Skip to main content

Hedef kitlelere ulaşılmasını mümkün kılan, marka bilinirliğini artıran, iletişimi güçlendiren ve satışları katlayan sosyal medya, kariyeriniz için de eşsiz imkanlar sunuyor. Peki kariyeriniz için en doğru sosyal ağ hangisi?

Malum çalışma hayatında pek çok şapkayı takmak ve bilgimizi her daim taze tutmak zorunda kaldığımız bir çağda yaşıyoruz. Bu konuda bilgimizi, kazanımlarımızı doğru şekilde ortaya koymak ve sergilemek ise esas olan. Tüm bunları doğru yapan, hikayesini eşsiz anlatan kişilerin yükselişlerini imrenerek izliyoruz. Bazen ise aynı yolda yürümek ve bu başarılı ayak izlerinin peşinden gitmek istiyoruz. Peki bu düşünceler içerisindeyken harekete geçmenizi ve kabuğunuzdan çıkmanızı önleyen faktörler neler olabilir? Şu anda siz bu satırları okurken onlarca kişi iş bağlıyor, şapkalarına yenilerini ekliyor ve yeni iş teklifleri alıyor. Üstelik tüm bunlar sosyal ağlar üzerinden yapıyor.

Kariyer inşasında sosyal medyanın gücünü arkanıza alın

Facebook, LinkedIn, ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin ortaya çıkışından bu yana; köklü kariyeri olanlar, yeni mezunlar ve işverenler çevrimiçi olarak birbirileriyle bağlantı kuruyor. Özellikle daha büyük çaptaki işverenler işe alım faaliyetlerinde sosyal medya kullanımını ve görünürlüğü önemsiyor. Herkesin gözünü daha fazlasına diktiği, daha iyi koşullar yaratmak için çabaladığı günümüzde, sosyal medya platformlarında yer almak kariyer planlamanızın ve iş arama stratejinizin en önemli parçası.

Kariyerim için doğru ağ hangisi?

İster yolun başında olun ister ise kariyerinizin taçlandırılma döneminde doğru sosyal ağı seçmeniz onlarca adım öne geçmeniz demektir. Her sosyal ağın kendine göre dinamikleri, katkıları ve kendinizi gösterebilme yolunda ek özellik ve kullandığı teknolojiler var.

Günümüz koşullarını düşündüğümüzde daha önce de çok defa kullandığım bir sözümü sizlere hatırlatmak isterim; “Her sosyal mecrada bulunun, ama bir tanesinin uzmanı olun. Tüm özelliklerini kullandığınız ve kendinizi tam anlamıyla ifade edebildiğiniz tek bir mecra bile, diğer hesaplarınızı güçlü kılacak katkıyı size sağlayacaktır”.
Aynı zamanda tüm sosyal hesaplarınızın bir bütünlük içinde olması, aynı profil fotoğraflarının ve varsa temel bağlantıların (internet veya blog adresleri, diğer sosyal hesaplarınız) kullanılması değerlidir. Söylem açısından da kendinizi doğru ifade edebilmeniz, bir tarzınızın olması ve bu tarzınızı korumanız önemlidir. LinkedIn’de tam bir iş insanı iken, Twitter’da “belki” anlık gündemin etkisiyle sağa sola laf yetiştirmeniz (öfke kontrolünüz mü var), Facebook’ta aslını bilmeden paylaştığınız mantıksız sağlık reçeteleri (sorgulamayan biri misiniz), Instagram’da bolca filtre ekleyip, altına x bir ünlünün sözünü yerleştirmeyi alışkanlık edişiniz (ilgi meraklısı ve söyleyecek sözü olmayan biri misiniz) … Örnekler çoğaltılabilir ama ağ geçmişinizde bıraktığınız iz, sizinle ilgili açık kapılar bırakır. Kariyeriniz konusunda ise olası açılabilecek kapıları sert bir şekilde kapatır.

Kontrolü elinize alın ve bırakmayın

Her sosyal mecrada ilgi alanlarınızla – hobilerinizle ilgili paylaşım yapmak, okuduğunuz bir kitabı, gitmekten keyif aldığınız bir kafeyi, izlediğiniz film veya dizi ile ilgili görüşlerinizi paylaşmak keyiflidir ve insani özelliklerinizi ortaya koyar. Hatta bazen ortak ilgi alanları insanlar arasındaki iletişimi güçlendirir. Ancak çizginizi net çizerek, kariyeriniz açısından temiz bir geçmiş sergilediğinize dikkat etmelisiniz. Sosyal ağlar her ne kadar özlük bilgileri, eğitim, kariyer, aile ilişkileri konusunda profilinize bilgi girmenizi kolaylaştıran yapılar sunsa da, temkinli olmanızda ve hem bireysel dijital güvenliğinizi hem de okunabilir bir kitap gibi sergilediğiniz günlük hayatınızı korumaya almanızda fayda var.

Sosyal medyada kendinizle ilgili fikir ve bilgi verin, dikkat çekin, tüm bunları yaparken açık bir kitap olmayın, içindekiler kısmını sunun ve daha fazlasını merak eden olursa sizinle iletişime geçilmesini bekleyin. Kontrolü ve güvenliğinizi elden hiç bırakmayın.

LinkedIn’in sırları

Bu kadar bilgi ve öneriden sonra dikkatinizi iş bulma, arama ve değiştirme süreçlerinde bir rehber özelliği taşıyan LinkedIn’e çevirmenizi istiyorum.

5 Mayıs 2003’te faaliyete başlayan, kariyer ve iş hayatı konusunda büyük katkıları olan platformun yaklaşık 7,30 milyon Türk kullanıcısı bulunuyor. Sık kullanılan sosyal ağlar konusunda ülkemizde dokuzuncu sırada bulunan platform, geçen yıla göre yüzde 5.8 oranında kullanıcı artışı göstermiş. Diğer sosyal medya araçlarına göre kullanıcıların LinkedIn’i tercih etmelerinin en önemli sebebi ise güvenilir içerikler barındırması ve sadece iş amaçlı kullanılması ile ilgili. Ağırlıklı olarak profesyonellerin bulunduğu bu network ağını yoğun kullanan yaş grubu ise 35-44 yaş arasında. LinkedIn üyelerinin en aktif olduğu zaman aralığı ise 14:00-18:00 saatleri. Genel olarak gündemi anlık olarak takip etmek yerine, düzenli takip etmeyi tercih eden bir kitlesi bulunan platform erkek kullanıcı (Yüzde 33’ü kadın kullanıcılardan oluşuyor) ağırlıklı. Elbette tüm bu veriler ülkemiz ile ilgili kısmı oluşturuyor.

Takipçi, abone gibi teknik ifadeler bağlantı olarak adlandırılıyor. Buradaki herkes bir iş bağlantısı içerisinde olduğunun farkında ve hitabetlerde ‘Değerli-Sevgili Bağlantılarım’ yönünde. Akışınız için iki sıralama ölçütü sunuluyor. Dilerseniz ‘en önemli’ veya ‘en yeni’ şeklinde ayarlama yapabilirsiniz. Bu açıdan tıpkı Twitter gibi seçenek sunması değerli. Daha sonra okumak veya arşivlemek için ‘Kaydedilen ögeler’ bölümü de unutulmamış. Hem sektörünüzle ilgili yayınları, kişileri takip edebileceğiniz hem iş başvurusu yapabileceğiniz hem de kariyerinizle ilgili bilgi ve gelişmeleri paylaşabileceğiniz platform, doğru öneriler sunması ile de öne çıkıyor. Takip demişken, grupların, hashtaglerin de en az kişi ve kurumlar kadar ilgi gördüğünü de belirtmekte fayda var.

Bunlar rutin özellikler ve diğer platformlara benzer nitelikte diyebilirsiniz öte yandan sunulan kullanıcı deneyimi pratik, işlevsel ve yönlendirir nitelikte.

LinkedIn algoritmasını anlamak, erişiminizi en üst düzeye çıkarmak için pek çok fikir veriyor. LinkedIn algoritması belirli bir içerik türünü (metin-görsel-video) önceliklendirmiyor. Etkileşimde bulunan ve platformda ilgi gören içerikleri tercihinize göre sıralıyor. Algoritma için en iyi yayın türlerini bulmak, analizlerinize bakmaktan geçiyor ki çok pratik ve yönlendirici bir analiz sayfası var.

Diğer öne çıkan özelliklere gelince;

Soru soran gönderiler, etkileşime sebep verdiği – yazışmaya yönlendirdiği için her daim geçer akçe.
İnsanlara verilerinizi bir bakışta özetleyebilen infografik türü çalışmalar ilgi görüyor.
LinkedIn’de bir izleyici kitlesi oluşturmak, etkinizi artırmak ve başarılarınızı göstermek anlamına geliyor.
Başarı temelli mesajlar, hesabınıza dikkat çeken mıknatıslar gibi bir etki yaratıyor. Diğer kullanıcılar sizi iyi iş çıkardığınız için ilgileriyle mutlaka ödüllendiriyor.

Twitter veya Instagram’da etiketlemek gibi, diğer şirketler veya çalışanları etiketlemek, ek bir erişim sağlamak ve etiketlenen kullanıcılara bildirim göndermek için çok faydalı bir yol sunuyor.

LinkedIn’in kişi etiketlemeleri ‘@’yalnızca ‘yanıt veya tepki vermesi muhtemel kişilere’ yapılıyor. LinkedIn bu eklemeleri gönderim başına beş adet ile sınırlandırıyor.

LinkedIn paylaşımlarında her mesajınız için üç adet hashtag kullanmanız öneriliyor. Bu etiketlerin içerikle ilgili ve mevcut yaygın kullanılan hashtaglerden olmasına da dikkat edin.

LinkedIn’in 2017’de kendi yerel video formatını yayınladı. Dolayısıyla yalnızca bir YouTube bağlantısı kullanmak yerine, LinkedIn platformuna da yükleme yapabilirsiniz.

Platformda tavsiye edilmek ve yetenekleri sergilemek değerlidir. Bunun için yakın çevrenizden destek alabilirsiniz.
Formatı bakımından Facebook Live’a benzeyen LinkedIn Live’ı kullanarak hesabınızda farklılık yaratabilirsiniz.
İçerikler hakkında ‘beğenme’ ve yorum yapma konusunda ne kadar aktif olursanız, o kadar iyidir.

Kişisel hesabınızdaki etkinliğin, bir başkasının içeriğini (veya tersi) arttırmaya yardımcı olabileceğini unutmayın.
LinkedIn kullanıcılarının sohbet etmesini ister. Sorular sorarak, listeler hazırlayarak etkinizi katlayabilirsiniz.
Katılım oranınızı en üst düzeye çıkarmak konusunda zamanlamanın önemini de ihmal etmeyin. LinkedIn üyelerinin en aktif olduğu zaman aralığı 14:00-18:00 saatleri arası. İkinci zaman dilimi ise 18:00-20:00 aralığı. Platformda hafta sonu geçirilen zamanın süresi biraz daha fazla.

Bu kadar bilgi bombardımanından sonra size profilinizi gözden geçirmek ve mesleki katkı sağlayacak kişi, kuruluş, grup ve hashtagleri takibe almak kalıyor. Ardından paylaşımlarınıza başlayabilirsiniz.

Siz siz olun bu platformda aşağıdaki hataları yapmayın:

  • Profesyonel olmayan profil fotoğrafı kullanmayın
  • İsim alanına sembol, kısaltma ve şirket isimleri eklemeyin
  • Profilinizi sıkıcılıktan kurtarın
  • Profilinize sosyal kanıtlar ekleyin
  • Bağlantı isteklerini kişiselleştirmeye dikkat edin
  • “Profilime baktığını gördüm” mesajları atmayın
  • Kendinizi olmadığınız biri gibi göstermeyin
  • Mevkinizi abartarak ismini süslemeyin
  • Mesaj ve yorumlarınızla insanları bunaltmayın

Bu hatalardan kaçınmadığınızda ‘en iyi senaryo ile ya etkileşime girmek istediğiniz insanların gözünden kaçarsınız’, en kötü senaryoda da kendinizi profesyonel biri değilmiş gibi gösterip platformdan engellenirsiniz.

Dijital dönüşüm yolculuğunda olan her işletme çalışanının da bu yolculuğu desteklemesini ve kendisini güncel bilgilerle donatmasını bekler. Sosyal medyada bir gücünüzün olması, kendinizi ifade ediş biçiminiz önemli bir tercih sebebidir. Böylesi rekabet içeren bir ortamda onlarca adım öne geçmek, sosyal medyadan alacağınız güçle çok daha kolaylaşır. Yeter ki hesaplarınıza karşı özenli olun, bunun için zaman ayırın, kolay pes etmeyin ve önceliğinize neler yapmamanız gerektiğini koyun. Günümüzde yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızda değerli. Kendinizi ve kariyerinizi tıpkı bir marka gibi ele alırsanız, zorlu basamakları çok daha kolay tırmanırsınız.

Funda Güleç Yalçın, Dijital İletişim Danışmanı