Skip to main content

Tüketicilerin çoğunu üç boyutlu TV veya dokunmatik LCD monitör almaya ikna edemeyen üreticilerinin deneyeceği bir sonraki teknoloji ne olacak?

Popüler bilim kurgu dizisi Black Mirror, yayımlanmış bölümlerinin çoğunda dijital dünyanın hayatlarımız üzerindeki izdüşümlerine değiniyor. Yakın gelecekte kara ekranlara nasıl bakacağımızı koyu tonlarla bezeli hikâyeler üzerinden anlatan bu antolojik dizi, yoldan çıkmaya son derece müsait bazı teknolojileri öngörüyor.

Önümüzdeki 20 yılda anlatılanların ne kadarını görürüz bilmiyorum fakat kara aynalar cephesinde “devrim” olarak ifade edebileceğimiz bazı değişimlerin eşiğindeyiz. Son 10 yıldır yüksek sesle konuştuğumuz kavisli, esnek ve uzatılabilen (sündürülebilir daha doğru bir ifade aslında) ekranlar ürünleşiyor. Kavisli ekranlar birkaç yıldır özellikle TV ve akıllı telefonlala hayatımızda. Ancak asıl büyük gelişme, kağıt kadar ince ve esneyebilen ekranların ürünleşmesi.

3D, LED, OLED, 4K, UHD…
Televizyon sektöründe 2012 yılında ciddi bir akım başladı. O yıl Las Vegas’taki CES fuarında sergilenen TV’lerin neredeyse tamamı 3D özelliği içeriyordu. 2013’teki fuardaysa üreticiler, yeni modellerin neredeyse hiçbirini bu yönüyle ön plana çıkarmadı. Bu yaygaranın boşuna koparıldığı bir yıl sonra anlaşıldı yani. Bugün dünyanın büyük kısmı 3D TV’lerin fos çıktığını kabul etmiş durumda. Kullanıcıda karşılık bulmadığı için üreticiler de artık 3D özelliğini öne çıkartmaktan vazgeçti.

Dokunmatik ekran sadece cepte güzel
Bilim kurgu filmi Azınlık Raporu (Minority Report), başrol oyuncusu Tom Cruise’un saydam bilgisayar ekranlarını el hareketleriyle yönettiği görüntüyle akıllara kazındı. Herhalde bu görüntü, Microsoft çalışanlarını çok etkiledi ki, onca zaman kullandığımız farelerin gereksiz olduğu sonucuna vardılar.

Sistemin çalışma şekliyle ilgili ayrıntıya girmeyeceğim ama ekran karşısında uzun süreler boyunca Tom Cruise hareketleri yapmanın yorucu olduğu, çoğu zaman işleri fareyle daha kolay halledebildiğimiz ortaya çıktı.
Neredeyse hiç kimsenin dokunmatik monitör sahibi olmadığı bir dönemde yeni işletim sistemini dokunmatik ekranları temel alarak tasarlayan Microsoft, büyük ihtimalle Windows 8’i görüp etkilenen kullanıcıların kısa süre içinde dokunmatik ekranlı masaüstü ve dizüstü bilgisayarlara terfi etmesini umuyordu ama sonuç hiç beklediği gibi olmadı.

Akıllı telefon ve tabletleri dokunarak kullanmak mantıklı ama masaüstü bilgisayar açısından dokunmatik ekranlar pek anlam ifade etmiyor. Sonuç olarak, dokunmatik ekranlar mobil cihazlarda müthiş bir başarı sergilese de, bilgisayarlarda tam bir başarısızlık örneği.

4K VE OLED de geçiş teknolojisi mi?
Tüketicilerin çoğunu üç boyutlu TV veya dokunmatik LCD monitör almaya ikna edemeyen üreticilerinin deneyeceği bir sonraki teknoloji ne olacak? Ümit verici bazı yeniliklerin yanı sıra ısıtılıp yeniden servis edilen eski seçenekler de var.

4K çözünürlük bunlardan biri. 4K’nın sorunu, 56 inç bir televizyona 2,5 metreden daha yakın mesafeden bakmadığınız sürece 1080p ile 4K panel arasındaki kalite farkını anlamanın çok güç olması. İki metreden daha yakına gelirseniz farkı görebilirsiniz ama izleyicilerin büyük kısmı TV’ye daha uzaktan bakıyor. Bu ufak ayrıntılar TV üreticilerinin hızını kesmiyor ve her ne kadar çözünürlüğü dört katına çıkarmak için bazı pahalı adımlar atmak şart olsa da, tümü hızlı biçimde 4K akımına ortak oluyor.

Yüksek renk doğruluğu sunarak nefes kesen OLED ekranlar da tüm beklentilere rağmen bir türlü ön plana çıkamadılar. OLED ekranların daha ucuza üretilebilmesini mümkün kılacak araştırmalar yapan büyük bütçeli merkezler var ama bu tür panellerin büyük kısmı sadece akıllı telefon ve dijital fotoğraf makinelerindeki ufak ekranlarda kullanılıyor.

Maliyetler düşürülürse, OLED paneller ucuzlayarak PC monitörlerinde ve TV’lerde karşımıza çıkabilir. OLED ekran kullanan akıllı telefonlarda yapılan analizde sadece panel maliyetinin telefondaki diğer parçaların toplamına yakın olduğu görülüyor. Dolayısıyla, OLED panel üretiminde maliyet düşürülebilirse tüm cihazlarda kullanım oranı hızla artabilir.

Sonraki adım: Esnek ekranlar
Kâğıt kalınlığında ve kendi kendini güncelleyen gazete sayfaları artık bilim kurgu olmaktan çıkabilir. E-kitap okuyucularla geniş bir kullanıcı kitlesinin hayatına konfor katan “elektronik mürekkep” kavramı ilk ortaya atıldığı andan beri elektronik kâğıt da teknoloji meraklılarının hayallerini süslüyor.

Kâğıt benzeri esnek ekranlar sıklıkla öngörülen ancak bir türlü hayata geçirilemeyen projeler. Hayata geçirmeye en çok yaklaşan firmalardan biri, akıllı telefonlar için ekstra dayanıklı Gorilla Glass’ı üreten Corning. Şirketin geliştirdiği Willow Glass, cihazların veya istenen her şeyin çevresine sarılabilen son derece esnek, dayanıklı ve inanılmaz derecede ince bir ekran. Teorik olarak kâğıt gibi kıvrılabilen, katlanabilen ve görüntü vermeye devam edebilen bir ekran. Gerçekten doğru şekilde üretilmesi çok zor ama Corning nihayet başarılı olmuş görünüyor. Willow Glass sadece 100 mikron, yani ortalama bir dosya kâğıdı kalınlığında ve hem organik LED hem de LCD görüntü teknolojilerini destekliyor.

Samsung ve LG de esnek ekranlarla ilgili son yıllarda gösterişli tanıtımlar yapıyor. LG’nin altı yıl önce geliştirdiği esnek ekran görüntü olarak çok etkileyici fakat bu parlak fikri pratik bir üründe hayata geçirmek kolay değil. Samsung da geçtiğimiz yıl 9,1 inç büyüklüğünde, dünyanın ilk esnek OLED ekranını tanıttı. Şirket geçtiğimiz ay da esnek ekran konusunda yeni bir patent aldı. Patentteki tasarımlara göre, şirket cep telefonu boyutunda, iki yüzeyini de kaplayan bir esnek ekran üzerinde çalışıyor.

Sektördeki beklenti, Samsung’un 2019’da dünyanın ilk esnek ekranlı telefonunu piyasaya çıkaracağı yönünde. Hatta, bu modelin adı bile zikrediliyor: Samsung Galaxy X!

Umarım ki, üreticilerin araştırma çabaları ve harcadıkları paralar boşa gitmez ve tüketicilerin satın almak için bir servet ödemek zorunda kalmayacakları esnek ekranlı cihazlar hayatımızın parçası olmaya başlar.

Erdal Kaplanseren, Gazeteci