Skip to main content

Digital Age Tech Summit, 17’nci yılında yapay zekâya dair sorularımıza yanıt arıyor; insan zekâsı ile yapay zekânın bir araya gelişinden doğacak potansiyele ışık tutuyor.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da alanında uzman isimleri sektör paydaşları ile bir araya getiren Digital Age Tech Summit, Garanti BBVA ana sponsorluğunda Divan Kuruçeşme’de başladı. Etkinliğin açılış konuşmaları, günün moderatörlüğünü üstlenen Serdar Kuzuloğlu ve MediaCat ve Digital Age Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan tarafından gerçekleştirildi.

Pelin Özkan, 17 yıl önce bugün kullandığımız pek çok teknolojik cihazın ve hizmetin var olmadığına, olanların ise şimdiki hallerinden bir hayli farklı olduklarına dikkat çekerken; Kuzuloğlu, teknolojinin son 30 yılda bir hayli geliştiğine fakat insanın biyolojik olarak aynı noktada kaldığına değindi. Aynı kaloriyi alan, aynı süre uyuyan insanın hayatındaki en önemli değişikliklerden biri olarak hız isteğinin altını çizdi. İnsanların daha hızlı yürüdüğünü, daha hızlı konuştuğunu ve işlerini daha hızlı tamamlamak istediğini belirten Kuzuloğlu, bu durumun yapay zekâ da dahil olmak üzere farklı teknolojik gelişimler sebebiyle gerçekleştiğini vurguladı.

Verinin gücü ve güçlendirdikleri

MediaCat Mayıs’24 sayısına verdiği söyleşide DataReportal’ın sunduğu global sosyal medya istatistiklerini paylaşan Prof. Dr. Hüseyin Şeker, Ocak 2024 itibarıyla dünyada tahmini 5,35 milyar internet kullanıcısı ve 5,04 milyar sosyal medya kullanıcısı olduğunu söylüyordu.

Digital Age Tech Summit’te günün ilk oturumunda “Verinin gücü ve güçlendirdikleri” başlıklı konuşmasıyla sahnedeki yerini alan Şeker, veriyle biçimlenen yapay zekâ ekonomisinin büyüklüğünü rakamlarla anlattı. Verinin yalnızca İngiltere’de sağlık sistemine katkısının aylık 1 milyar doların üzerinde olduğu bilgisini paylaşan Hüseyin Şeker, veriye 1 milisaniye erken ulaşmanın 500 milyon dolarlık bir kâr anlamına geldiğinin altını çizerek ilk kez kasım ayında gerçekleşen AI Safety Summit örneğiyle verinin önemine bir kez daha işaret etti.

Hüseyin Şeker’in tartışmaya açtığı bir diğer konuysa veri dünyasının kara delikleriydi. Bunun bir örneği olarak 2015 yılındaki terör saldırılarına dikkat çeken Şeker, 2015’te Paris’te yaşanan terör saldırılarının teröristlerin planlarını PlayStation4 kullanarak yapmaları nedeniyle tespit edilemediğini ancak bu başarısızlığın 2018 yılında tüm akıllı oyuncaklardan veri toplanmasıyla sonuçlandığını söyledi.

Veri ve beraberinde getirdiği gücün ekonomi, çevre gibi başlıkların yanı sıra ülkelerin dijital sınırlarının güvenliğine de temas ettiğini söyleyen Hüseyin Şeker, İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından yayımlanan veri stratejisi raporunun bu konudaki önemine dikkat çekti.

Veriden değer üretmek

Etkinliğin ikinci oturumunda Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Murat Çağrı Süzer, Serdar Kuzuloğlu’nun sorularını yanıtladı. Sohbetin odağında veri odaklı bankacılık ve fintech yatırımları vardı. Türkiye’de bankacılık, telekom gibi sektörlerin çok fazla müşteriye açılan ve çok fazla veriye sahip sektörler olduğunu söyleyen Süzer veriyi “elde oldukça fazla sayıda olan ancak nasıl işleneceği konusunda kendimizi sürekli geliştirmek zorunda olduğumuz bir alan” olarak tanımladı ve “Bizim genel olarak çalıştığımız şey veriyi toplamak yerine düzenlemek ve ondan anlamlı bir şeyler çıkarmaya çalışmak. Sadece Garanti BBVA’nın database’lerinde 4,4 petabayt veri vardır. Bu verinin 600’e yakın modelle işlenmesi gerekir. O modellerin 300 tanesi anlık olarak müşteriye bir tepki üretir” dedi.

Eldeki verinin, toplam verinin yüzde 20’si olduğunu ekleyen Süzer, asıl geriye kalan yüzde 80’in toplanabildiği zaman ve kişilerin Google, Meta gibi farklı işletmelerde bulunan kendisine ait datalarını paylaşabildiği zaman daha anlamlı ve ihtiyaca uygun çözümler önerebileceklerini belirtti.

Fintech yatırımlarına bakış açısını ise “Müşteriye bizim önermediğimiz bir değer önerisi sunabilen bir yapılanma varsa, onlara gidip öğreniyoruz, tamamlayıcı olarak ortaklıklar kuruyoruz ya da satın alıyoruz; aynı zamanda kendi şirketlerimizi de kuruyoruz.” şeklinde özetledi.

Tasarımın geleceğinde ne var?

ZHA London Direktörü Cristiano Ceccato ve MMA Kurucusu Melike Altınışık, günün üçüncü oturumunda datanın tasarım ve mimari süreçlerle nasıl bir araya geldiğini masaya yatırdı. Dünyanın en büyük havaalanlarından bazılarının tasarımlarına imza atan Ceccato, yapay zekânın bu süreçte kapasitesi dahilinde olan başlıkları, farklı fikir ve stiller ortaya koymak ve eski tasarımları taklit ederek analiz etmeye yardımcı olmak şeklinde açıkladı ancak AI’ın henüz bu sürecin ardındaki fonksiyonel mantığı çözecek durumunda olmadığını belirtti.

Cettato ayrıca tüm tasarımcılara şu tavsiyelerde bulundu: “Bilgisayarlar beyninizin yerini alamaz, bunu unutmayın. Tasarım sürecinde ellerinizi kullanmayı ihmal etmeyin. Yerinde deneyimler kazanmaya bakın. Kendinize zaman tanıyın ve çalışmalarınızın sonunda elde ettiğiniz tüm çıktıları sevin.”

İçeriğin dönüşümü

Yapay Zekâ ve Bireysel Yaratıcılık: İçeriğin Evrimi başlıklı bir sunum gerçekleştiren TikTok Türkiye Ülke Direktörü Barış Aldanmaz ise içerik üretiminde tekil üretimden günümüze süreci inceleyerek, geleceğe dair öngörülerini aktardı. Bir fikrin dün tekil bir romana, daha sonra matbaa sayesinde çok sayıda esere, teknolojinin demokratikleşmesi ile farklı içerik türlerine kaynak olduğunu aktaran Aldanmaz; bugün, yapay zekâ sayesinde bir fikir olmasa da farklı türlerde milyonlarca içeriğin üretilebileceğine dikkat çekti.

İçerik üreticilerine ve markalara seslenen Aldanmaz, bu araçların kullanılmasının etkiyi artıracağını belirtirken kaliteden ödün vermemek gerektiğini de dile getirdi. Aldanmaz, içerik üreticilere ve markalara üç adımlı bir yol haritası da sundu. Bu yol haritasının ilk adımında teknolojiyi kullanarak içerik sayısını artırmak yer alırken, ikinci adım sürekli ve sübjektif olmayan ölçümle kalitenin kontrolü ve son aşamada ise kitle ile birlikte üretmenin önemi yer alıyordu.