Geçtiğimiz ay Maliye bakanı, Türkiye’de mükellef olmayan e-ticaret sitelerinden vergi almak için stopaj çözümünü açıkladı. Buna göre Türkiye’den alışveriş yapılan yabancı menşeili bir siteye para, banka aracılığı ile gönderilirken, o firmadan stopaj vergisi kesilecek. Ancak akla gelen sorulardan biri de, yabancı menşeili firma aslında pazaryeri ise stopaj kesmeden evvel satıcının Türk olup olmadığının bilinmesi sorunu. Diğer yandan çifte vergilendirmeyi önleyen karşılıklı uluslararası sözleşmelerin varlığını da atlamamak gerekecektir. Böyle bir durumda bunun geri dönüşü Türk satıcıların ve e-ticaret girişimcilerinin de o ülkelerde yaptığı satışlara o ülkelerce uygulanması gibi bir durum söz konusu olabilir.
6 Haziran’da Resmî Gazete’de Elektronik Ticarette Güven Damgası Hakkında tebliğ yayımlandı. Bu tebliğ ile e-ticaret sitelerinin güven damgası alma şartları ve yükümlülükler belirlendi. Almak zorunlu değilse de ücretli olacak, alınca her yıl yenilemek ve her mecra için ayrı ayrı almak gerekecek, sitede güven damgasını alınca da Güven damgası sağlayıcıya bir link verilecek. Fakat handikap alabilme şartlarında başlıyor, bakalım metropoldeki kargo firmaları ile boğuşan e-ticaret firması kargoları, stokları, müşteri şikayetlerini ‘etkin’ bir biçimde nasıl yönetecek ve takip edecek? Çünkü ‘etkin şekil’ herkese göre değişebilir. Diğer yandan oldu da bütçe, güven damgasını yenilemeye yetmedi, geçmiş olsun, artık güvensiz listesinde olacak site. Güven Damgasını, Güven Damgası Sağlayıcıları’ndan almak mümkün olacak. Tabii, firmalara ekstra maliyet kaçınılmaz olacak ve bu da tüketicilere yansıyacaktır.
Avrupa Birliği’nde uçtan uca şifreleme ve arka kapı şüphesi
Avrupa Birliği’nde uçtan uca şifreleme (end-to-end encryption) yönteminin tüm iletişim araçlarında kullanılması isteniyor, gündemde bu var, ancak devletler için bu uçtan uca şifreli iletişimlerde ‘arka kapı’ yani bu içeriklere bir şekilde erişebilme yetkisi verilip verilmeyeceği tartışılıyor. WhatsApp ve Telegram gibi uygulamalardan tanıdığımız bu yöntemin tüm AB vatandaşları için istenmesi gizlilik anlamında önemli bir adım, ancak ‘arka kapı’ çıkışı devletler kontrolüne bırakılırsa, o zaman ifade özgürlüğü savunucularının bu duruma tepki göstereceği bir gerçek.
Diğer yandan Facebook geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması ile terörle nasıl mücadele ettiğini açıkladı: Hem yapay zekâdan faydalandıklarını hem de alanında uzman terörle mücadeleciler ile çalıştığını vurguladı. Terörle ilgili içerikleri şikâyet edilirse kaldırdığını ve önemli deliller elde ederse yetkililere bildirdiğini açıkladı. Bunun için görüntü eşleştirme, sahte hesapları ve toplulukları kaldırma, dil tanıma gibi çalışmalar yapıldığını bildirdi. Ayrıca WhatsApp ve Instagram’dan da toplandıkları verileri şirket içinde diğer platformlarla birlikte değerlendirip, bu verilerin terör şüphesi yaratması halinde güvenlik önlemleri alındığını da vurguladılar.
BTK, 30 Haziran’dan itibaren katma değerli servislere tüketicinin onay zorunluluğu uygulamasını getirdi. Ayrıca, üçüncü taraflarca sunulan hizmetlerde yaşanan sorunlarda tüketicilerin şikâyetini ileteceği bir muhatap bulamamasının da önüne geçmek için hizmet ücretinin tahsilatına aracılık eden işletmeciye sorumluluk yükleniyor. İlaveten aldatıcı ve yanıltıcı ifadelere izin verilmeyecek ve abonelik iptali ücretsiz olacak şekilde düzenleme getiriliyor.
Av. Şebnem Ahi
Yorumlar