Skip to main content

Restoranlara ait uygulamalar sesli aramanın yükselişiyle tarih olacak. İnsanın teknolojiyle etkileşimini yeniden tanımlayan sesli arama teknolojilerinde kullanıcı sadece “Pizza yemek istiyorum” diyor; restoranı ve uygun pizzayı yapay zekâ seçiyor.

Bugüne kadar teknolojiyi öğrenmek için çaba gösterdik. Artık teknoloji insanı anlamak ve öğrenmek için çalışıyor. Bu çalışmanın en güncel ürünü ise sesli arama oldu. İnsanın doğal duyularına hitap edecek yeni etkileşim yöntemleri geliştirmek için durup dinlenmeden çalışan teknoloji üreticileri, bugüne kadar insan ve makine arasında kurulan en ‘sezgisel’ bağlantıyı kitlelere açtı ve adına “sesli arama” dedi.

Şöyle bir düşünelim: İnsanın beş duyusu arasında ‘okuma’ veya ‘yazma’ yok. Temel düzeyde olsa da, bu tür bir etkileşim için öğrenme gerekiyor. Oysa bilgisayarın icadından bu yana insanın dijital teknolojiyle etkileşimi bu iki eylem üzerinden gerçekleşiyor. Örneğin Google’a girip, ulaşmak istediğimiz bilgiyi arama satırına yazıyor, karşımıza çıkan sonuçları okuyup, en uygun olana tıklıyoruz. Elbette bu yöntem, ansiklopedi ciltleri arasında kaybolmaktan, sarı sayfaları arşınlamaktan ya da yolda karşılaştığımız herkese adres sormaktan çok daha kullanışlı. Ancak gelişen teknoloji sayesinde tüm bu deneyimi çok daha doğal bir sürece çevirmek mümkün.

Makineler dilimizi öğreniyor

Sesli arama teknolojisi, insanların Google Voice Assistant ya da Amazon Alexa gibi aracılarla konuşarak, yani karşılıklı diyalog kurarak ihtiyaç duydukları bilgi ve hizmete ulaşmalarını temel alıyor. “OK Google” diyerek sesli arama modunu aktif hale getiren bir kullanıcı; “Pizza yemek istiyorum” dediğinde asistan, civardaki pizzacıları söyleyerek tercih hakkını yine bireye bırakıyor. Yapay zeka alanında yaşanan gelişmeler sayesinde, bugün civardaki pizzacıları öğrenen sistem, yarın kişinin en sevdiği pizzayı bildiği için doğrudan belirli bir pizzacıdaki favori tarifi öneri olarak sunacak.

Doksanlı yılların bilim kurgu filmlerinde izlediğimiz bu teknoloji elbette bir günde ortaya çıkmadı. Her şey arama motorlarının sadece kelimeleri değil, birden fazla sözcükten oluşan ifade ve cümleleri anlamasıyla başladı. Yazılı cümleler tamamlanınca, geriye bunu sözlü olarak anlamlandırabilme becerisi kaldı. Bunu da ses ve konuşma tanıma teknolojileri çözdü.

Değişime ayak uyduran kazanacak

Bugün geldiğimiz noktada, ses tanıma, ifadeyi ayırt etme ve semantikler gibi pek çok beceri sesli aramanın arka planında yatıyor. İyi haber: Bu teknolojiler baş döndüren bir hızla gelişmeye devam ediyor. Diğer bir deyişle, sesli arama teknolojileri henüz emekleme döneminde olsa da hızla yeni şeyler öğreniyor. İnsanın teknolojiyle diyalogunu yeni ufuklara taşıyan sesli aramanın kullanım kolaylığı ve uygulama desteği her geçen gün artarken, şirketlerin tüketiciye açılan bu cepheye ayak uydurması gittikçe zorunlu hale geliyor.

Nasıl ki akıllı telefonlarla büyüyen neslin teknolojiyle iletişimi, bilgisayar karşısında yetişen nesilden çok daha ‘mobil’ ise; bundan 5-10 yıl sonra da yemek siparişini mobil uygulamalar üzerinden değil sesli asistana anlatarak veren bir tüketici kitlesi oluşacak. Sesli asistanlar, e-ticaretten yemek siparişine, bilgiye erişimden online hizmetlere kadar her türlü uygulama ve servisin ana giriş kapısını oluşturacak. Kullanıcı tercihi zamanla yapay zekaya bırakacağı için de bu cephede yaşanan rekabetin kazananını algoritmalar ve yapay zeka belirleyecek.

O rekabete hazır olmak isteyen kurumların, dijital pazarlama vizyonuna sesli aramayı şimdiden dahil etmeleri gerekiyor. Bugün kendi sesli arama destekli uygulamanızı geliştirmek zorunda olmayabilirsiniz. Ama iki yıl sonra sesli arama sizin sektörünüzde yaygınlaşmaya başladığında, buna hazırlıklı olmanız şart.

Ali Yılmaz, SEM Yönetim Kurulu Başkanı