ama yıkılması an meselesi
Güven, inşa etmesi çok uzun zaman alan fakat diğer taraftan yıkılması an meselesi olan bir konu. Örneğin bir girişime yatırım yaptınız, avukatlar haftalarca ortaklık sözleşmesi üzerinde müzakere ettiler, uzun ve yorucu bir sürecin sonunda imzalar atıldı, hisseler devredildi. Ertesi gün girişimcinin kendisine son model pahalı bir araç kiraladığını duydunuz.
İlk akla gelen, hukukçuların sözleşmede açık bir nokta bıraktığı oluyor. Bence bu konu sözleşmeye yazılabilecek bir şey değil. Temel olarak sözleşme, ortaklar arasında ileride doğabilecek önemli konularda nasıl karar verileceğinin erken aşamada tartışılması ve karara bağlanmasının bir aracıdır. Sözleşmenin sağlayamadığı güven ilişkisini teknolojiden de bekleyemeyiz. Fakat kurulan yapıların ya da sözleşmelerin sağlayabildiği güven ilişkilerini teknoloji ile çok daha pratik, milyonlarca kişinin faydalanabileceği şekilde güvenli ve şeffaf hale getirmek mümkün.
Sonuç olarak, kurumlar ve kişilerin birlikte hareket etmeleri, fikir ve proje üretip sorunlara beraber çözümler üretmeleri gereken bir döneme girdik. Tutucu yaklaşan yapıları önümüzdeki dönemde yıkılma riski ile karşı karşıya. “Fikrimi paylaşmam, çalarsınız” diyen girişimci geri bildirim alamadığı için nasıl başarısız oluyorsa, “Her şeyi kendi içimde çözerim, her şey gizli kalmalı” diyen kurum da rekabette kaybedecek.
Yorumlar