Dijital Kürsü’nün bu ayki konuğu; ödeme teknolojileri kapsamında pazara sunduğu inovatif ürünler, geliştirdiği iş ortaklıkları ve fintech alanında pazardaki eğitici rolü ile dijital dönüşümün ödemeler sektörü tarafındaki bayrak taşıyıcısı olan Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Dr. Soner Canko. Nam-ı diğer Dijital CEO’ya zor sorular sorduk, cesur cevaplar aldık.
Dijital dönüşüm uzun zamandır iş dünyasının en önemli gümdemi. Peki, dijital dönüşüm konusunda son 5-6 yıla baktığımızda ülke olarak iyi bir yol alabildik mi sizce? Bu süreçte dijitalleşme konusunda ülke olarak yaptığımız doğru ve yanlışlar neler oldu?
Dijital dönüşüm yolculuğu tüm sektörlerde “olmazsa olmaz” haline gelen ve çok ciddiye alınması gereken bir süreç. Son 5-6 yılda Türkiye’de dijital dönüşümle ilgili daha ciddi adımlar atılmasına rağmen henüz beklenen seviyede olduğumuzu da söyleyemiyorum. Türkiye’deki şirketlerin ihtiyaçlarını doğru belirlemeleri, yatırımlarını bu ihtiyaçlar doğrultusunda doğru bir stratejik plan çerçevesinde yapmaları, geleceğin ekosistemi nereye götürdüğünü doğru tahlil edebilmeleri ve dijital dönüşüm sürecini geliştirerek ülkemize değer katacak unsurlar yaratabilmeleri gerekiyor.
Son dönemde finans sektörünün en çok konuştuğu başlıklar kripto paralar ve blockchain. Sizin de BKM olarak mesai harcadığınız ve sevdiğiniz bu konularda Türkiye nasıl bir pozisyon almalı? Özellikle blockchain konusundaki potansiyelimizi nasıl değerlendirirsiniz?
Blockchain teknolojisinin önümüzdeki yıllarda finans sektörü de dâhil olmak üzere birçok sektörde iş yapış şekillerini değiştirmesi bekleniyor. Blockchain bizim de çok yakından takip ettiğimiz bir alan. Bu bakış açısıyla kısa süre önce teknolojinin yeterliliğini görmek ve ülkemizde daha iyi anlaşılmasını sağlayacak bir uygulamaya sahip olmak amacıyla bir kavram kanıtlama çalışması yapmaya karar verdik ve dijital kimlik tabanlı bir projeyi hayata geçirdik.
Proje ortağımız T2 Yazılım ile geliştirdiğimiz ve “Bay Bay Nakit” sloganından esinlenerek ismini BBN koyduğumuz bu projeyle, çalışanlarımızın mobil cihazlarına yükleyip kullanabilecekleri uygulamalar üzerinden dijital kimliklerini oluşturmalarını, blockchain’e kaydetmelerini, verilen küçük görevleri yerine getirerek puan kazanmalarını, bu puanları da diğer kullanıcılara transfer etmelerini ve uygulamalarımızdaki mağazalarda listelenen ürünleri puanlarıyla satın almalarını sağladık. Bu işlemlerle, dijital kimliğin yanı sıra dağıtık kayıt defteri (distributed ledger) ve akıllı sözleşmeler (smart contracts) kavramlarını da uygulamaya geçirdik. Projede sadakat puanları ise kripto para benzeri bir yapıda kurgulandı. Türkiye’nin ilk blockchain uygulaması olan BBN’nin ilk fazında, teknolojiyi daha yakından tanıma amacına ulaşılırken, blockchain’in henüz büyük çaplı sistemlerde kullanılabilecek kadar olgunlaşmadığı sonucu ortaya çıktı. Ancak işlevsellik, mutabakat çeşitliliği, işlem hızı ve kapasitesi anlamında platformların gelişmesi ve endüstrilerdeki farklı kurumların ekosistemler oluşturmayı başarması halinde, blockchain teknolojisinin finanstan lojistiğe birçok sektörde çeşitli alanlarda başarılı olabileceği sonucuna vardık.
Bir diğer önemli konu ise yapay zekâ. Yapay zekâ konusuna nasıl bakıyorsunuz? Yapay zekâ temelli bir finansal asistanınız olsa bunun sahip olacağı hangi özellikler ile hayatınızı kolaylaştırmasını isterdiniz?
Yapay zekâyı çok heyecan verici buluyorum. İçinde bulunduğumuz dönemde yapay zekâyı kontrol edebileceğimiz seviyedeki daha gündelik alanlarda deneyimliyoruz. Bana göre, yapay zekâ, sağlık, teknoloji, sanayi, bilişim gibi pek çok alanda kısa zamanda tüm dünyayı olumlu anlamda değiştirebilecek bir etki sunacaktır. BKM olarak bizler de yapay zekâ uygulamalarına mümkün olduğunca eğiliyoruz. 2016 yılında Türkiye’nin dijital cüzdanı BKM Express olarak, Facebook Messenger üzerinde yarattığımız chatbot’umuz ile e-bağış yapmaya olanak tanımıştık. Bu uygulama, Türkiye’de chatbot ilk uygulama olma özelliği de taşıyordu. Bu konudaki çalışmalarımızı hızlandırdık. Yakın zamanda insanların yardımına koşan, iyiliksever ve soruları yanıtlayan yeni chatbot’umuzla kullanıcılarımızın karşısında olacağız. Bununla ilgili duyurusunu yakında yapacağımız sürprizlerimiz de olacak.
Maalesef ki, son birkaç yılda ve yoğunlukla 2017’de özellikle teknoloji odaklı sektör çalışanlarının yurtdışına kaçışını hep birlikte seyrettik. Ekonomik ve siyasî anlamdaki krizler bir yana, Türk iş dünyası dijital çağda yetenek yönetimi konusunda neyi yanlış yapıyor?
Başarılı ve nitelikli gençlerin Türkiye’de hayatlarını sürdürmeye karar vermeleri ve geleceklerini burada inşa etmeleri için sosyal haklar, insana ve çalışana verilen değer, özgür ve verimli çalışma ortamı gibi gereksinimleri üst seviyede karşılayabilmek gerekiyor. Bu konularda bir an evvel adımlar atılmaz ve bu bakış açısı değiştirilmezse önümüzdeki yıllarda da maalesef nitelikli iş gücü kayıplarından kurtulmamız pek mümkün görünmüyor. Biz Türkiye’ye çok inanıyoruz. İnsanımızın neler yapabileceğinin, dünyayı nasıl değiştirdiğinin örneklerini görüyoruz. Doğru şartlar ve imkânlar sağlandığında yetenekli insanlarımızı iş gücüne katmamız çok kolay olacaktır. Bu yüzden bu gidişleri tek yönlü görmememiz gerekir. Şu anda yurt dışında çalışarak teknik becerilerini geliştiren, yeni yetkinlikler kazanan gençler, doğru şartlar sağlandığında ülkemize önemli bir birikimi getirme potansiyeline sahipler.
Dijital CEO sohbetleri ile YouTube dünyasına çok hızlı bir giriş yaptınız. YouTube size neler kattı?
YouTube dünyasına tam 25 hafta önce Dijital CEO olarak dâhil oldum ve içerik üretmeye başladım. Bu içerikleri üretirken önce habercileri, daha sonra ise iş dünyasının önemli isimlerini ağırladım. 25 program sonunda takipçi sayım henüz milyonlara ulaşamamış olsa da, var olan takipçilerimden ve sektörün kıymetli isimlerinden aldığım yorumlar çok olumlu. Bu nedenle motivasyonum artarak devam ediyor. Ayrıca bu süre içerisinde pek çok deneyim yaşadım, birçok yeni insanla tanıştım. Her gün yeni bir şeyler öğrenmemi sağlayan bu yol gerçekten çok keyifli. Her gün bu alanda uygulayabileceğim yeni fikirlerin heyecanıyla uyanıyor, merak etmeye, denemeye ve üretmeye devam ediyorum. Üstelik tüm bu çabalarım sektörüme, şirketime ve markalarımıza olumlu yansıyor.
Dijital bir CEO’yu nasıl tanımlarsınız? Ne yer ne içer ne bilir bu Dijital CEO?
Dijital CEO yaptığı işe tutkuyla bağlıdır. Her şeyden önemlisi gelişime açıktır ve yeni olan her şeye meraklıdır. Teknolojiyi yakından takip eder, değişime ayak uydurur. Dünya değişiyor. Her yeni gün bizlere yeni öğreti ve alışkanlıklar getiriyor. Dolayısıyla dijital CEO; kalıpları yıkabilen, yeni kapılar aralayabilen, esneklik payı bırakan ve olaylar ile insanlara geleneksel pencereden bakmayan bir yöneticidir. BKM’nin 2018 yılı mottosu bir dijital CEO’nun nasıl olması gerektiğinin ipuçlarını da veriyor. “Dijital CEO” merak eder, dener, üretir ve iz bırakır.
İş dünyasında CDO sayısında da ciddi bir artış var. Bu pozisyonun sizce hakkı verilebiliyor mu, yoksa trend olarak mı markalar tarafından sahiplenildi?
Tüm dünyada başlayan dijital dönüşümle birlikte CDO pozisyonları ortaya çıkmaya, talep görmeye ve şirketler hatta devletin kurumları tarafından istihdam edilmeye başlandı. Bugün şirketler gibi devletler de dijital dönüşümü yakalamaya çalışıyor. Beyaz Saray’da bulunan CDO pozisyonu bunun için verilebilecek ilk örnek. Bunu çok iyi uygulayan kurumlar olduğu gibi sadece bir trende ayak uydurmaya çalışan markalar da bulunuyor. Ben kurumlarda dijital bakış açısına sahip çalışanların olması gerektiğine ve kurumların dijitalleşmeyi gerçekleştirmeleri gerektiğine inanıyorum. Bu noktada da CDO’lara büyük işler düşüyor. Lakin önemli olan şirket içinde böyle bir pozisyonun yaratılması değil, kurumun dijital değişimi kabullenmesi ve içselleştirmesidir.
BKM olarak yerinizde durmuyorsunuz. Son olarak kasasız ödeme denemeleri ile karşımıza çıktı BKM. Kasasız ödeme Türkiye’de ne zaman yaygınlaşır? Bu konuda planlarınız nedir?
Hayat çok hızlı geçiyor ve beklemek ise çok maliyetli bir olguya dönüştü. Bugün insanlar birçok noktada birilerini veya bir şeyleri bekliyor. Bu da büyük bir zaman kaybına neden oluyor. Biz bunu en az seviyeye çekerek insanların alışveriş deneyimlerini değiştirmek ve iyileştirmek istiyoruz. Mart ayı içerisinde D&R ile Kanyon AVM’de gerçekleştirdiğimiz kasasız alışveriş deneyimi büyük ilgi gördü. Yakın zamanda daha farklı uygulama ve işbirlikleriyle kullanıcılarımızın karşısına çıkacağız. Önümüzdeki günlerde bu konuda farklı marka işbirliklerimiz ile yeni iş akışları deniyor olacağız.
E-ticaret pazarı oyuncuları ile partnerlik yapan bir firma olarak Amazon’un Türkiye’ye gelişini nasıl değerlendirirsiniz? Amazon’la ödeme tarafında çalışmak için bir görüşmeniz oldu mu?
E-ticaret Türkiye’de çok hızlı büyüyor. Bu durum gerçekten mutluluk verici olsa da gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda henüz istenilen seviyede değiliz. Bunun hızla gelişmesi gerektiğine inanıyoruz. Amazon küresel çapta çok büyük bir oyuncu. Son zamanlarda gördüğümüz Türkiye pazarına giriş yapacağı haberleri heyecan verici. Girdiği her pazarı büyüten böyle bir markanın Türkiye’ye adım atmasının sektörümüz açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. Ancak bildiğim kadarıyla bu haber henüz resmî olarak teyit edilmedi. Biz ise bir süredir küresel çapta BKM Express ve TROY kartların Amazon üzerinde kullanılabilmesi üzerine görüşmeler yapmaktayız.
BKM Express ile birçok inovasyona imza attınız. Peki ödemelerin geleceğini düşündüğünüzde Soner Canko olarak hayalinizdeki ödeme modeli ne?
Yaptığımız birçok yenilikle sektöre ilham vermekten ve inovasyonun merkezi olarak anılmaktan son derece mutluluk duyuyoruz. BKM olarak dijital ödemelerin, alışveriş deneyiminizi aksatmayacak kadar görünmez, aynı zamanda da yüzde 100 güvenli bir hale gelmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İnovasyonun yakıtı “merak etmek”
Türkiye olarak inovasyonu hayatın her alanına daha fazla dahil edebilmemiz çok önemli. Bunu başarabilmenin üç kritik adımı var. İlki; yaratıcılık odaklı eğitim: Bence çocuklarımıza ve gençlerimize yenilikçi bir bakış açısı ve düşünme biçimini aşılayabilmemiz çok önemli. Yaratıcı çocuklar, geleceğimizin üretken ve başarılı iş insanlarını oluşturuyor. Dolayısıyla inovasyonu öne çıkaran bir eğitim stratejisi planlayabilmemiz gerekiyor. Bunu da ancak eğitim sistemimizi bu yönde geliştirerek yapabiliriz. Dolayısıyla hâlihazırda uygulamasına başlanan STEM+A yaklaşımının tüm okullarımızda yaygın bir biçimde ele alınması ve eğitimde teknolojinin kullanımın yaygınlaştırılmasını sağlayacak eğitim politikalarının geliştirilmesi yönünde bir adım atardım. Ezbere dayalı ve yalnızca sınav sisteminde yüksek puan alabilmek üzerine kurulu bir eğitim sistemi maalesef geleceğimizin en büyük ışığı olan çocuklarımızın potansiyelini açığa çıkarmamızın önündeki en büyük engellerden biri. Dolayısıyla farklılaştıracağım öncelikli alan bu olurdu. İkincisi; meraklı bir nesil. “Merak etmenin” inovasyonu hızlandırdığını düşünüyorum. Özellikle çocuklarımızın merak etmelerini teşvik edecek, hayal kurmalarına imkân verecek ve kurdukları hayalleri engellemeyecek bir yapı oluşturulmasının inovasyonu gerçek anlamda hızlandıracağını düşünüyorum. Üçüncüsü ise; denemeye teşvik. Gençlerimizi hayal kurdukları konularda adım atmaya teşvik etmemiz gerekiyor. Denemeye, başarıyı tatmaya veya başarısızlıktan dersler çıkarmaya erken yaşta başlamış bir nesil, inovasyonu destekleyecek en önemli güç durumunda.
Dijital CEO’dan iş dünyasına tavsiyeler
- 2018’de daha fazla dijitalleşmiş bir iş dünyası diliyorum. Tecrübelerin paylaşıldığı bir ortamın yaratılmasının gerektiğine ve yeni fikirlerin denenmesine fırsat verilmesinin mühim olduğuna inanıyorum. Bu anlamda daha önce de belirttiğim gibi iş dünyasının önde gelen oyuncularının sektörü iyi anlamasını, gelişmeleri merak edip, bunları paylaşmasını ve yeni şeyler deneyerek iz bırakmasını arzu ediyorum.
- İş dünyasının incelemesi gereken konuların başında blockchain geliyor. Kripto paralarla gündeme gelen bu teknoloji, sansasyonel haberlerden bağımsız şekilde, iş modeli ve teknoloji olarak ele alınmalı. Blockchain’in ardından yapay zekâ ve nesnelerin internetinin dikkatle takip edilmesi gereken konuların başında geldiğini düşünüyorum.
- Dijital dönüşüme liderlik eden yöneticinin yeniliklere açık olması, herkesten bir şeyler öğrenebilmesi ve cesaretli olması gerektiğine inanıyorum. Dijital dönüşüm ise yenilik demek ve yenilikleri denemeye cesaret edenler kazanacak.
Yorumlar