35 yıldır, 800’den fazla iş ortağı ile bugüne kadar 200 binden fazla firmanın büyüme yolculuğuna eşlik eden Logo Yazılım, Türkiye’nin uluslararası yazılım markası olarak dünya teknoloji trendleri paralelinde ürünler geliştiriyor. Bu başarının mimarlarından olan Logo Yazılım İcra Kurulu Başkanı M. Buğra Koyuncu’ya göre; ‘Yazılım, altyapı ve donanımda iyi duruma gelen bir ülkenin önünde açılan yeni fırsat penceresi.’ Türkiye de bu alandaki teknoloji yatırımlarına geç başlamasını fırsata dönüştürmüş durumda. Peki tam bu noktada yazılım özelinde Türkiye için ne gibi fırsatlar var? Buğra Koyuncu ile yazılım ihracatından sektörün geleceğini şekillendirecek trendleri dijital dönüşümde yazılım etkisini konuştuk.
Dijital dönüşüm konusunda Türkiye’nin artı ve eksilerini nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye’deki BT altyapısı birçok Avrupa ülkesine göre iyi durumda, çünkü sektör olarak son teknolojiye yatırım yaptık ve mimarilerimizi kurduk. Yarışa geç başlamamız bizim için avantaja dönüştü. Bu durum, Avrupa ortalamasının gerisinde kalan, ancak son yıllarda ivme kazanan kurumsal yazılımlar için de potansiyeli ortaya koyuyor. Yazılım, altyapı ve donanımda iyi duruma gelen bir ülkenin önünde açılan yeni fırsat penceresidir. Bu altyapı ve donanımın verimlilik üreten beyni yazılımlardır.
Siz Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunda Logo yazılım olarak kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Logo Yazılım olarak, yaklaşık 35 yıldır işletmelerin verimliliğini ve kârlılığını artırmaya yönelik kurumsal yazılımlar geliştiriyor, farklı ölçekteki şirketlerin daha esnek ve verimli çalışmalarına ortam hazırlayan iş uygulamaları üretiyoruz. Sahada yanlarında oluyor, verdiğimiz eğitimlerle bilgi birikimlerine katkıda bulunuyor, sorunlarına özel çözümler getirmek için destek oluyoruz. Dijital dönüşüme öncülük eden e-devlet uygulamaları için önemli yatırımlar yapıyor, her türlü mevzuatın fiili hayatta kullanımına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Tüm bunların yanı sıra, işletmelerin finansal rekabet avantajı oluşturabilmeleri için katma değerli uygulamalar geliştiriyoruz.
Yıllardır sektörümüz teknoloji özellikle de yazılım ihracatı konusundaki eksiklerimizle ilgili hayıflanıp duruyor. Siz yazılım ihraç eden bir firma olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?
Yazılım veya teknoloji ihracatının organize ve sürdürülebilir olması çok önemli. Meseleyi Türkiye ve dışarısı olarak düşünmemeliyiz. Her türlü ihracatta olduğu gibi yazılım ihracatında da söz konusu olan kritik konu, marka değeri oluşturulmasıdır. Yazılım, “kalifiye işçilik satmak” demek değildir. Hindistan’ın biraz o tuzağa düştüğünü söyleyebiliriz. Eğer marka ve onun etrafındaki algı oluşturulamıyorsa, yazılım katma değerli olmaktan çıkar ve kalifiye işçilik alanına dönüşür. Ayrıca, yazılım ihracatı özelinde bakıldığında negatif ithalatın da ihracat olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ortalama 6 milyar dolarlık Türkiye yazılım pazarında üretilen yazılım lisansları ve hizmetlerinin büyük bir kısmı ithalata dayalı. Yazılım stratejik bir alandır. Bu yüzden küresel standartlarda ve kalitede, katma değerli, rekabet edebilir ürünler üretmemiz şart.
2018’in son çeyreğinde e-ihracat konusu çok gündemde idi. 2019 için e-ihracatı artırma adına markalara neler önerirsiniz?
E-ihracat sisteminin toplam ihracat içindeki payı henüz yüzde 0,3 düzeyinde. Ancak bu oranın 2023 yılına kadar yüzde 5’e çıkacağı öngörülüyor. Gelişen teknolojilerle birlikte bu alan da gittikçe gelişmeye devam ediyor. Yazılım özelinde söylediğimiz şeyler burası için de geçerli. Markalaşmak ve niş alanlar üzerine odaklanmak 2019 yılında da tüm şirketlerin gündeminde olmalı.
Maalesef ki, son birkaç yılda ve yoğunlukla 2018’de özellikle yazılımcıların yurtdışına kaçışını hep birlikte seyrettik. Ekonomik ve siyasî anlamdaki krizler bir yana, Türk iş dünyası dijital çağda yetenek yönetimi konusunda neyi yanlış yapıyor?
Ülkemizdeki aydınların, üniversite mezunlarının, sektör profesyonellerinin Türk markalarına karşı önyargıyla baktıklarına şahit oluyoruz. Bu ülkenin iyi mühendisler yetiştirebildiğini, bu ülkenin teknolojiyle ilgili güzel işler başarabildiğini öncelikle kendi toplumumuzun kabul etmesi gerekiyor. Türkiye’nin dijital dönüşümünün önündeki en büyük risklerden birini know-how transferi olarak görüyoruz. Bu nedenle, nitelikli iş kaynağı konusunda ülke olarak bir strateji geliştirmemiz gerekiyor.
Türkiye ekonomisinin yüzde 90’ından fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor. Sizce KOBİ’leri yazılım teknolojilerine ilgisi ve bu konudaki bilinci yıllar içinde nasıl değişti?
Kurumsal yazılımların Türkiye’deki şirketler, özellikle de KOBİ’ler tarafından kullanımında, son yıllarda yukarıya doğru ciddi bir ivme olduğunu görüyoruz. Şirketlerin kurumsallaşma ihtiyacının temelinde, sürdürülebilirlik, kârlılık ve sağlam bir finansal yapı, rekabet gücü, uluslararası pazarlara açılma ve elbette yasal zorunluluklar gibi temel gereksinimler bulunuyor. Araştırmalar, KOBİ’lerin hâlâ donanımsal ihtiyaçların karşılanmasını birinci öncelik olarak ele aldığını gösteriyor. Donanımı takiben, BT güvenliği, yedekleme, depolama ve bulut çözümlerinin KOBİ’lerin yatırım planlarında yer aldığını görebiliyoruz.
Logo’nun hedeflerinden biri bölgesel bir güç haline gelmek. Bu konuda çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Logo Yazılım yurtdışındaki ilk yatırımını 2016 yılında Romanya pazarının yerel lider şirketi Total Soft’un yüzde 100 hissesini satın alarak yaptı. Total Soft, yüksek büyüme potansiyeline sahip Romanya’daki fırsatlar açısından taşıdığı önemin yanı sıra, şirketin satışlarının yüzde 30’undan fazlasını Avrupa ülkelerine ihraç etmesiyle de Logo için Avrupa’ya açılan önemli bir kapı oldu.
Logo Yazılım olarak, Türkiye’deki deneyimimizi yurtdışı pazarlara da taşımak için Hindistan’da işlerimizi üçüncü parti firmalara yaptırmak yerine, ürünlerimizi Hindistan pazarına uygun hale getirdik. Logo markasıyla orada bir şirket kurduk ve burada da ürünlerimizle değer üretmeye devam ediyoruz.
30 yılı aşkın bir süredir sektörde var olan Logo’nun en büyük hedefi ne?
Logo Yazılım olarak her zaman en büyük önceliğimiz müşterilerimiz oldu. Müşterilerimizle, işbirliği içinde tutku ve çeviklikle değer yaratmak bizim en büyük hedefimiz. 35 yıldır sektörü yönlendiren bir şirket olarak, hem müşterilerimizin hem de ekosistemimizdeki herkesin deneyimini geliştirmek için çalışıyoruz. Bunu yanında, yenilikçilik ve yaratıcılığı da artırarak, kurumsal çözümler konusunda liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz. Türkiye ekonomisinin en önemli yapıtaşı KOBİ’lerin rekabetini artırmak, çalışanlarının işsiz kalmaması için ve teknolojinin demokratikleşmesi için sektöre, Türkiye’ye ve Dünyaya destek vermeyi sürdüreceğiz.
Yazılım sektörünün dünyada ve Türkiye’de geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Artık kurumlar, daha çevik ve hızlı olabilmek için farklı çözümlere ihtiyaç duyuyor. Bu çözümlerin farklı sistemlerle uyumlu çalışması ve internete entegre olması sayesinde, kullanıcılar veriye istedikleri yerden ve istedikleri zaman ulaşabiliyor. Yapılandırılmış verinin üretildiği kaynakların yanı sıra sosyal medya gibi yapılandırılmamış veri kaynaklarının da anlık takibi gerekiyor. Zaman ve nitelikli bilgi ekseninde yaşanan yoğun rekabetin galibi olmak isteyen şirketler, doğru adımları atabilmek için yenilikçi iş çözümlerine ihtiyaç duyuyor. Veriyi bilgiye dönüştüren, taktiksel kararların hızlı ve doğru şekilde verilmesine yardımcı olan çözümler; özellikle orta ölçekli şirketlere rekabet avantajı sağlıyor. Firmalar, konsolide edilmiş, doğru, gerçek zamanlı ve çok boyutlu verileri kullanarak proaktif yönetim imkânı elde ediyor.
Bu sektörde yakın gelecekte oyunu şekillendiren trendler neler olacak?
Yazılım sektörü özelinde baktığımızda gelecekte bizi etkileyecek tek bir trend, paradigma ya da dönüşümden söz etmek mümkün değil. Birçok eğilimle, trendle aynı anda uğraşıp bunlarla başa çıkmamız; verimlilik elde edecek şekilde yararımıza kullanmamız gerekecek. Hibrit mimarisi dediğimiz bu yeni yaklaşım için biz de Ar-Ge ve yatırım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Öte yandan, bulut bilişim, SaaS, e-dönüşüm gibi kavramlar da gündemde. Nesnelerin interneti (IoT) ve Endüstri 4.0, imalat sanayisinde radikal değişikliklere yol açıyor ve açmaya devam edecek. Bunlar büyük stratejiler ve Türkiye bu paradigmaların dışında kalamaz. Kurumsal iş yazılımlarının dünyadaki trendlerine bakacak olursak; finans, medya ve üretim en büyük sektörler. Gelecekte bu sektörde dikkat çekecek sektörler ise sağlık ve ulaşım. Ulaşım endüstrisinde rakamların 2024 yılında 30 trilyon doları geçeceği öngörülüyor.
Yorumlar