Skip to main content

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ile Expo’nun Hatay’a ve Türkiye’ye katkıları, Hataylı olmak ve Hatay’ın markalaşma süreci hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

EXPO 2021 Hatay’ın İstanbul lansmanı, Mert Fırat’ın sunuculuğu eşliğinde Feriye’de gerçekleştirildi. Hatay mutfağının birbirinden lezzetli yemekleri eşliğinde yapılan kahvaltının ardından Hatay Büyükşehir Belediyesi Expo Genel Sekreteri İhsan Çakar ile Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş kapsamlı bir sunum gerçekleştirdiler. Basın toplantısının ardından, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ile Expo’nun Hatay’a ve Türkiye’ye sunacağı imkânlar, Hataylı olmak ve Hatay’ın markalaşma süreci hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Hatay, İstanbul gibi yüzyıllardır medeniyetlere köprü olmuş fakat bir taraftan da keşfedilmeyi bekleyen bir şehir. Expo, Hatay’ı hangi yönlerden keşfetmemizi sağlayacak?

Öncelikle göz, ortada olanı, büyük olanı görür. Hatay ise Türkiye haritasına baktığınızda kıyıda köşede kalmış gibi görünen bir şehir. Üstüne üstlük, tarih boyunca çatışmaların, krizlerin vuku bulduğu bir bölgeye de yakın. Sonuç olarak Hatay, ister istemez tatsız olayların merkezinde kalan bir şehir haline geliyor çünkü basın, medya bu bölgeyi hep çatışmalar özelinde mercek altına almış. Durum böyle olunca, şehrin gerçek karakterini tanımaya ve benimsemeye imkân bırakılmamış oluyor ve insanlar tarafından bu güzellikler pek keşfedilemiyor. Özellikle son 10 yıldır ekonomik, sosyal ve politik sebepler sonucu yalnız kaldık, yalnız bırakıldık.

İstanbul elbette ki Türkiye’nin ve dünyanın en gözde, en nadide şehirlerinden birisi; haliyle doğasıyla, güzelliğiyle, tarihiyle, nüfusuyla, endüstrisiyle, zamanında Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla hep göz önünde olan ve olmaya devam edecek bir şehir. Şu karşımızdaki Boğaz bile İstanbul’u konuşmamıza yeter! Ancak Hatay, müthiş bir potansiyeli olmasına rağmen pek dokunulmamış, siyasetçiler tarafından pek önemsenmemiş ve günü kurtarma politikalarıyla ayakta tutulmaya çalışılmış bir şehir. Günümüzün ekonomik, politik ve toplumsal atmosferi ise Hatay’ın aleyhinde bir gidişat içerisinde. Bu problemler silsilesi Hatay halkını da iyice tedirgin etmekte, umutlarını azaltmakta.

İşte bizi bu Expo yoluna sürükleyen sorun tam olarak buydu; kendimize “Hatay’ın umudunu nasıl yeşertebiliriz? Hatay’ın mevcut varlıklarını ve imkânlarını kullanarak bu şehri nasıl göz önüne getirebiliriz? Hatay’ı nasıl turistik ve ekonomik anlamda daha üst zeminlere taşıyabiliriz?” sorularını sorduk. Bu sorulara da cevap olarak EXPO 2021 ortaya çıktı. Hatay’ın tarihi, stratejik ve coğrafi önemini Expo ile dünyaya sunmayı hedefliyoruz. Sizlerden de bahsetmiş olduğum dertlerimize, çözümlerimize ve hedeflerimize ortak, destek ve paydaş olmanızı istiyoruz.

Aslına bakarsanız Hatay hem Anadolulu hem Akdenizli hem de Ortadoğulu. Hatay’ın Expo’yla birlikte süregelecek markalaşma sürecinde kültürel kimliği nasıl tanımlanacak?

Bu soruya logomuzun hikâyesini anlatarak başlamak istiyorum. Hatay, binlerce yıldır birçok renkten insanı coğrafyasında barındırdı, ki Expo logomuzda yer alan “Barış Çiçeği” bu çeşitliliği temsil ediyor: 13 yaprağının 13 ayrı medeniyeti temsil eden çiçek, her yaprağında gökkuşağının ayrı rengini barındırarak Hatay’ın tarih boyunca bozulmamış uyumunu ve huzurunu simgeliyor. Bu çiçeğin Suriye İç Savaşı sırasında keşfedilmesi ise logomuzun anlamına ayrı değer katıyor.

İşte bu insanlar nasıl daha öncesinde bir uyum, armoni içinde yaşamışlarsa şu anda da huzur içinde yaşamak ve ortak hikâyeler yazmak istiyor.

Expo sizce modern dünyanın sorunlarına hangi yönlerden ışık tutacak?

Expo, aslına bakarsanız, 1851’de başlayan ve Olimpiyatlar ile Dünya Kupası’ndan sonraki en büyük üçüncü uluslararası organizasyon. Yıllar boyunca kültürel etkileşime ve başarılara imza atmış bu organizasyon sadece geçmişin tecrübeleriyle ilgilenmemiş, ayrıca geleceğe kapıları açacak inovasyonları, teknolojileri insanlara tanıtmış. Yüzyıllardır disiplinlerarası bir deneyim sunmuş Expo, aslında geçmişin ve geleceğin nasıl bir uyum içinde olabileceğini de gösteriyor, nitekim geçmiş ve gelecek birbirinden ayrı unsurlar değil, olmamalı da çünkü bana kalırsa geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Örneğin, her gün onlarca yeni keşif ve inovasyon haberleriyle uyanıyoruz; kimi zaman havsalamızın alamadığı gelişim tek gecede olmadı, geçmişten gelen tecrübelerle ve kazanımlarla meydana geldi.

Kısacası, geçmişten gelen klasik birikimlerimiz, geleceğe ışık tutarken gelecekle ilgili hayallerimiz ve planlarımız geçmişi hatırlamamızı sağlıyor. EXPO 2021 Hatay da Expo’nun temel kuruluş amaçlarına uygun olarak modern dünyayı geçmiş ve geleceği harmanlayan bir bakış açısıyla ziyaretçilerine sunacak.

Hatay’ın markalaşma sürecinde Expo’dan sonra bizleri neler bekliyor olacak? Nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

Bizde bugüne kadar yağ var, şeker var, su var, peynir var ama bir türlü helva yapmamışız. Biz o helvayı yapacağız ve dünya ile paylaşacağız, mesele bu. Bir başka deyişle, elimizde bütün kaynaklar var ama kullanılmaya kullanılmaya üstü tozlanmış. Biz şu anda Expo serüvenimizle Hatay’ın marka değerini öne çıkarıp o tozu üflüyoruz.

Bundan sonraki süreç için ise dersimize çok çalıştık, önümüzde çetin bir yolun olduğunun farkındayız. Ne kadar yorucu ve çetin olursa olsun, Hatay halkı olarak bunun da üstesinden geleceğimize inanıyorum. Hatay’ın bize emanet edilen birçok değeri var; Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu güzide şehri büyük sorumlukla hak ettiği değerine kavuşturup potansiyelini ortaya çıkaracağız.