Skip to main content

Türkiye’nin ilk bağımsız çizgi film okulu The Cartoon Mill’ın kurucusu Fatih Küçük ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sabancı Vakfı’nın 11. sezonunda seçilen beş Fark Yaratan’ından biri olan Türkiye’nin ilk bağımsız çizgi film okulu The Cartoon Mill’ın kurucusu Fatih Küçük ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

The Cartoon Mill’in hikayesini dinleyebilir miyiz sizden?

Kırsal bir coğrafyada doğdum. Çocukluğumdan beri içimde kaybolmayan bir resim sevgisi vardır. Resim sanatına olan ilgimden dolayı On Dokuz Mayıs Üniversitesi’nde görsel sanatlar öğretmenliği okudum. 2013 – 2016 yılları arasında aralıksız olarak şehir şehir dolaşıp köy okullarına gönüllü olarak duvar resimleri yaptım. Duvarlara çizdiğim bilindik çizgi film karakterleri genelde ülkemize ait değil, başka ülkelerin yapımlarıydı. Bizim ülkemizden çıkmış dünyaca bilinen karakterler olmaması beni üzdü. Sinema TV alanında yüksek lisans yaparken Japonya, Güney Kore, Tayvan, Rusya başta olmak üzere 11 farklı ülkeyi ziyaret edip çizgi film tarihini inceledim. Dünya çizgi film tarihini araştırırken ülkemizin bu tarihte az bir yer edinmesi de beni üzdü.

“Bir çizgi film okulu kurmalıyım, ülkemizi dünyaya evrensel, vicdani, kültürel değerler taşıyan çizgi filmlerle tanıtmalıyız, bu alanda çalışma yapmak isteyenleri desteklemeliyiz” diye düşünüp yola çıktım. Kaş Kaymakamlığı’nın atıl olan bir okulu projeye tahsis etmesiyle yolculuğun ilk adımı atıldı.

Sizin çizgi film üretme işine gönül vermenizin ardında yatan nedir?

Çocukları, dünyayı, sanatı ve eğitimi seviyorum. Çizgi film üretme ve eğitim benim için iş olmaktan öte, bir yaşam biçimi. Seçtiğim yaşam biçimi oldukça zahmetli ama inandığım bir şey var. Bir insanın hayatına dokunduğunuzda o da binlerce hayata dokunuyor. Çıktığımız bu yol sevgiden, sanattan ve eğitimden geçiyor ve yalnızca gönül verdiyseniz yürünüyor.

Çizgi film okulunuza gelen öğrenciler neler öğrenebiliyor?

Çizgi filmi andıran yapılarıyla ormanlık alanda bulunan çizgi film okulumuzda her yıl, en az bin öğrenci ücretsiz çizgi film eğitimi alıyor. Çizgi filmlerin genel hedef kitlesi çocuklar. İzledikleri çizgi filmleri bilinçli olarak izlemeliler. Öncelikle çizgi filmlerin ne anlattığını öğreniyorlar. Tablet ve telefonu tüketim aracından ziyade, onlarla çizgi film yaparak bir üretim aracına dönüştürmeyi öğreniyorlar. Çocuklar bu eğitimle birlikte teknolojiyi faydalı olarak kullanmaya başlıyor. Okulumuza ağaç dikerek, çevre düzenlemesine katkı sunarak gönülden vermeyi öğreniyorlar. En nihayetinde çizgi film yapmayı öğreniyorlar.

Teknolojinin etkisiyle hızla büyüyen çizgi film ve animasyon sektörü Türkiye’de ne durumda? Ülkemizde bu işi yapmanın zorlukları neler?

Ülkemizde 1970’den sonra çizgi film çalışmaları teknolojinin gelişmesiyle kademeli olarak artmış, TRT Çocuk ve benzer çizgi film kanallarının kurulması sektörün gelişmesine katkı sağlamıştır. Şu an ülkemiz 3D animasyon üretimi konusunda oldukça aktif. Bu işin tek zorluğu heyecan duymadığınız bir projede yer almak, kaldı ki bazen ticari kaygı ile bu tarz projelerde çalışmak durumunda kalabilirsiniz. Sektör ticari işler odaklı döndüğü için kanalın isteklerine hitap eden ve satabilecek ürünlere ağırlık vermekte. Evrensel projeler yapıp şu aşamada dünyaya ulaştırmak henüz mümkün olmadı, ama bunun gerçekleşeceğine inancımız var. Bizim kurulma sebebimiz de tam olarak bu, evrensel, vicdani ve bilimsel içerikleri olan çizgi filmler üretip dünyaya ulaştırmak.

Yıl sonlarında düzenlediğiniz çizgi film festivalinden bahsedebilir misiniz?

Her yıl gerçekleşen uluslararası çizgi film festivalleri, çizgi film müzikleri konseri, çizgi film eğitim atölyeleri ve sergilerle ulusal ve Uluslararası eğitimcilerin katılımıyla gerçekleşiyor. Ülkemizi dünyaya çizgi film sanatında tanıtan festival animasyon sanatçıları ve akademisyenler ile çizgi film sanatını meslek edinmek isteyenleri buluşturan bir etkinlik.

Pandemi sebebiyle bu yıl gerçekleşmedi, pandemi bitene kadar da gerçekleşmesi planlanmıyor. Festivalimizde buluşma, yardımlaşma ve bir olma ruhunu çizgi film vari bir atmosfere sahip olan çizgi film okulunda görmek mümkün, ama sanal ortamda bu hiç mümkün değil.

Sabancı Vakfı’nın 11. sezonunda seçilen beş Fark Yaratan’ından biri oldunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Sabancı Vakfı Fark Yaratanlarından biri seçilmek, yaptığımız çalışmaların topluma ilham olduğunu görmemizi sağladı ve bizi mutlu hissettirdi. Sanat ve eğitim, değer verildiği yerde yaşar, Sabancı Vakfı Fark Yaratanı olmak bunu yaşatmaya katkı sunuyor. Yürüdüğümüz yolda yalnız olmadığımızı hissediyoruz ve verdiğimiz eğitimlerin havada kalmadığını görüyoruz.