Perakende sektörü Türkiye iş dünyasının kalbidir dersek abartmış olmayız. Güvenlikten lojistiğe birçok kategoriyi kapsayan bu ekosistemin dijital çağa ayak uydurabilmesi ve dönüşümü gerçekleştirebilmesi Türkiye’nin ekonomik olarak büyüyebilmesi adına çok kritik. Perakende sektörünün dijital dönüşümünde bayrak taşıyıcılarından olan MediaMarkt Türkiye’nin İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım ile perakendedeki dijital dönüşümü konuştuk .
Öncelikle Türkiye’de dijitalleşme yolculuğunu, özellikle tüketiciler açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Dijitalleşme olgusuna iki açıdan bakmak gerek. Birincisi tüketicinin teknoloji kullanımı, ikincisi kurumların kendi iş süreçlerinde dijitalleşmeleri. Tüketiciler açısından büyük bir ilerleme var. Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son verilerine göre, geçen yıl 10 kişiden dördü e-devleti kullandı, 10 evden sekizinde internet var. Başka bir deyişle hanelerin yüzde 80,7’sinde internet kullanılıyor, 2016 yılında bu oran yüzde 76,3 olduğuna göre belirgin bir yükseliş var. Son dokuz yılda ise internet bulunan ev oranı dörde katlanmış.
İnternet üzerinden alışverişler konusunda ise geçen yıla kıyasla dört puanlık bir artış söz konusu. 16-74 yaş aralığındaki kullanıcılardan yüzde 24,9’u internet üzerinden alışveriş gerçekleştirmiş. Alışverişlerin yüzde 62,3’ü giyim ve spor malzemesi, yüzde 25,3’ü ev eşyası, yüzde 24,1’i seyahat bileti, yüzde 21,9’u gıda maddeleri ve günlük gereksinimler olmuş. Elektronik gereçler ise yüzde 19 seviyesinde.
Türkiye perakende sektörünün dijital dönüşüme yeterince yatırım yaptığını düşünüyor musunuz? Dönüşümde geride kalanlar sizce neleri yanlış yaptılar?
Perakende sektöründe dijital dönüşüm satış ve verimliliği artırıyor. Burası kesin. Artan ürün çeşitliliği, mağaza sayıları ve değişen müşteri talepleri nedeniyle doğru ürünü, doğru zaman ve mekânda müşteri ile buluşturmak perakendeci için öncelikli bir konu haline geldi. Akıllı cihazların, sosyal medyanın ve online alışverişin yükselişe geçmesi ile müşterilerin satın alma karar mekanizmaları da değişmeye başladı. Artık yeni teknolojiler ile değişimin önüne geçmek, verimliliği ve satışları aynı anda artırmak mümkün.
Ancak perakende sektöründe dijital dönüşüme önemli bir yatırım söz konusu olsa bile, bunun “yeterince” olduğunu söylemek zor. Çünkü dijitalleşme ışık hızıyla ilerliyor, ama buna karşılık perakende sektörünün bir kesimi bunu hâlâ uzaktan izliyor. Ancak bu sektör oyuncularından varlığını sürdürmeye devam edenlerin de, gözlemleri, ortaya konulan veriler ve teknolojinin kattığı değeri görerek dijitalleşme sürecine katılacaklarına inanıyorum.
Perakende teknolojileri alanında çözümler sunan girişimler sektörün dönüşümünde nasıl bir rol üstleniyorlar sizce?
Kesinlikle dönüştürücü bir rol oynuyorlar, çünkü yalnızca talep edilen hizmeti sunmakla kalmıyorlar, tavsiyelerde bulunuyorlar, alternatif çözümler öneriyorlar. Bu bakımdan söz konusu girişimler son derece önemli.
Kategori Mağazacılığı Derneği (KMD) başkanı olarak liderlik ettiğiniz perakende teknolojileri ekosistemine geleneksel perakende dünyasının yeteri kadar ilgi gösterdiğini düşünüyor musunuz?
Yapılan araştırmalar bugün Türkiye’de 25 perakende devinin geleneksel mağazacılık anlayışıyla müşterilerine tek kanaldan hizmet vermeye devam ettiğini gösteriyor. Geniş ürün gamının yönetimi, e-ticarete entegrasyonu ve bu süreçleri otomatize edecek altyapı eksikliği, markaların çoklu kanal satışına geçememesinde en büyük neden olarak görülüyor. Öte yandan çok kanallı satışı benimseyen büyük perakendeciler elbette alt yapılarını, müşteri ilişkileri yönetimini, satış ve servis süreçlerini büyük bir hızla dijitalleştirdiler ve dijitalleştirmeye devam ediyorlar. Çağrı merkezleri, e-ticaret internet siteleri, müşteri verilerinin, yani neyi tercih ettiği, karar sürecinde hangi kriterleri temel aldığı, hangi reyonda daha çok vakit geçirdiği gibi spesifik bilgilerin depolanması ve izlenmesinde büyük veri kullanımı gibi alanlarda ciddi dijitalleşme görülüyor. Dönüşümde geride kalanlar, yeterli satış ve verimlilik artışı gerçekleştiremedikleri için rekabette de geride kalıyorlar ve piyasadan siliniyorlar. Bugün perakende sektörünün en büyük oyuncularına baktığımızda, dijitalleşme alanında en hızlı hareket edenler olduğunu görüyoruz.
Bu yılki Perakende Teknolojileri Konferansı’na olan ilgiyi ve katılan girişimleri geçtiğimiz yıl ile mukayese edersek etkinliğe ilgiyi ve değişen trendleri nasıl değerlendirirsiniz?
Perakende Teknolojileri Konferansı için şunu açıkça belirtebilirim ki, bu yıl, beklediğimizden çok daha fazla bir katılımcı sayısıyla karşılaştık. Katılımcıların tartışılan konulara olan ilgisi ve süreçlerde katkı sunmaları da bizi oldukça motive etti. Bu tür organizasyonlara olan ilginin her geçen yıl artması, da ayrıca memnuniyet verici.
Sizce perakende sektöründe dijitalleşme adına yakın gelecekte yaşanacak en büyük değişimler neler olacak?
Robotların iş süreçlerine entegrasyonu ve IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi konular, perakende sektörünün geleceğinde çok önemli bir konuma sahip olacak. Ayrıca yapay zekâ konusunda da çok kısa sürede büyük atılımlar yapılmış olması da göz ardı edemeyeceğimiz gelişmelerin başında geliyor. Ancak ben birden bire tüm sürecin robotlar tarafından yönetileceğine de inanmıyorum. Zira insan faktörü perakende de önemini her zaman sürdürecektir. Burada teknoloji ile klasik yöntemi birbiriyle uyumlu bir şekilde entegre edebilen yapılar diğerlerine göre bir adım ön plana çıkacaklar.
Kurdaki dalgalanmalarla birlikte ekonomik belirsizliklerin en önemli gündem olduğu ülkemizde MediaMarkt durmaksızın yatırımlarını sürdürüyor. Peki, 2019 için yol haritanızı belirlendiniz mi?
Evet, biz durmaksızın ilerliyor ve büyüyoruz. Çok kısa birkaç rakam verecek olursam, 2018 yılında 12 binden fazla iletişim materyali yarattık, yüzde 45 ile marka görünürlüğünde lider olduk, yeni yıl, Ramazan gibi özel gün ve dönemlerde yaptığımız kampanyalarda yüzde 55, yüzde 32, yüzde 50 gibi oranlarda artışla satış rekorları kırdık. Mağaza trafiğimiz yüzde 18 arttı. 2 milyon kişiye CRM iletişimi yaptık.
Önümüzdeki dönem için hedefimizi, hem online platformumuz hem de mağazalarımızda ciro ve trafik artışı gerçekleştirmek, akla ilk gelen marka olma skorunu artırmak, fiyat algısını güçlendirmek, kategorilere odaklanmak, sadık müşteri tabanımızın büyümesini sağlamak olarak sıralayabilirim.
Son birkaç aylık süreçte tüketicinin teknoloji satın alma alışkanlıklarında bir değişim var mıdır? Örneğin, yerli malı teknolojik ürünlere ilgi ne durumda?
İçinde bulunduğumuz durumun bir getirisi olarak ekonomik sebeplerden yerli malı ürünlere olan ilginin son zamanlarda artışa geçtiğini görüyoruz. Bunun yanında üst segment diyebileceğimiz ürünlerden de bir alt segmente kayış olduğunu ifade edebilirim. Zaten genele baktığımızda da tüketici alışkanlıklarında bir segmentasyon kayması yaşandığını görüyoruz.
MediaMarkt Türkiye şu ana dek ülkemizde perakende sektörünün ve müşterisinin dijital dönüşümünde önemli roller üstlendi. Bu yolculukta bundan sonrası için MediaMarkt Türkiye kendini nasıl konumlandıracak?
En kısa ifadesiyle, biz kendimizi yakın geleceğin Türkiye’deki en çok tercih edilen çok kanallı elektronik perakendecisi olarak konumlandırıyoruz. 2016 yılından beri pazarın iki katı büyüdüğümüze göre bu hedefimizi gerçekleştireceğimize kesin gözüyle bakıyoruz. Öncelikle Türkiye’de dijitalleşme yolculuğunu, özellikle tüketiciler açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Dijitalleşme olgusuna iki açıdan bakmak gerek. Birincisi tüketicinin teknoloji kullanımı, ikincisi kurumların kendi iş süreçlerinde dijitalleşmeleri. Tüketiciler açısından büyük bir ilerleme var. Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son verilerine göre, geçen yıl 10 kişiden dördü e-devleti kullandı, 10 evden sekizinde internet var. Başka bir deyişle hanelerin yüzde 80,7’sinde internet kullanılıyor, 2016 yılında bu oran yüzde 76,3 olduğuna göre belirgin bir yükseliş var. Son dokuz yılda ise internet bulunan ev oranı dörde katlanmış.
İnternet üzerinden alışverişler konusunda ise geçen yıla kıyasla dört puanlık bir artış söz konusu. 16-74 yaş aralığındaki kullanıcılardan yüzde 24,9’u internet üzerinden alışveriş gerçekleştirmiş. Alışverişlerin yüzde 62,3’ü giyim ve spor malzemesi, yüzde 25,3’ü ev eşyası, yüzde 24,1’i seyahat bileti, yüzde 21,9’u gıda maddeleri ve günlük gereksinimler olmuş. Elektronik gereçler ise yüzde 19 seviyesinde.
Türkiye perakende sektörünün dijital dönüşüme yeterince yatırım yaptığını düşünüyor musunuz? Dönüşümde geride kalanlar sizce neleri yanlış yaptılar?
Perakende sektöründe dijital dönüşüm satış ve verimliliği artırıyor. Burası kesin. Artan ürün çeşitliliği, mağaza sayıları ve değişen müşteri talepleri nedeniyle doğru ürünü, doğru zaman ve mekânda müşteri ile buluşturmak perakendeci için öncelikli bir konu haline geldi. Akıllı cihazların, sosyal medyanın ve online alışverişin yükselişe geçmesi ile müşterilerin satın alma karar mekanizmaları da değişmeye başladı. Artık yeni teknolojiler ile değişimin önüne geçmek, verimliliği ve satışları aynı anda artırmak mümkün.
Ancak perakende sektöründe dijital dönüşüme önemli bir yatırım söz konusu olsa bile, bunun “yeterince” olduğunu söylemek zor. Çünkü dijitalleşme ışık hızıyla ilerliyor, ama buna karşılık perakende sektörünün bir kesimi bunu hâlâ uzaktan izliyor. Ancak bu sektör oyuncularından varlığını sürdürmeye devam edenlerin de, gözlemleri, ortaya konulan veriler ve teknolojinin kattığı değeri görerek dijitalleşme sürecine katılacaklarına inanıyorum.
Perakende teknolojileri alanında çözümler sunan girişimler sektörün dönüşümünde nasıl bir rol üstleniyorlar sizce?
Kesinlikle dönüştürücü bir rol oynuyorlar, çünkü yalnızca talep edilen hizmeti sunmakla kalmıyorlar, tavsiyelerde bulunuyorlar, alternatif çözümler öneriyorlar. Bu bakımdan söz konusu girişimler son derece önemli.
Kategori Mağazacılığı Derneği (KMD) başkanı olarak liderlik ettiğiniz perakende teknolojileri ekosistemine geleneksel perakende dünyasının yeteri kadar ilgi gösterdiğini düşünüyor musunuz?
Yapılan araştırmalar bugün Türkiye’de 25 perakende devinin geleneksel mağazacılık anlayışıyla müşterilerine tek kanaldan hizmet vermeye devam ettiğini gösteriyor. Geniş ürün gamının yönetimi, e-ticarete entegrasyonu ve bu süreçleri otomatize edecek altyapı eksikliği, markaların çoklu kanal satışına geçememesinde en büyük neden olarak görülüyor. Öte yandan çok kanallı satışı benimseyen büyük perakendeciler elbette alt yapılarını, müşteri ilişkileri yönetimini, satış ve servis süreçlerini büyük bir hızla dijitalleştirdiler ve dijitalleştirmeye devam ediyorlar. Çağrı merkezleri, e-ticaret internet siteleri, müşteri verilerinin, yani neyi tercih ettiği, karar sürecinde hangi kriterleri temel aldığı, hangi reyonda daha çok vakit geçirdiği gibi spesifik bilgilerin depolanması ve izlenmesinde büyük veri kullanımı gibi alanlarda ciddi dijitalleşme görülüyor. Dönüşümde geride kalanlar, yeterli satış ve verimlilik artışı gerçekleştiremedikleri için rekabette de geride kalıyorlar ve piyasadan siliniyorlar. Bugün perakende sektörünün en büyük oyuncularına baktığımızda, dijitalleşme alanında en hızlı hareket edenler olduğunu görüyoruz.
Bu yılki Perakende Teknolojileri Konferansı’na olan ilgiyi ve katılan girişimleri geçtiğimiz yıl ile mukayese edersek etkinliğe ilgiyi ve değişen trendleri nasıl değerlendirirsiniz?
Perakende Teknolojileri Konferansı için şunu açıkça belirtebilirim ki, bu yıl, beklediğimizden çok daha fazla bir katılımcı sayısıyla karşılaştık. Katılımcıların tartışılan konulara olan ilgisi ve süreçlerde katkı sunmaları da bizi oldukça motive etti. Bu tür organizasyonlara olan ilginin her geçen yıl artması, da ayrıca memnuniyet verici.
Sizce perakende sektöründe dijitalleşme adına yakın gelecekte yaşanacak en büyük değişimler neler olacak?
Robotların iş süreçlerine entegrasyonu ve IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi konular, perakende sektörünün geleceğinde çok önemli bir konuma sahip olacak. Ayrıca yapay zekâ konusunda da çok kısa sürede büyük atılımlar yapılmış olması da göz ardı edemeyeceğimiz gelişmelerin başında geliyor. Ancak ben birden bire tüm sürecin robotlar tarafından yönetileceğine de inanmıyorum. Zira insan faktörü perakende de önemini her zaman sürdürecektir. Burada teknoloji ile klasik yöntemi birbiriyle uyumlu bir şekilde entegre edebilen yapılar diğerlerine göre bir adım ön plana çıkacaklar.
Kurdaki dalgalanmalarla birlikte ekonomik belirsizliklerin en önemli gündem olduğu ülkemizde MediaMarkt durmaksızın yatırımlarını sürdürüyor. Peki, 2019 için yol haritanızı belirlendiniz mi?
Evet, biz durmaksızın ilerliyor ve büyüyoruz. Çok kısa birkaç rakam verecek olursam, 2018 yılında 12 binden fazla iletişim materyali yarattık, yüzde 45 ile marka görünürlüğünde lider olduk, yeni yıl, Ramazan gibi özel gün ve dönemlerde yaptığımız kampanyalarda yüzde 55, yüzde 32, yüzde 50 gibi oranlarda artışla satış rekorları kırdık. Mağaza trafiğimiz yüzde 18 arttı. 2 milyon kişiye CRM iletişimi yaptık.
Önümüzdeki dönem için hedefimizi, hem online platformumuz hem de mağazalarımızda ciro ve trafik artışı gerçekleştirmek, akla ilk gelen marka olma skorunu artırmak, fiyat algısını güçlendirmek, kategorilere odaklanmak, sadık müşteri tabanımızın büyümesini sağlamak olarak sıralayabilirim.
Son birkaç aylık süreçte tüketicinin teknoloji satın alma alışkanlıklarında bir değişim var mıdır? Örneğin, yerli malı teknolojik ürünlere ilgi ne durumda?
İçinde bulunduğumuz durumun bir getirisi olarak ekonomik sebeplerden yerli malı ürünlere olan ilginin son zamanlarda artışa geçtiğini görüyoruz. Bunun yanında üst segment diyebileceğimiz ürünlerden de bir alt segmente kayış olduğunu ifade edebilirim. Zaten genele baktığımızda da tüketici alışkanlıklarında bir segmentasyon kayması yaşandığını görüyoruz.
MediaMarkt Türkiye şu ana dek ülkemizde perakende sektörünün ve müşterisinin dijital dönüşümünde önemli roller üstlendi. Bu yolculukta bundan sonrası için MediaMarkt Türkiye kendini nasıl konumlandıracak?
En kısa ifadesiyle, biz kendimizi yakın geleceğin Türkiye’deki en çok tercih edilen çok kanallı elektronik perakendecisi olarak konumlandırıyoruz. 2016 yılından beri pazarın iki katı büyüdüğümüze göre bu hedefimizi gerçekleştireceğimize kesin gözüyle bakıyoruz.
Yorumlar