Skip to main content

Koronavirüs salgını gibi kriz dönemlerinde tüketiciye yeteri kadar ürün ulaştırırken, enerjiyi, suyu ve diğer kaynakları verimli olarak kullanabilmek büyük önem taşıyor. Tam da bu noktada tarımda dijitalleşme öne çıkıyor.

Türkiye’de tarım, ulusal gelire en büyük katkıyı sağlayan sektörlerin başında geliyor. Verimli toprakları, coğrafi koşulları ve iklimi sayesinde ülkemiz dünyanın en büyük yedinci tarım üreticisi konumunda bulunuyor. Ancak ne kadar şanslı olduğumuzu çoğu zaman unutuyoruz. Tüm dünyayı etkisine alan Covid-19 salgınının gıda arzının, sürdürülebilir tarımın ve çiftçilerin önemini bize bir kez daha hatırlattığını söylemek yanlış olmaz.

Tüm dünyada salgın sonrası karşımıza çıkacak en önemli gündemlerden başında gıda krizi geliyor. Neyse ki koronavirüsün ülkemizde görülmeye başlandığı Mart ayı itibarıyla, tarımsal üretim şartları ve üretimin artırılmasına dair pek çok önlem alındı. Olası riskler hesaplanarak bu risklerin minimize edilmesi amaçlandı. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan vatandaşların tarlaya, bahçeye, çiftliğe gitmesine izin verildi. Bununla birlikte, üretimin devamlılığını sağlamak ve raflarda yer alan ürün miktarındaki istikrarı korumak için çalışan mevsimlik tarım işçileri ile ilgili de adımlar atıldı.

Türkiye’nin salgın döneminde tarım konusunda attığı doğru adımları bu alanda sunulan ilgili raporlarda da görebiliyoruz. KKB(Kredi kayıt Bürosu) yayınladığı  KKB ve Frankfurt School of Finance & Management’in uzmanları tarafından hazırlanan ‘Koronavirüsün Tarım ve Gıda Sektörüne Etkileri’ başlıklı raporda, 2020 Nisan ayından itibaren koronavirüs salgının Türkiye ve dünyada tarım ve gıda sektöründe yol açtığı önemli gelişmeleri bir araya getirdi. Raporda, dünyanın en önde gelen tarımsal üretim, ihracat ve ithalat ülkeleri olması sebebiyle de salgının tarım ve gıda sektörüne etkilerinin küresel boyutta olacağı ve tüm ülkeleri etkileyeceği öngörülüyor. Türkiye, salgının gecikmeli başladığı ve sürecin bu ülkelere göre daha iyi yönetilmesi sebebiyle de önemli bir tarım ülkesi olarak raporda öne çıkıyor.

Akıllı tarım uygulamalarını yaygınlaştırmalıyız

Ancak tarım konusunda şanslı olduğumuz konular kadar bu hayati sektörün geleceği adına acil almamız gereken önlemler ve atmamız gereken adımlar var. Türkiye İstatistik Kurumu’na verilerine göre 2019 yılı itibarıyla; tarım sektörünün Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’daki payı 275 milyar TL ile yüzde 6,4 seviyelerinde. Ülkemizde tarım sektörü için 2023 yılı itibarıyla tarımsal gayrisafi yurt içi hasılayı 150 milyar dolara ve tarım ihracatını 40 milyar dolara çıkarma hedefiyle çalışmalar sürdürülüyor. Dolayısıyla daha gidecek yolumuz var.

KBB’nin raporuna göre çiftçilerin tarım, iklim, bankacılık ve kamu hizmetleri konularında dijital bilgi servislerine ve teknolojilere yönlendirilmesinin daha çok gündeme gelmesi beklenirken bu durumun hem temas riskini daha da azaltması hem de çiftçinin iş verimliliğini artırması bekleniyor. Bu noktada özellikle tarımın geleceğinde akıllı tarım uygulamalarının ne kadar önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek gerek. Uzaktan tarla yönetiminin mümkün olduğu dijital tarım uygulamalarının yanı sıra tarım çalışanları; dijital toprak analizleri, dijital tarım araç kullanım bilgilendirmeleri, düzenli ve sürekli eğitim ile desteklenirse üretim ve verimlilikte anlamlı artışlar olacaktır.