Skip to main content

Paramount Pictures’ın 120 fps formatında hazırladığı İkizler Projesi (Gemini Man) filmi, sinema dünyasında 3D teknolojisine getirdiği yenilikle hafızamıza kazındı. Ang Lee’nin yönettiği filmde kullanılan 3D+ HFR (3D+ High Frame Rate) teknolojisi analizini Korhan Koray kaleme aldı.

korhan koray Ünlü yönetmen Ang Lee tarafından çekilen İkizler Projesi (Gemini Man), netlik ve derinlik açısından keyifli bir izleme deneyimi sunuyor. Film, konusu itibarı ile ilgi çekici olmasa da, aksiyon ve görsellik konusunda oldukça doyurucu. Bunda filmlerde çok fazla göremediğimiz 3D+HFR (3D+ High Frame Rate) teknolojisi kullanılmasının payı büyük.

HFR’de ‘İkizler Projesi’ 

Filmi kısaca özetlememiz gerekirse; İşinde son derece başarılı olan ve kendi hükümeti adına çalışan tetikçi Henry Brogan’nın (Will Smith), yaşlandığı gerekçesiyle kendisinden 30 yaş genç bir klonuyla karşı karşıya kalmasının hikayesi yüksek bir tempoda izleyiciye aktarılıyor. Değineceğim konu ise filmin teknolojisi, yani 3D+HFR.

Gemini Man-Ikızler Projesi-3D+HFR

2009 yılında Avatar gösterime girdiğinde kullanılan 3D teknolojisi oldukça ses getirmiş ve filmin konseptine oldukça uymuştu, hatta bu teknoloji filmin pazarlanmasında büyük bir etkiye sahip olmuştu. Daha sonraki yıllarda ise, ilgili ilgisiz birçok film bu teknolojiden nasibini almıştı. Birçok eleştirmenin de aynı fikirde olduğu üzere alıştığımız 3D teknolojisi, filmlerin bazıları dışında çoğu filmin izlenme keyfini kötü yönde etkilediği bir gerçek. Standart yöntemlerle çekilmis 3D filmlerde kullanılan hareketli kamera teknikleri, pan, zoom ve bol aksiyonlu sahnelerde net olmayan görüntüler, film izlemeyi eğlenceye değil adeta işkenceye dönüştürüyor. Bunda filmlerin 24 frame rate çekilmesinin etkisi çok büyük.

Peki nedir bu 24 frame?

İzledigimiz hareketli görüntüler aslında saniyede 24 kareden oluşan fotoğraf kareleri. Bundan yaklaşık 100 sene önce film yapımcıları saniyede 24 kareyi standart haline getirmişler. Çünkü daha az sayıda kare sayısı görüntülerin takılarak ilerlemesine neden oluyormuş. Teknik imkanların sınırlı olmasından ve 24 karenin artık insan gözü tarafından daha akıcı algılanmasından dolayı saniyede 24 kare standart haline getirilmiş. Teknik imkanların sınırlı olması, o dönemde makara film kullanılması ve bu filmlerin kurgu aşamaları çok maliyetli olduğu için biraz da saniyede 24 karenin standartlaşması mecburi olmuş. Tabii saniyede 24 karenin kendine has bir efekti var,  bu da motion blur dedigimiz insanlara sinematik gelen flu ve biraz da rüya efektli görüntülerden oluşan imajlar aslında. Örneğin; eski usul TV dizileri ve show’ları, spor organizasyonları, haber programları ve belgeseller dünyadaki bölgelerine göre 25 frame veya 30 frame çekiliyor. Daha ziyade Amerika’da ntsc(30 fps) Avrupa’da pal(25 fps) gibi formatlar kullanılıyor. Bu azami sayıdaki frame farkları bile görsel üzerinde hatırı sayılır bir etkiye sahip. Bundan dolayı film yapımcıları en “filmsel” görüntü için 24 frame  tercih ediyorlar.

Gemini Man-Ikızler Projesi-3D+HFR

Günümüzde ise artık tamamen dijital sistemler kullanılıyor. Kullanılan kameralardan, kurgu sistemine ve sinemalardaki projeksiyonlara kadar her aşama dijital. Dolayısıyla eskiden maliyetlerinden dolayı düşünülmeyen yöntemler artık kolayca uygulanabilir durumda. Film yapımcıları da bundan çokca faydalanmaya çalışıyorlar. Özellikle Douglas Trumbull, Peter Jackson, James Cameron ve Ang Lee gibi kalbur üstü isimler yüksek frame rate’lerinde (saniyede 48, 60, 120 fps gibi) çalışmalarıyla da tanınıyorlar. İlk olarak Peter Jackson, Hobbit üçlemesini 3D+HFR (saniyede 48 frame) olarak yayınlamıştı. O dönemde bu teknolojiyi çekildiği gibi yayınlayacak projeksiyonlar çok yaygın olmadığı için üçlemenin  2 filmini ülkemizde bu formatta izleme şansımız olmamıştı.

Türkiye sinemalarında üçlemenin ikinci filmi olan Hobbit: The Desolation of Smaug (Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları) bu formatta yayınlandı. Filmdeki görsel derinlikten son derece etkilendiğimi söylemeliyim. Oldukça keskin görüntüler, hızlı kamera hareketlerindeki akıcılık ve aksiyon sahnelerindeki temizlik 3D film izlemenin gerçekten ne kadar keyifli olabileceğini gösteriyor. Sanki sinema perdesinden değil de adeta bir camın arkasında kanlı canlı dünyaya bakmak gibi bir hissiyat oluşturuyor. (Bunda biraz da insan gözünün gerçek hayatta 24 fps’den çok daha yüksek fps’de görüntüleri algılamasının rolü büyük.) Her ne kadar ortaya çıkan görsel şov beni son derece etkilese de, bu teknoloji sinemaseverleri ikiye böldü. Benim gibi düşünenlerin yanı sıra, 3D+HFR ile çekilen görüntülerin sinematografik görünmediğini, ortamın set olduğunun anlaşıldığı, makyajların belli olduğu ve yapay göründüğünü düşünenler diğer tarafta yer aldı.

İnanılmaz keskin, tertemiz görüntülerin yanı sıra muhteşem sinematografinin ve göze rahatsızlık vermeyen 3D’nin çokça etkisinde kalmış ve bu teknolojiyle çekilmiş filmlerin beklentisi içine girmiştim. 3D+HFR ile ilgili sert eleştirilerden olsa gerek, bu formatla ilgili gelişmelerden haberdar olmak zorlaştı.James Cameron’un yeni Avatar filmini bu formatta çekeceğine dair birkaç bilgi dışında bir duyum yoktu ve bu filmlerin yayınlanmasına daha vakit vardı.

3D filmler içerisinde özel bir yere sahip, izlerken cok etkilendigim Life of Pi’nin yönetmeni Ang Lee‘nin bu formatla ilgilendigini duydum. Life of Pi’nin 3D görüntüleri her ne kadar iyi olsa da, normal 3D filmlerdeki sorunlar bu filmde de vardı. Sanırım Ang Lee de bu durumdan rahatsız olmuş ki, daha iyi bir 3D izleme tecrübesi, daha yumuşak hareketler ve derinlik için 3D+HFR formatına yöneldi. İlk olarak “Billy Lynn’s Long Halftime Walk” adlı filmini 120 frame ve 4K olarak çekti ve bu formatta yayınlanmasını arzuladı ancak bu formatta yayın yapabilen projeksiyona sahip sinemaların dünyada azlığı ve biraz da izleyicilerin filme olan ilgisizliğinden dolayı, film çok az sayıda yerde gösterime girebildi, hatta ülkemizde standart (24 frame, 3D) olarak gösterildi.

120 fps’lik film Gemini Man, Türkiye’de 60 fps izlenebildi

Ang Lee’nin son projesi Gemini Man oldu ve bu filmde de bir önceki filminde olduğu gibi yine 120 fps ve 4K çözünürlüğünü tercih etti. Lee, yine filminin  sinemada genel olarak bu formatta gösterilemeyeceğini bildiği için bu sefer 60 fps 3D olarak da yayınladı. Dolayısıyla Türkiye de dahil dünyanın birçok yerinde filmi 4K, 60 fps 3D+ HFR olarak izleme şansına eriştik. Film, dünyada ise 4K 120 fps olarak izlenemedi, sadece Kuzey Amerika’da 14 sinema salonunda 2k 120 fps olarak izleyici karşısına çıkabildi.

Ang Lee özellikle bu filmde bu formatın gelişimine katkıda bulunabilmek için oldukça farklı çekim teknikleri, ışık düzenekleri ve lensler kullanmış. Kendisi bu formatın hâlâ gelişim aşamasında olduğunu ve 3D filmlerin bu şekilde izlenmesi gerektiğini savunuyor.

Sonuç olarak, filmi izlerken görselliğinden oldukça etkilendim, sinematografik açıdan Hobbit kadar olmasa bile 60 fps olmasından dolayı, kamera hareketleri daha da yumuşak ve gözü daha az yorucu geldi. Özellikle aksiyon sahnelerinde hiçbir detayı kaçırmıyoruz. Ama tabii ki bu film izleyicileri ve eleştirmenleri ikiye böldü. Gelen olumsuz tepkilerden olsa gerek, yakın zamanda bu formatta izleyebileceğimiz Avatar filmlerinin yapımcısı james Cameron, filmlerinde bu teknolojiyi sadece belli yerlerde kullanabileceği bir teknoloji üzerinde çalıştığını ve Avatar filmlerini bu şekilde yayınlayacağını açıkladı. Özellikle durağan sahnelerde ve yakın plan diyalog çekimlerinde eski usul 24 fps kullanacağını, diğer sahnelerde özellikle hareketli kamera, aksiyon sahneleri ve geniş planlarda yüksek fps kullanacağını belirtti. Açıkçası Cameron’nın 24 fps kullanacağını söylediği sahnelerde de yüksek fps kullanmasını isterdim, çünkü yakın plan diyalog çekimi gibi sahnelerde oyuncuların mimiklerini hiç olmadığı kadar detaylı görebiliyoruz. Bu da oyuncuların oluşturmaya çalıştıkları dramatik etkiye olumlu yansıyor.

Günümüzde  bilgisayar oyunu fanları için yüksek fps olmazsa olmazlar arasında. Bence yüksek frame teknolojisi sadece 3D sinemada değil; sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, bilgisayar oyunları, belgeseller, spor organizasyonları, bazı reklam filmleri, video klipler gibi birçok alanda da karşımıza çıkmalı.

Korhan Koray
linktr.ee/korhankorayonaxe