Skip to main content
İş Dünyası

E-ticarette kriz (mi) var?

19 Temmuz 2017No Comments

E-ticarette gerçekten bir kriz mi var? Bu konuyu sosyal medya kullanıcılarından gelen tepkiler, Kimola’nın paylaştığı analiz ve e-ticaretin önemli isimlerinin görüşleriyle sorguladık.

2008 yılından beri hizmet veren e-ticaret devi Markafoni’nin kapanma haberleri sosyal medyada büyük bir yankı uyandırdı. 2014 yılında Naspers Grubu’nun bünyesine katılan Markafoni; siteden yapılan bir açıklamayla 30 Haziran’da giyim, aksesuar, kozmetik vb. birçok alanda verdikleri hizmeti durduracaklarını bildiren bir yazı yayınladı. Aynı türden bir kapanış bildirisi çok geçmeden Markafoni’yle anlaşması olduğu bilinen ve Borusan tarafından desteklenen alternatif kargo hizmeti Bukoli tarafında da yayımlandı. 2015 yılında hizmet vermeye başlayan Bukoli de sitesinden yaptığı duyuruda 30 Haziran’da faaliyetlerini durduracaklarını açıkladı. Peki, bu haberlerin sosyal medyadaki yankıları nasıldı, kullanıcılar bu haberlere nasıl tepki verdi?

Sosyal medyada Markafoni’nin vedası gündemdeydi

Kimola’nın açıkladığı verilere göre, Markafoni’nin kapanış haberiyle ilgili 1-21 Haziran arasında üretilen sosyal medya içeriklerinin yüzde 79’u organik (bireylerden gelen özgün içerik), yüzde 21’i ise haber kanalları ve/veya kuruluş hesaplarından geldi. Bu da demek oluyor ki Markafoni’nin kapanış haberleri bireyleri içerik üretmeye teşvik etmesinin yanı sıra, haber kanallarının da gündeminde yer edindi. Üretilen organik içeriklere baktığımızda ilk sırada yüzde 71 oranla bireylerin kapanma haberini paylaştığını, ikinci sırada ise yüzde 10 oranla kullanıcıların haberden duydukları üzüntüyü paylaştığını görüyoruz. Üzüntüsünü dile getiren kullanıcılardan bazıları internette en güvenilir alışveriş sitesini Markafoni olarak gördüklerinden dolayı habere üzüldüklerini söylerlerken; bazıları da şirketin sektör açısından önemine ve öncülüğüne değinerek başarılı bir girişimin faaliyetlerini durduruyor olmasının üzücü olduğunu paylaştı. Kapanma haberine üzülenlerin yanı sıra üretilen organik içeriğin yüzde 4’ü, Markafoni’nin kendi şirket politikasından ve sundukları hizmetin kalitesizliğinden dolayı kapandığıyla ilgiliydi. Kimi kullanıcılar Markafoni ile yaşadıkları sorunları hatırlatarak şirketin kapanmayı hak ettiğini söylerken, kimileri de kargo sektörünü kötü yönde etkilediği için şirketin kapanmasının olumlu bir gelişme olduğunu öne sürdü.

E-ticarette-kriz-(mi)-var-4

Öte yandan markanın kapanışına yönelik yine yüzde 4’lük oranla üretilen organik içeriklerle bazı kullanıcılar şirketin kapanmasını Limango, Zomato ve PayPal örneklerinde olduğu gibi ülkenin kötüye giden ekonomisine bağladı. Bu kullanıcılar büyük e-ticaret şirketlerinin kapanmasının ya da Türkiye’den çekilmesinin ülke ekonomisi için kötüye işaret olduğuna değindiler.

Ciddi eleştirilerin yanı sıra Markafoni’nin kapanacağı haberi üzerine birçok kişinin markayla ilgili analiz yazarak kendini uzman ilan edeceği, beyaz yakalı çalışanlarınsa yasta olduğu gibi yüzde 4 oranında alaycı içerikler de paylaşıldı. Haberle ilgili üretilen organik içeriklerin yüzde 3’ü şirketin kapanmasını bir süredir beklediğini ifade eden kullanıcıların içeriklerinden oluşurken, yüzde 2’si Markafoni gibi büyük bir e-ticaret şirketinin kapanmasına şaşırdıklarını paylaştı.

Kapanmaların ardında ekonomik sıkıntılar mı var?

Markafoni ile iş birliği içerisinde olduğu bilinen ve Borusan tarafından desteklenen Bukoli; 2015 yılından beri kullanıcıların evde kargo beklemek yerine belirlenen lokal esnaf noktalarından kargolarını alabilecekleri alternatif bir hizmet veriyordu. İlginç ve farklı bir fikirle yola çıkarak ilk günden beri isminden bahsettiren Bukoli kapanma haberleriyle de aynı şekilde sosyal medya gündeminde kendine yer buldu. 1-21 Haziran arasında markanın kapanış haberine üretilen içeriklerin yüzde 73’ü organik, yüzde 27’si haber kanalları ve/veya kuruluş hesaplarından geldi. Bu durum Markafoni’ye benzer şekilde Bukoli’nin kapanış haberlerinin de hem bireyleri hem haber kuruluşlarını harekete geçirdiğini gösteriyor.

Kullanıcıların ürettiği organik içeriklerin yüzde 66 gibi büyük bir bölümünü kapanma haberlerinin paylaşılması oluşturdu. Haberlere üzüldüğünü dile getiren kullanıcıların paylaşımları yüzde 17’lik bir orana sahipken, yüzde 4’lük içerik de durumun ülkedeki ekonomik sıkıntılardan kaynakladığını düşünen kullanıcıların paylaşımlarından oluştu. Bukoli’nin oldukça orijinal ve güzel bir işleyişi olduğunu dile getiren bazı kullanıcılar, kapanış haberine üzüldüklerini belirtirlerken, benzer bir uygulamanın yeniden açılmasını dilediklerini de ifade etti.

E-ticarette kriz (mi) var 1

Kapanma haberinden ve sektörde yaşananlardan dolayı endişelendiğini belirten kullanıcıların ürettiği organik içerikler yüzde 3’lük bir paya sahip oldu. Bu sosyal medya kullanıcıları, art arda gelen aynı sektör içindeki kapanma haberlerinin bir domino etkisi yaratacağını ve başka markalara da sıçrayabileceğini dile getirdi. Diğer taraftan bazı kullanıcılar tarafından üretilen, Bukoli’nin başından beri başarısız bir girişim olduğunu öne süren ve bu tarz bir girişime para yatırılmasının bile anlamsız olduğunu savunan içerikler, organik içeriğin yüzde 3’ünü oluşturdu.

Özetle, Markafoni ve Bukoli Haziran ayında sektörel kapanma haberleriyle sosyal medyada gündemdeydi. Kapanma haberleriyle ilgili içerik üreten kullanıcıların kimisi bu haberlere üzüldüğünü ve şaşırdığını ifade ederken, kimisi de bu gelişmelerin sektör açısından örnek teşkil etmesi gerektiğini savunarak ders çıkarıcı paylaşımlarda bulundu. Öte yandan bazı kullanıcılar Markafoni ve Bukoli’nin kapanışının kendi başarısız politikalarından kaynaklandığını ve gelişimci yönlerinin eksik olduğunu belirtti. Farklı kullanıcıları farklı görüşlerle içerik üretmeye teşvik eden bu haberler, sosyal medya gündeminde hâlâ aktif olarak tartışılıyor ve gündemi bir süre daha meşgul edecek gibi görünüyor.

Kapanan her şirketin ardından karamsarlığa kapılmak doğru değil

E-ticarette-kriz-(mi)-var--2.

E-ticaret, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi oranda büyüme gösteriyor. Global perakende e-ticaret hacmi 2016 itibariyle 1.6 trilyon dolar seviyesine ulaştı. 2011 yılında gelişmekte olan ülkeler hacmin yüzde 32‘sini oluştururken, bugün bu oran yüzde 59 seviyesine geldi. 2020 yılında ise toplam hacmin yüzde 64‘ünün gelişmekte olan ülkeler tarafından oluşturulması bekleniyor.

Bu büyümeye karşılık her sektörde olduğu gibi açılan, birleşen ve kapanan şirketleri e-ticarette de görüyoruz. Kapanan her şirketin ardından karamsarlığa kapılmak doğru değil. Mevcut duruma bakıldığında, aynı sektörde yer alan şirketlerden kimileri kapanırken, kimileri de büyüme gösteriyor. Bu nedenle şirketlerin kapanmalarının ardında yatan nedenleri iyi analiz etmek gerekiyor. Şirketler, potansiyel müşterilerinin karşısında başarılarını sergilemeyi severler. Markafoni gibi pek çok şirketin başarısızlıklarının ardında en az bir tane vardır. Ancak bütün şirketler iyi fikir, iyi iş planı, iyi ekip ve iyi yönetim umuduyla varlıklarını sürdürürler. Türkiye’de e-ticaretin büyümesi, bugüne kadar daha çok online ortamda rekabet eden oyuncular tarafından tetiklendi. E-ticaret sektörünün potansiyelini tam olarak ortaya koyabilmesi için klasik perakendeciler ve KOBİ’ler sisteme dahil olmalıdır. Bununla birlikte altyapı iyileştirilmeli, idari yapı ve sektör arasındaki iletişim güçlendirilmelidir.

Kapanan şirketlerde genellikle benzer hatalarla karşılaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemde yüzde 30’un üzerinde büyüyen e-ticaret sektöründe yaşanan kapanmalardan ders çıkarmalıyız. Bu hataları avantaja dönüştürerek benzer sonu yaşamamak, yatırımcıların ve şirket yöneticilerinin elindedir.

E-ticaret krizde değil, ama ciddi bir risk sermayesi kıtlığı var

 

E-ticarette-kriz-(mi)-var-5

İnternet ekosistemi dediğimiz yapı start-up’lar ve onların büyümüş hallerinden oluşuyor Türkiye’de bin 800 tane start-up olduğu tahmin ediliyor. Bu sayısı her geçen yıl arttı. Tabii, globalle kıyaslanamaz o ayrı. Elbette her sektörde olduğu gibi bu sektörde de başarılı olanlar var, daha az başarılı olanlar ve başarısızlar var. Sermaye erişimi, ortakların bu işe odaklanması ya da odaklanamaması gibi nedenlerden dolayı şirketler kapanabiliyor. Bence oransal olarak perakende ya da gıda gibi pazarlara göre dijitalde çok daha az şirket kapanıyor. Ama geleneksel mecralara nazaran dijitalde bir şirketin kapanması çok daha fazla ses getiriyor. Senelerdir dijitalde bir şirket kapandığında her aynı soru sorulur. Krizde miyiz? Hayır değiliz. Ülkenin bence ana problemi daha farklı. Yabancı yatırımcı son zamanlarda çok çekimser. Ben senelerdir İngiltere ve ABD’den yatırımcı görmedim. Son dönemlerdeki olaylardan sonra Ruslar dahi elini eteğini çektiler. İsrail gelmiyor. Hepsinin nedenleri farklı ama bu durum girişimcilik dünyasına sermaye kıtlığı olarak yansıyor. Doğal olarak Türkiye’ye risk sermayesi sağlayan bir avuç insan var. Sayıları 300’ü geçmez. Bunların içerisinde düzenli yatırım yapan ise 20 kişi civarıdır. Risk sermayesi veren şirketlerin da sayısı 5-10 arası. 80 milyonluk bir ülke için bu çok düşük. Dolayısıyla girişimlerin bir bölümü para bulamadığından hayatına devam edemiyor ya da pazar yeri gibi çalışma sermayesinin düşük olduğu modellere yöneliyorlar.