31 Aralık 2017… Instagram hesabım, ne kadar eğlendiklerini, bu geceye nasıl özenle hazırlandıklarını ve ne kadar da “güzel” olduklarını gözler önüne seren; gerçekten eğlenmek veya geçen yılın muhasebesini yapmak yerine telefonlarına düşen “like”ları anlık olarak takip eden kadın ve erkekler tarafından işgal edilmişti.
2017’nin en kötü gecesini geçiriyordum ve beynimin içindekini unutmak için insanların sahte de olsa mutluluklarına ihtiyacım vardı. Birden eski arkadaşım Sahar Kadri’nin gönderisini gördüm. Yüzüne odaklanmış yakın plan bir selfie. Yataktan uyandığı gibi, saçlar dağınık, makyajsız, hilesiz…
Altındaki yazı hepsinden kıymetliydi: “2017 hem en iyi hem de en kötü yılımdı. Öğrenmekten memnun olduğum birçok ders edindim. En iyisi ise sonunda kendimi tamamen kabul etmem ve durumdan bağımsız olarak her koşulda kendimi sevmeyi öğrenmem oldu. İşte bu, sabahları uyandığımda benim gerçek yüzüm! Kendimi lekelerimle, gözaltı morluklarımla ve yaşımla sevmeyi öğrendim. 2018’i olgunluk, huzur, aşk ve memnuniyetle karşılıyorum.”
Her çektiğimiz fotoğrafta photoshop yaparken biz, moda endüstrisinin bunda hiç mi suçu yok? Dünyaca ünlü modacımız Atıl Kutoğlu ve Channel’in eski baş mankeni, şimdilerde ise stil koçu Sahar Kadri yanıtladı. Biz kendisini New York Moda Haftası’nda defile düzenleyen ilk Türk tasarımcı olarak tanıdık. Viyana’ya İşletme okumaya gitmişken tramvayda dönemin belediye başkanı ile karşılaşıyor ve moda tasarımı üzerine hikâyesi o zaman başlıyor.
Karolina Kurkova, Naomi Campbell onun için podyuma çıkan top modellerden. Dünyanın dört bir yanından prensesler, düşesler, sanatçılar, ünlüler ve önde gelen ailelerin kadınları ondan giyinmek için yarışıyor. Bu kadar prensesin yanında soğuk bir imajı olduğunuzu düşünseniz de Atıl’ın, bizim yolumuz yanılmıyorsam 2010 yılında bir reklam kampanyasında kesişti; o zaman anladım Atıl’ın samimiyetini…
Ve çekinmeden sorabildim: Hepimizi delirttiniz! Instagram’da herkes aslında olmadığı kadar güzel görünmek istiyor. Ne kadar zayıflasa da yetmiyor. Moda endüstrisinin bunda hiç mi suçu yok?
Kadınları anlamak kolay değil. Kadınların gerçekte ne istediğini anlamak için kadınlarla en çok çalışan kişi olan Atıl Kutoğlu’na sormak istedim. Ona göre kadınlar öncelikle zayıflıklarını göstermek istiyor. Bu sezon büyük kesim kıyafetler modayken onun kadınları zayıflıklarını sergilemek için dar tasarımlardan vazgeçmiyorlarmış. Hayattan istekleri ise beğenilmek. Hem erkekler hem de kadınlar onları beğensin istiyorlarmış. Instagram’da ise gözlemlediği kadarıyla daha fazla “like” almak onlar için önemliymiş.
Tanıdığı birçok ünlü photoshop’u seviyor. “Photoshop yaptırmayan yalnızca bir, iki kadın biliyorum” diyor. Ve onları da çok “cool” bulduğunu söylüyor. Atıl Kutoğlu’na göre güzellik insanın gerçek varlığı ile barışık olması anlamına geliyor: “Klasik güzellik bir yana, insanın özgüvenli duruşu ve kendine uygun tarzı yakalamış, hatta yaratmış olması daha önemli biz modacılar için” ifadesini kullanıyor.
“En son Michael Kors’un defilesinde daha tombul mankenler gördüm”
Burada bir tezat var. Yeni nesil güzellik kavramı aslında şahsına münhasırlık olarak tanımlıyorsak defilelerinde daha normal kızları ve erkekleri de görmeliyiz Atıl’ın. Anoreksik modellere karşı olduğunu söylüyor, ancak video ve fotoğraflarda olduğundan daha toplu görünmemeleri için zayıf modeller kullanmak durumunda kalıyormuş.
Modacının kara kalem çizimlerini podyumda yansıtmak asıl amaç olunca incecik ve uzun boylu modeller bir zorunluluk oluyormuş. Ancak en son Michael Kors’un defilelerinden birinde tüm cast’ın içinde 3-4 tane de normal ölçülerde modeller görmüş. “Belki ben de benzerini uygulayabilirim defilelerimde” diyor Atıl…
İstanbul, Atina ve Paris’te yaşayan Channel’in eski baş mankeni, Mısır asıllı Sahar Kadri, aynı zamanda Zadig & Voltaire’in Türkiye, Yunanistan ve Balkanlar bölgesi danışmanı. Modelliği bıraktıktan sonra stil danışmanlığına başlamış. Bu yıl çeşitli ülkelerde workshop’larıyla karşımızda olacak.
Bu yazının ana ilham kaynağı olan Sahar; güzelliği şöyle tanımlıyor: “Güzelliğin birçok tanımı var. Ancak bana göre güzellik, kendine dürüst olmak demek. Mısırlı feminist yazar Nawal El Saadawi’nin sözlerinden alıntı yapmak gerekirse güzellik, doğal, yaratıcı ve dürüst olmak; gerçekleri söylemek demek. Ben de yaş aldıkça, gerçekten “güzel” insanların kendilerini olduğu gibi kabul ettiklerini ve sevdiklerini anladım. Çünkü her insan kendi yolunda güzel. Güzel olmak emsalsiz olmak demek ve herkes bir diğerine göre benzersiz.”
Kadınların üzerinde çok fazla güzellik ve annelik kaygısı var
Bir çocuk annesi Sahar, kadınların üzerinden çok fazla baskı olduğunu düşünüyor. Kadın, özellikle anne ise, diğerlerinin mutluluğu için kendini feda ediyor. Bu esnada ise kendini unutuyor. Bir de toplumdan topluma değişen ve tamamlanması gereken bazı kadınsal standartlar var. Bunlardan birisi güzellik, bir diğeri genç olmak, kabul edilebilir ölçüde giyinmek, uygun davranış kalıpları sergilemek.
“Bu zorunlulukları sence kim yaratıyor,” dediğimde ise Sahar, “Buna öncelikle toplum, sonra eğitim sistemi, reklamcılık, sinema ve moda endüstrileri,” diyor. Ancak güzellik kavramının toplumdan topluma değişiklik gösterdiğini de eklemeden edemiyor: “Fransa’da kadınlar kendilerini her yaşta güzel hissediyorlar. Orta Doğu’da ise yaşlanmaya başladıkça devreye estetik ameliyatlar giriyor.”
“Kusurlu olmak güzeldir. Bir insan ne kadar kusursuzsa o kadar daha az insani görünür”
Kusurlu olanın güzelliği kavramını ilk kez geçtiğimiz yıl Cannes Lions’da duydum. Unilever Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Başkanı Keith Weed, şirketinin çeşitliliği kucakladığını ve artık kadın sterotipleri kullanmayacağını açıkladı.
IPG, National Geographic ve Refinery 29 ise global pazarlarda 4 bin kadınla yaptıkları araştırma ve yüz yüze görüşmelerin sonuçlarını paylaştı. Buna göre kadınlar reklamlarda hâlâ sterotiplerin kullanıldığını düşünüyorlar. Pazarlama dünyası için ise bunların bir klişe olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle yapılan marka kampanyalarını ise yüzde 51 oranında anlamsız buluyor, yüzde 53 oranında markaların kişisel deneyimlerini yansıtmadığını söylüyorlar.
L’oréal ise “Çünkü sen buna değersin” sloganını geçtiğimiz yıl Cannes’da “Çünkü biz hepimiz buna değeriz” olarak değiştirdiğini açıkladı. L’oréal, kendini sorgulayan kadınlar yaratmaktansa kendine güvenen kadınlar yaratmayı hedefliyor. Çünkü markalar reklamlarında güzel kadın kullandıkça özellikle 17-25 arasındaki kadınlar kendi güzelliklerinden şüpheye düşüyorlar.
Her 10 kişiden 7’si için Instagram’da beğenilmek önemli…
Zenna Araştırma ve Danışmanlık tarafından 4-10 Ocak 2018 tarihleri arasında 18 yaş ve üzeri dijital dünya kullanıcısı halk geneliyle online görüşme yönetimi kullanılarak bin 200 kişi ile gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, 86,9 ile Facebook hayatımızda en yüksek payı olan mecra. Instagram ise 84,1 ile ikinci sırada geliyor.
Erkekler YouTube’u, kadınlar ise Instagram’ı daha fazla kullanıyor. Kadınların tercih ettiği diğer bir mecra ise Pinterest. 18-24 yaş grubunda ise en çok kullanılan mecra yine Instagram.
Instagram kullanan erkekler, yaptıkları paylaşımlara yorum yapılmasını daha çok önemserken, söz konusu beğenilmek olunca tüm yaş grupları ve cinsiyetler like’ın önemli olduğu görüşünde.
Genelde herkes hoşuna giden Instagram paylaşımlarını beğendiğini söylerken 18-34 yaş grubu, bazı arkadaş ve aile fertlerinin yaptığı paylaşımları ayıp olmasın diye beğendiğini de kabul ediyor.
İlgi çekmek için paylaşıyoruz
İnsanların Instagram’da paylaşım yapmalarının asıl nedeni ne olabilir diye sorguladık. Kadın ve erkeklerin büyük kısmı en önemli nedenin karşılaştıkları güzel şeyleri, takipçileri ve arkadaşlarıyla paylaşmak olduğunu düşünüyorlar. İkinci sırada ise ilgi çekmek ve üçüncü sırada kendilerini görünür kılmak geliyor. İnsanların, sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla kendilerine bir statü kazandırmak amacında olduklarını düşünenler arasında kadınlar ve 18-24 yaş grubu öne çıkıyor.
Mutsuz insanlar, Instagram’da daha fazla vakit geçiriyor!
18-24 yaş grubunun favori mecrası Instagram. “Bu mecrayı bu kadar sık kullanırken sence kişiler burada neden bu kadar fazla vakit geçiriyor,” diye sorduğumuzda, “Alışkanlık” cevabını alıyoruz. Sonrasında ise itiraflar dökülüyor ufak ufak…
Mutsuz, gündelik hayatlarından sıkılan, ilgi çekmeye çalışan insanların burada daha fazla yer aldığını düşünüyorlar.
Kilo aldığımızda beğenilmeyeceğimizi düşünüyor ve diğer insanları etkilemek istiyoruz
Zayıf ve fit olma arzusu, güzelliğe eşlik eden başka bir kavram. Çünkü hepimiz daha ince olma derdindeyiz. 500 gr alan, “Çok kilo aldım” diye depresyona giriyor. Sürekli spor salonundan selfie’ler koyuyoruz.
Küçük photoshop’lar hayatımızı kurtarıyor. Cildimizi düzeltiyor, saclarımıza ışıltı veriyor, göbeğimizi yokmuş gibi gösteriyor, hatta boyumuzu uzatıyoruz.
Çünkü Instagram’da mutlu olmak yetmiyor. Herkes kendi çapında model olmak istiyor. Gençlerin yüzde 64’ü, son yıllarda insanların spor yaparak zayıf ve fit olma arzusunda olduğunu söylüyor. Bunun nedeninin ise kilo aldığımızda beğenilmeyeceğimizi düşünmemiz ve diğer insanları etkileme arzumuz olduğunu kabul ediyorlar. Sağlıklı beslenmek ise bunun arkasından geliyor.
Yorumlar