Statista araştırma şirketinin verilerine göre; bu alanda donanım ve yazılım yapan firmalar 2015 yılında toplamda yaklaşık 2,3 milyar dolarlık bir pazar oluşturmuş. Büyümeyi daha iyi anlamak için bu rakamın 2014 yılında 90 milyon dolar civarında olduğunu ifade edelim. Yine aynı araştırma şirketinin verilerine göre, 2018 yılına kadar sanal gerçeklik ürünlerinin toplamda 5,2 milyar dolarlık bir pazara ulaşacağı ön görülüyor.
Facebook, 2014 yılında Oculust Rift’i 2 milyar dolara satın almıştı. Facebook’un Oculus Rift’inin, HTC’nin Vive’inin ve PlayStation’ın VR’ının 2016’nın ilk yarısında pazarda olması bekleniyor. Herkes nefesini tutmuş beklerken, Microsoft HoloLens ile heyecanı doruklara taşıyor. Google ise VR deneyimini herkesin yaşayabileceği Cardboard’larıyla pazarın nabzını tutuyor. Samsung’un ABD’de 99 dolardan pazara sürdüğü Samsung Gear VR’lar ise Amazon’a gelir gelmez tükenmişti bile. Samsung konuyla ilgili yaptığı açıklamada 25 Aralık tarihine kadar başka ürün göndermeyeceğini ifade etmişti.
Sanal gerçeklik üzerine çalışan geliştiriciler, bu teknolojinin en büyük belası olan motion sickness (hareket hastalığı)’na karşı kolları sıvamış ve çözüm arayışlarına başlamış durumda. Juniper araştırma firmasının verilerine göre öngörüler, adet bazında, 2016 yılının sonunda pazarda 12 milyon kadar VR headset cihazı olacağı yönünde. Orta vadeli projeksiyondaysa, 2020 yılına kadar, küresel pazarda 30 milyon kadar VR cihazın pazarda olacağı tahmin ediliyor.
Sanal gerçeklik pazarlama bütçelerinde de yerini aldı
Gartner’ın Hype Cycle for Emerging Technologies 2015 raporuna baktığımızdaysa, sanal gerçekliğin önümüzdeki 5 ile 10 yıl içerisinde platoya ulaşması bekleniyor. Bu da önümüzdeki yıllarda bu teknolojinin pazarda tüm kullanıcıları hedefleyebilecek nitelekite bir potansiyel taşıdığına işaret ediyor. Şimdiden Yazıcıoğlu İşhanı’nda (Kadıköy-İstanbul) gezerken Samsung’un Gear VR’larını görmeye başladık. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde süpermarketlerde ve zincir mağazalarda da görmeye başlayabiliriz.
Sanal gerçeklik teknolojilerinin özellikle oyun ve eğlence endüstrisi müptelaları tarafından sabırsızlıkla beklendiğini düşünebilirsiniz. Ancak farklı sektörlerde de potansiyeli çok büyük. Özellikle eğitimden seyahate, medikal sektörden iletişime kadar birçok alanda yoğun şekilde kullanım potansiyeli bulunuyor. Müşterilerine inovatif kanallardan yepyeni deneyimler sunarak iletişimde bulunmak isteyen öncü markalar, pazarlama bütçelerinden sanal gerçelik kalemine şimdiden para ayırmış durumda. General Electrics’ten Nike’a ve hatta en son Disney’in Star Wars filmine kadar birçok marka, bu teknolojileri kullanmaya başladı. Yayıncılık tarafındaysa The New York Times, öncü bir hareket yaparak, geçtiğimiz Kasım ayında 3 boyutlu görüntüleyicisini lanse etmişti.
Küçük ölçekte firmalara da ekmek var
Söz konusu olan sanal gerçeklik olduğunda, bu alanda sadece milyonlarca dolarlık yatırım yapan dev firmalar için potansiyel olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak durum hiç de sanıldığı gibi değil. Roberts Space Industries adlı minik bir şirket Star Citizen adlı oyununa kitlesel fonlamayla 100 milyon dolarlık yatırım aldı.
Araştırma ve öngörüler, sanal gerçeklik pazarının büyüyeceği yönünde. Lakin bu çetin savaştan kimin galip geleceği sunulan teknolojiler ve platformların yanında, bu platformların üzerinde çalışacak yeni servisler ve içeriklerin gücünde saklı. Bu yeni platformun yeni yıldızları, içerikçileri, hikaye anlatıcıları ve oyuncuları olacak. Kişisel kanaatim, orta ve yerel ölçekteki kurumlar ve bireyler için, bu alanda çok fazla fırsat olacağı yönünde. Bu fırsatlar rüzgarını da 2016’da çokça hissediyor olacağız.
Yorumlar