Tatil mekanımıza doğru araba kullanırken yaz okumama (dinlememe) başlamıştım bile. Audible’da can kulağıyla dinlerken şu bölüme daha bir dikkat kesildim; “Bugünkü üniversite öğrenciler 30 yıl önceki yaşıtlarına göre yüzde 40 daha az empatik. Bu arada narsisizm oranı yüzde 58 arttı.” Bir eğitim psikoloğu ve ebeveynlik uzmanı Michael Borba, okullarda ve internette zorbalıkların yükselişinde ve diğer kültürel fenomenlerin yanı sıra selfie popülaritesindeki eğilimleri anlattığı “Unselfie’ kitabında böyle yüzlerce istatistiğe yer veriyor.
Borba’nın empati konusunda sunduğu bu istatistikler soğuk bir duş etkisi yaratıyor. Bebekken yanında başka bir bebek ağlamaya başladığında ağlayan, gündelik sorularıyla biz yetişkinleri unuttuğumuz temel değerlere uyandıran ve tüm canlılara empatiye davet eden çocuklarımız nasıl oluyor da üniversite çağına geldiklerinde daha önceki nesillere oranla daha az umursayarak ve daha az şefkatli hale geliyorlar?
Duygusal okuryazarlığı emojiler değil gerçek insan mimikleri öğretir
Çocuklarımız ve bizler 2000 yılından bu yana hızlandırılmış bir şekilde çevrimiçi oluyoruz. Empati başkalarının duygularını özellikle yüzlerinden okuyarak öğreniliyor, ekranlar ve yapay zekalı servisler insan insana etkileşimin yerini asla tutmuyor. Çocuklar ebeveynlerinin yüzleri cep telefonlarına dönük, kendilerine otomatik cevap verirlerken, en çok ihtiyaç duydukları yetenekten yani empati öğrenmekten mahrum kalıyorlar. Özetle çocuğunuzla konuşurken gözlerinin içine bakarak sadece ona odaklanmanız belki de ebeveyn olarak yapabileceğiniz en önemli katkı.
Selfie sendromunu yönlendiren başka eğilimler de var:
• Ünlü kültürünün yükselişi
• Hiper-rekabetçi ebeveynlik
• Okullarda test başarısına aşırı vurgu
• Giderek materyalistleşen kültür
• Oyun süresinin ortadan kalkması
Farkında mısınız, hepsinin özünde yetişkinlerin yanlış düşünce bağımlılıkları üzerine kurguladıkları çarpık iş modelleri yer alıyor. Yeniden düşünmenin, tasarlamanın ve yeni olmanın tam zamanı!
Empatik doğulur mu, öğrenilir mi?
Uzmanlar, empatinin, 21. yüzyılda en önemli beceri olabileceğini söylüyorlar. Birlikte var olabilmek ve işbirliği için empati en temel yetenek. Savaşlardan iklim değişikliğine empatinin eksikliğinin ağır faturalarını yeterince ödemedik mi? Ayrıca, araştırmalar daha empatik olan çocukların daha mutlu oldukları ve hayatlarında daha az çatışmaya sahip olduklarını gösteriyor.
Neyse ki, insanoğlu empatiye yatkın olarak doğuyor. Bizi hayvanlardan ayıran ve özellikle çocuklarda beslenebilen bir özellik empati. Jeremy Rifkin, insan doğasının bencil ve rekabetçi olmaktan ziyade temelde empatik ve işbirlikçi olduğunu öne sürüyor. Durun bir dakika, okullarda ve iş hayatında yanlış mı öğrendik? Çok da şaşırmayın canım, kendi adıma yanlış öğrendiklerim listem ansiklopedi serisine dönüştü bile! Rifkin, bencilliğin, rekabetin ve saldırganlığın insan davranışının öğrenildiğini ve kültürel olarak koşullandırılmalara cevap olduğunu gösteren beyin biliminden ve çocuk gelişim çalışmalarına kanıtları sunuyor, yeniden öğrenmek isteyenlere tavsiye edilir.
Teknoloji ve empati
Bilincin sağlıklı evrimi, mantığın empatiyle yer değiştirmesi değil, akıl yürütme kapasitemizin çoklu yollarla ve empati için daha fazla kapasite ile bütünleşmesidir, Albert Einstein’ın “merhamet çemberlerimizi genişletmek” olarak adlandırdığı şey budur. Teknolojik hizmet ve ürünleri kullanma, tasarlama ve teşvik etme niyetimizde daha bilinçli olalım. Ebeveynler ve iş dünyası liderleri doğru performans kriterleri, etik ve sağlıklı sınırlar oluşturmalı, çocuklara çevrimiçi alışkanlıklarını nasıl düzenleyeceklerini öğretmeli ve göstermelidirler.
Empati yeteneğimiz, başlangıçta öncelikle ailemizi kapsasa da, tüm insanlığı, diğer türleri ve bir bütün olarak yaşamı kapsayacak şekilde genişlemeye devam etmiştir. Vegan olma yolculuğumda internet, sosyal medya bilinçlenmemde çok yardımcı oldu. Artık dünyanın herhangi bir yerinde olan biteni, yaşam tarzını, kararlarımızın, tüketimimizin sonuçlarını görebiliyoruz. Teknolojiyi empatiyi genişletmek, insan insana/hayvana/bitkiye iletişim kurmak ve deneyimler yaşamak amacıyla kullanabiliriz. Niyet, doğru tasarım, işbirliği ve kullanım ile örneklerini gördüğümüz bilinçli girişimlerin sayısını artırmak hepimizin görevi. Niyet ettiğimiz ne ise çocuklara mirasımız da o olacak, gelin çocuklarımıza ‘imkansız’ ve ‘bilinçsiz’ kelimelerinin olmadığı bir sevgi dili bırakalım.
Empatiyi gelecek nesillerde yaygınlaştırmak istiyorsanız, her zaman olduğu gibi kendinizle başlayın, ve sorun kendinize ‘Şu anda ne hissediyorum?’. Ziyaretinize gelen duyguları önyargısızca, iyi bir ev sahibinin misafirini ağırladığı gibi kucakladığınızda, empati yolculuğunun en önemli adımını atmış olacaksınız.
Canay Atalay, humanworks.design Kurucu Ortağı
Yorumlar