Skip to main content

İçerik üretiminin, dağıtımının, pazarlamasının tamamen değiştiği bir döneme giriyoruz. İddialı bir söylem olabilir ama içerik üretimi ve dağıtımı demokratikleşecek gibi duruyor.

Geçtiğimiz sene hemen her platformda Bitcoin’in akıl almaz yükselişini ve bu yükselişin yarattığı yeni zenginleri konuştuk. 2018’de ise bu durum biraz daha değişmeye başladı ve Bitcoin’in üzerine inşa edildiği Blockchain tabanlı işleri konuşmaya başladık. Bu alanın takipçileri için yeni şeyler söylemediğimin farkındayım. Ama bana biraz şans ve size ‘İçerik’ penceresinden Blockchain üzerinde bir yolculuk yaptırmama izin verin. Pişman olmayacaksınız!

Bugün konuştuğumuz teknolojiler içerisinde iş yapış şekillerini en hızlı değiştirecek yenilik kuşkusuz Blockchain teknolojisi. Bu teknoloji diğer tüm sektörler gibi içerik, içeriğin pazarlanması ve içeriğin dağıtılması gibi süreçleri de derinden etkileyecek. Ama nasıl? Önce dünyadan sonra Türkiye’den örneklerle Blockchain ve içerik ilişkisine yakından bakalım.

Blockchain tabanlı içerik platformlarına dünyadan örnekler

steemit.com içerik üretenlerin, iyi içerik üretenleri oyladığı yüksek oy alanların daha çok para kazandığı Blockchain tabanlı bir içerik platformu. Eğer bir konuyla ilgili uzmansanız, konunuzda iyi içerik üretiyorsanız içeriği üretin, insanlar beğensin ve Steem kazanın, yazılarınızı daha fazla kişiye ulaştırın steem kazanın, steem’i btc’ye dönüştürün, eğer sonra isterseniz onu da paraya. Model son derece basit ama bir o kadar da efektif.

Dünyadan diğer örnek pyrite.network; kendini yaratıcılar ve yazarlar için dünyanın ilk kripto parası olarak tanıtıyor. Yazdığınız içerikleri Pyrite üzerinden kullandığınızda size ‘Pye para’ kazandırıyor. Şu an için sadece medium üzerinde çalıştığını belirteyim.  flixxo.com ise bambaşka bir ürün. Bittorent protokolünü kullanan dağıtık bir izle-kazan sistemi.  Model, “Dünyadaki tüm videoları ayağınıza getireceğim üstelik para da kazanacaksın” diyor. Neden Netflix’de izlemediğin bir içeriğe de fazla para harcayasın ki?

joinventures.io ise ‘user generate content’ konusunu farklı ama bence çok yerinde bir açıdan ele alıyor. Jointventure yayıncılara diyor ki; “Beni altyapına entegre et, sana bugüne kadar ücretsiz olarak yorum yapan kullanıcılarına fayda yarat, hatta para kazandır”. Bugüne kadar sitene değer katan kişilere ‘’kazandırmadın’’ artık bunu Joint’le yapabileceksin. Sizce de çok iyi değil mi?

Gördüğünüz gibi, içerik üretiminin, dağıtımının, pazarlamasının tamamen değiştiği bir döneme giriyoruz. İddialı bir söylem olabilir ama içerik üretimi ve dağıtımı demokratikleşecek gibi duruyor. Biz bu değişimi çok sıkı takip edip öngördüğümüz için sessiz, sedasız içerik üreticileri için Bulut Coin’i çıkardık ‘’oyunlaştırma tabanlı bir kazan kazan sistemi. Birinci evre heyecan vericiydi ikinci evrfe için çalışıyoruz. Dünyadan hızla Blockchain tabanlı işler çıkarken, “ülkemizde neler oluyor,” diye biraz bakarsak bizim markalarımızın hâlâ internet sitelerinin yapısal içeriklerini ürettirmekle meşgul olduğunu göreceksiniz. Biz bir süre daha emekleme aşamasında olacağız gibi görünüyor.

Bu tespitime, girişimimiz icerikbulutu.com’dan bazı bilgilerle temellendirmek istiyorum. 2015’de toplam ürettiğimiz içerin yüzde 95’i yapısal içerikler oluşturuyordu ( internet sitesi, ürün, kategori açıklaması, meta içerikleri vb) 2017’de bu rakam yüzde 60’a kadar geriledi. Yani, bu rakamlar şunu söylüyor: Markalar artık müşterileriyle bağ kurabilecekleri bir hikâyenin parçası olan yaratıcı içerikler ürettirmek ve bunları dağıtmak istiyor. Bu bağlamda ülke olarak doğru yoldayız ama yolun hâlâ başındayız. Yolun başında olmamızın en büyük sebeplerinden birisi de Türkiye’de içerik konusuna bakış.

İçeriğin önemi henüz anlaşılamadı

İçerik hâlâ SEO’nun bir alt kırılımı, organik trafik için kelimelerin yan yana dizilmesi gibi algılanıyor. Bu sürecin bu şekilde algılanmasında maalesef performans ajanslarının etkisi, katkısı büyük.

Çünkü Türkiye’de markalar adına içeriklerin üretim ve dağıtım planı performans ajansları tarafından yönetiliyor. Markalar işleyişi anlayacak genel anlamda stratejiye yön verecek içerik projelerine hem ekip yetkinliği hem zihniyet anlamında çok uzaklar. Markaların bu durumu ajansların yaklaşımını, ajansların yaklaşımı da doğrudan döngüsel olarak markaların içeriğe bakış açısını kısırlaştırıyor.

SEO güçlü bir araç İçerik ise nihai bir hedef tanımıdır, asıl amaçtır

Dünyaya baktığımızda içerik çok daha farklı bir şekilde bir ele alınıyor. Departmanlaşma ya da stratejiye yön verme anlamında baktığımızda birçok ülkede ‘SEO’ içeriğin altında bir enstrüman olarak değerlendiriliyor, ama Türkiye’de tam tersi içeriğin kendisi enstrüman muamelesi görüyor.

Bu durum hem bütçeler anlamında hem işleyiş anlamında yavaş yavaş da olsa değişmeye başladı. Değişmesi de gerekiyor çünkü yanlış yöntemle doğru sonuç elde edemezsiniz.

2018’de markaların yol haritalarına uygun kendi içerik platformları olacak

Markalar için içerik hâlâ ‘bilinmez ve zor’ bunu çözmeyi başaran her marka istisnasız başarılı oluyor. Uzun zamandır bunu başarmaya çalışan markalar var ama 2018’de birçok markanın kendi yol haritasına uygun, dinamiklerini kendi yönlendirdiği içerik platform ve projeleri olacak.

Eğer Gamer’lara bir oyun bilgisayarı satıyorsanız sizin kendi Merlin’in Kazanı projeniz olmalı. Programatik ya da medya satın alma aklıyla uzun vadeli başarı çok mümkün değil. Almanya’da bu sene sonunda büyük bir satın alma gerçekleşti. BSH’ın Berlin merkezli Kitchen Stories’in ( Bir içerik sitesi) yüzde 65’ini satın alması bu detayı görebilen markalar için çok önemli mesajlar sunuyor.

Markalar  sürdürülebilir müşteri deneyimi yaratmak istiyorlarsa mutlaka kendi ürünlerinin uzantısındaki, kendi ürünlerini kesen ve/veya  ürünleriyle ilişkilendirilebilecek içerik projelerine yatırım yapmalılar.

Ahmet Durmuşoğlu

İçerik Bulutu Kurucusu