Geleceğin ekonomisi, geleceğin teknolojisi, geleceğin iş dünyası, geleceğin sosyal yaşamı gibi konular üzerine çalışan World Economic Forum (WEF), düzenli aralıklarla ‘İşlerin Geleceği’ başlıklı öngörü raporlarını paylaşıyor. Sonuncusu Eylül 2018’de yayımlanan rapor, 150 sayfalık geniş kapsamlı bir değerlendirme aslında. Öne çıkan başlıklarıyla ilgili bir özet hazırladım sizler için. Rapor, dünya genelinde farklı sektörlerde hizmet veren 313 şirketin yöneticilerinden toplanan yanıtların değerlendirilmesiyle oluşturulmuş. Bu şirketler, toplamda 15 milyondan fazla çalışanı temsil ediyor.
Öncelikle belirmekte fayda görüyorum, bu öngörüler sadece dört sene sonrasıyla ilgili. Teknolojinin hız kesmeyen ilerlemesi, örneğin 10 sene sonrası hakkında isabetli öngörülerde bulunmamızı büyük ölçüde imkânsız kılıyor.
Robotlar ve yapay zekâ işimizi elimizden mi alacak?
En çok merak edilen soruya cevap vererek başlayayım. Konuya işlerimizi elimizden alacaklar diye değil de, görevlerimizin bir kısmını bizden devralacaklar diye yaklaşmayı daha doğru buluyorum. Akıl yürütme ve karar verme, koordinasyon, iş geliştirme, yönetim ve danışmanlık, iletişim ve etkileşim fonksiyonları daha yavaş “otomatize” olurlarken, teknik ve karmaşık faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, işle ilgili bilgileri arama ve bulma, bilgi ve veri işleme gibi fonksiyonlar neredeyse yarı yarıya bilgisayarlara teslim edilecek.
Rapordaki mevcut tahminler, önümüzdeki dört yılda halihazırda var olan 1 milyona yakın işin yok olmasına karşılık, 1,74 milyon yeni işin ortaya çıkacağını söylüyor. Ayrıca 75 milyon tam zamanlı işin vardiyalı hale geleceği öngörülürken; insanlar, makineler ve algoritmalar arasındaki yeni iş bölümü 133 milyon yeni pozisyon yaratabilir. Bu raporda bulunmayan ama Japonya’nın liderliğini yaptığı Toplum 5.0 kavramının detaylarını öğrenmeniz, bu konuya biraz daha geniş açıdan bakmanıza katkıda bulunacaktır.
Bu tabloda, temel iş fonksiyonlarının otomasyonuyla ilgili öngörülerin tamamını görebilirsiniz.
Bugünün çocuklarını geleceğe nasıl hazırlayalım?
Analitik ve inovatif düşünme, etkin öğrenme stratejilerine sahip olma, yaratıcılık, özgünlük ve girişkenlik gibi çok kritik beceriler bugün ne kadar önemliyse, 2022 ve sonrasında da o kadar önemli olacak. Yeni raporda ilk kez listeye giren iki beceriden biri “yeni teknolojileri dizayn etme, programlama (ve anlatma) yeteneği” diğeri ise “sistem analizi ve değerlendirmesi.”
Şirketler hangi alanlara yatırım yapacaklar?
Şirketlerin yüzde 85’i, 2022’ye kadar olan süreçte büyük veri analitiği üzerine yatırım yapacaklarını ifade etmiş. Bunun yanında makine öğrenimi, robotik, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, bulut teknolojileri ve nesnelerin interneti teknolojilerine de yatırım yapacakları öngörülüyor. Buna bir kişisel ekleme de benden gelsin; 5G’nin hayata geçmesi ve yaygınlaşmasıyla, ‘vücutların interneti’ dönemi başlayacak ki tüm alışkanlıklarımızın nasıl değişeceğine esas o zaman şahit olacağız. Büyük bir değişim daha kapıda; önümüzdeki yıllarda iş dünyasında fiziksel ofisler değerini yitirirken, uzaktan çalışan personel istihdamı popüler hale gelecek. Ayrıca şirketler, son yıllarda kalıcı personel istihdam etmek yerine dışarıdan profesyonel danışmanlık hizmeti satın alma ya da personellerle geçici ve esnek ortaklıklar kurma fikrine daha sıcak bakıyor.
İnsan kaynakları departmanının gündemi nasıl şekillenecek?
Yeni teknolojilerin yaptığımız işlere entegre olmasıyla birlikte işlerin yapılış biçimi de sürekli değişiyor. Önümüzdeki dört yılda, şirketlerdeki çalışanların yüzde 35’inin, işlerindeki değişime göre yeteneklerini geliştirmek için altı aya kadar ek eğitimlere ihtiyaç duyacağı belirtiliyor. Bu eğitimlerin büyük ölçüde, kullanılmaya başlanan yeni teknolojilere adaptasyon ekseninde şekilleneceğini söylemek mümkün. Bence gelecek 10 yılda İK departmanlarının dilinden düşürmeyeceği sözcük “reskilling” olacak, yani “yeni beceriler inşa etmek.” Nitekim, şirketlerin değişen beceri ihtiyaçlarına yönelik geliştirecekleri stratejiler tablosuna göz attığımızda, öne çıkan başlıkların şöyle olduğunu görüyoruz:
- Yeni teknolojileri kullanma becerisine sahip kalıcı personeller işe alma
- Yapılan işleri otonom sistemlere devretme
- Mevcut çalışanlarını yeniden eğitme
- Mevcut çalışanlarından yeni beceriler kazanmasını bekleme
- Yeni teknolojileri kullanma becerisine sahip olmayan personeli işten çıkarma
Mesleklerin dönüşümü
Son günlerin moda cümlesi; “Meslekler için insan yetiştirmeyelim, insanlara beceri kazandırmaya çabalayalım ve aktif öğrenme stratejilerini öğretelim.” Kısmen katılıyorum. Öte yandan teknolojiye bağlı gelişen; veri analistliği ve veri bilimciliği, yazılım ve uygulama geliştiriciliği, e-ticaret ve yeni pazarlama teknolojileri uzmanlığı gibi mesleklere talebin artacağı gün gibi ortada. Ayrıca, iletişim becerilerinin öne çıktığı müşteri hizmetleri, satış ve pazarlama, eğitim ve gelişim, insan ve kültür, organizasyonel gelişim ve inovasyon yönetimi alanlarındaki iş hacmi genişleyecek ve daha fazla sayıda personele ihtiyaç duyulacak.
Raporda yer alan araştırmalar, önümüzdeki dört yıl içinde yapay zekâ ve makine öğrenimi uzmanlığı, büyük veri uzmanlığı, proses denetim uzmanlığı, bilgi güvenliği analistliği, kullanıcı deneyimi ve insan-makine etkileşimi tasarımcılığı, robotik mühendisliği ve blok zinciri uzmanlığı gibi yeni teknolojileri anlama ve bunları uygulamaya yönelik mesleklerin de ortaya çıkacağını söylüyor. Çalışanlar şimdi bile tüm hayatlarını tek bir işte çalışarak geçirmeyi beklemiyor. 2030’lara gelindiğinde, ‘ömür boyu tek meslek’ kavramının yanı sıra ‘ömür boyu tek uzmanlık’ kavramı da tarih kitaplarının sayfalarında yerini alacak gibi duruyor.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın. (Türkçe)
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın. (İngilizce)
Dr. Sertaç Doğanay – Teknoloji İletişimcisi, Akademisyen
Yorumlar