Skip to main content

Digitalk’ın bu ayki konuğu Türkiye ve dünyada önemli bir takipçisi olan ünlü müzisyen Bedük oldu. Bedük ile dijital müziğin geleceğin teknolojiyi gündelik hayatı ve müzik üretiminde nasıl kullandığına kadar birçok konuda keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Dijital dünya sizin için ne ifade ediyor?

İnsanoğlu sürekli evrilen bir varlık, dijital dünya da bu evrilmenin devamı bana göre.  Yani analog veya gerçek diyebileceğimiz dünyanın yeni versiyonu olma yolunda diyebiliriz aslında.  Bu iki dünyanın tam olarak birleşeceği zaman; bütün insanlık tarihi açısından yepyeni bir dönem başlayacak bana göre.

Kendinizi dijital çağa ayak uydurabilen biri olarak görüyor musunuz? Bu bağlamda iş ya da günlük yaşamınızı kolaylaştırma adına hayatınızda olan olmazsa olmaz teknolojiler hangileri?

Ben her zaman karşıma çıkan durumlarda en kolay, faydalı veya yaratıcı çözümleri nereden alabiliyorsam oradan almaya çalışıyorum. Günlük hayatımda Apple ürünleri ön planda. Apple Watch, AirPods ve iPhone X bu aralar dijital hayatımda en çok yer kaplayan ürünler. Müzik yaparken de stüdyomun ana bilgisayarı özel güçlendirilmiş Apple Mac Pro. Bu aralar en çok kullandığım ürünlerin başında da Universal Audio’nun işlemcileri geliyor.

Mobil uygulamalarla aranız nasıl? En çok kullandığınız 3 mobil uygulama hangisi?

Mobil uygulamalar artık hayatımızın merkezinde tabii. En çok yol bulma uygulamalarını kullanıyorum ister istemez. Google Maps, City Mapper favorilerim. Gram Games’in oyunlarını çok beğeniyorum. Son çıkardıkları Paint Tower’ın müptelası oldum.  Müzik uygulamalarından Figure ile çok eğleniyorum. Yolculukları çok keyifli hale getiriyor.

Sosyal medya sizin için ne ifade ediyor? Vakit harcamaktan en fazla keyif aldığınız ve efektif bulduğunuz sosyal ağ hangisi?

Paylaşım adına aktif olarak Instagram’ı kullanıyorum. Facebook’umu da Instagram’a bağlıyorum çoğu zaman. Twitter ve Facebook’u daha çok dünyada neler olup bitmiş diye veya sadece kafa boşaltmak için, saçma videolar izlemek için kullanıyorum. Ama söylemeliyim ki, çoğu zaman eski, her şeyden bu kadar haberdar olmadığımız daha basit günleri de özlemiyor değilim.

Gelecek ile ilgili sizi en fazla heyecanlandıran teknoloji hangisi? Örneğin kişiye özel müzikler üreten ya da sunan yapay zekâlar size ne düşündürtüyor?

Bana göre müziği üretmek ruh işi. Bir yapay zekâ ne kadar gelişmiş olursa olsun belli matematiksel kuralları izlemek durumunda. Daha önce hiç yapılmamış ve gelmiş geçmiş bütün kuralları değiştiren yeni bir müzik üretmesi bana göre ruh isteyen ve bir robotun yapamayacağı bir şey. Var olan müzikleri kategorize etmek, kişiye özel, moda özel müzikleri bir araya getirmek veya sunmak yapay zekânın harika yapabileceği bir şey ama üretmek son nokta olur bana göre. İşte, o zaman besin zincirinde insanoğlu bir geriye düşebilir.

Gelecek ile ilgili mevzu bence elimizde tuttuğumuz bir aygıtın bizimle organik olarak var olan bir aygıta dönüşmesi olabilir. Bu dijital bir lens olabilir veya dijital bir implant sayesinde bilgisayar, internet, sosyal medya vs’nin beynimizin içinde bizimle beraber bir nevi insan 2.0 olmasından bahsediyorum.

Müzik üreten, beste yapan biri olarak yaptığınız işi kolaylaştırma konusunda son zamanlarda keşfettiğiniz teknoloji ve yazılımlar hangileri?

Müzik işinin en zor yeri ilhamın nerede nasıl geleceğini bilememek. Ve havada uçuşan anlık binlerce fikrin çok çabuk unutulması. Artık çok rahat bir şekilde aklıma gelen anlık fikirleri telefonuma, nerede olursam olayım kaydedip sonra stüdyoya gittiğimde bunları stüdyo bilgisayarına aktarıp çalışmaya kaldığım yerden aynı yaratıcılıkla devam edebilmem. Bu muazzam bir lüks. Onun dışında yüzlerce değişik teknoloji ürünü kullanıyoruz artık tabii stüdyolarda. En son Melodyne firması çok sesli bir müziği anlık olarak parçalarına ayıran bir teknoloji geliştirdi. Bu inanılmaz bir durum bana göre. Mesela, bir gitar akoru kayıt ettiniz. Melodyne sayesinde bu akorun tüm seslerine tek tek dokunup sanki ayrı ayrı tel tel çalınmış gibi müdahale edebiliyorsunuz. İnanılmaz!

YouTube’da uzun süredir içerik ürettiğiniz bir kanalınız var.  YouTube’da olmak ve bu alanda içerik üretmek sizin için neden önemli?

Bizim isimiz sadece üretmek değil, üretimlerimizi insanlara olabildiğince ulaştırmak. YouTube da bunu yapabileceğimiz önemli mecralardan biri. Orada hem kendi vizyonumu rahatça kendi istediğim gibi paylaşabiliyorum hem de merak edenlere bu isin bir nevi nasıl yapıldığını gösterebiliyorum. Amaç sadece eğlendirmek olmamalı bence. İnsanlara faydalanabilecekleri bir şeyler de bırakmak lazım bence. YouTube bu konuda muhteşem bir mecra. Bu aralar albüm çalışmalarım yüzünden video yükleyemiyorum ve yorumlarda bana kızdıklarını görüyorum. Bu bile yaptığım işin karşıya çok güzel geçtiğini gösteriyor ve çok hoşuma gidiyor.

Sizin dijitalde en fazla tercih ettiğiniz platform hangisi?

Apple Music ve Spotify ikisi de bence harika iş yapıyor. Yeni albümüm Flashforward “önce Apple Music’de görücüye çıkacak. Daha önce beraber çok güzel kampanyalar yaptık, simdi de harika bir kampanya ile geri döneceğiz.

Dijital müzik platformlarının yaygınlaşması sizce telif hakları meselesini nasıl etkiledi?

Telif hakları başka bir mevzu. Şarkı satışının dışında üreten kişinin yasal hakları olduğundan pek etkilediğini söyleyemem. Ama en azından artık şarkılar dijital olarak etiketlenmek zorunda olduğu için bir başkası sizin kayıtlı şarkınızı alıp kendi videosunda istediği gibi kullanmıyor. Bu da bir gelişme tabii.

Dijital müziğin geleceğini şekillendirecek olan değişkenler neler olacak sizce?

Dijital müziğin geleceğini de dinleyici/alıcı şekillendirecek bence. Marka sadakatini gerçekten bıraktıkları zaman büyük firmalara hiç ihtiyaç kalmayacak, onlara sunulandan daha fazlasını aramaya başladıkça kendi markalarını kendileri yaratacaklar. Şimdiden bunlar başladı ama çok daha fazla yaygınlaşacak.  Biz eskiden dijital dünya bu kadar yayılmamışken araştırıp hiçbir yerde olmayan albümleri toplamaya, dinlemeye veya yurtdışından getirtmeye çalışırdık. Hep yeniyi arardık. Müziğe ulaşmak çok zor olmasına rağmen. Şimdi müziğe ulaşmak bu kadar kolay olunca da alıcı/dinleyici biraz tembelliğe alıştı, ona sunulanın ötesine pek geçemiyor gibi geliyor bana. Bir sonraki etapta insanların bu tembelliklerini atıp kendi zevklerini kendileri daha çok yönlendirmelerini umuyorum.