Skip to main content

Geçtiğimiz iki senede Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm ile ilgili ne çok şey okudunuz, dinlediniz ve izlediniz değil mi? Bu ay ve sonraki birkaç ayda bu dönüşümün büyük veri, yapay zeka, robotik teknolojisi ve otonom araçlar gibi sıkça anlatılan kısımlarının yanında aslında belki de daha büyük bir dönüşümü mimarı olacak genetik ve nano teknoloji üzerinde duracağım.

Geçtiğimiz günlerde iki farklı listede dünyanın en iyi üniversitesi olarak gösterilen Massachusetts Institute of Technology (MIT) sadece iyi bir üniversite değil, altın yumurtlayan bir girişimci çiftliği aslında. 2016 verilerine göre MIT ve Harvard mezunu olup, kendi işlerini kuran kişilerin şirketlerinin senelik toplam cirosu 5 trilyon dolar seviyesinde (Türkiye’nin senelik gelirinin yaklaşık 5 katı).

Yakın gelecekteki start- up milyonerleri, genetik programlayıcılar arasından çıkacakYazımın başlığını aldığım MIT Technology Review sitesinde yer Antonio Regalado’nun bir makalesine görüş veren sentetik biyoloji uzmanı Wendell Lim; sadece iki sene önce kurmuş olduğu “moleküler akıl” üreten şirketi Cell Design Labs’i, bu alanda faaliyet gösteren ilaç şirketi Gilead Science’a 175 milyon dolara satan bir girişimci ve bilim insanı. Cell Design Labs, bir ilaç üretmiyor! Ürettikleri teknoloji kansere karşı (yakında sadece kansere karşı değil, enfeksiyonlara karşı olanları da duyacağız) mücadele eden T hücrelerine “yeni yetenekler” kazandırmak üzerine. Yani tabir yerindeyse bu teknoloji vücudumuzun savunma sistemini eğitiyor ve güçlendiriyor. Bu tedavilerin şimdilik sadece üç tanesi FDA onayı aldı. Size şöyle özetleyeyim bu tedavileri; tek dozunun maliyeti 500 bin dolar seviyesinde ve neredeyse hedef aldığı kanseri kökünden temizliyorlar. Kemoterapi ismi verilen ilaç tedavilerinden en büyük farkları ise sağlıklı hücreler üzerinde yan etkiye sebep olmamaları. Türkiye’de bu konular üzerine çalışan start-up’lar da var ama sayıları iki elin parmakları kadar. Bunlardan biri olan GENZ Biotechnology’nin kurucusu ve CEO’su Umut Ağyüz. Ağyüz bu konuda şunları söylüyor:

Kodlamasını bilenler için devrim niteliğinde ürünler çıkarılması çok kolay
“Kanser aslında öleceğini anlayan bir hücrenin ölmemek için kendini yeniden programlaması kadar masum bir iç güdüden ibaret. Bu yaşam mücadelesinin sonunda çökense bütün sistem oluyor, hücreler de insanlar gibi bencil maalesef. Bugüne kadar yapılan çalışmalar kanseri yavaşlatmak ve belirtilerini azaltmak içindi hep. Yıllardır kemoterapi ilaçları ile kanser hücrelerini yakalamak ve hedefe ulaştırmak için uğraşılıyor. İlk defa 2017’de kanser hücrelerinin kendini programlaması gibi vücudun asker hücrelerinin de yeniden programlanması başarıldı ve bu tedavi yöntemi çok da başarılı oldu. Bu yeniden programlama ile hücre tedavileri konusunda regülasyonlar ve klinik çalışmalar için gerekli izinlerin alımı; yeni bir ilaç geliştirmeye göre çok daha rahat. Ayrıca ilaçlar gibi dışarıdan sürekli verilmesi de gerekmediği için geleneksel kanser tedavilerinin kökten değişeceğini ve yerini yeni nesil hücre tedavilerinin alacağını artık net olarak söyleyebiliriz. 2017 yılında ortaya konan bu devrim, aslında oynamaya açık bir biyolojik kod sistemi ve adı da “CrispR”. Kodlamasını bilenler için devrim niteliğinde ürünler çıkarılması çok kolay. Dünyada özel sektörün hücum ettiği bu alanda biz de bir Türk girişimi olarak öne çıkmaya başladık. Arkasında güçlü bir yatırımcı ekibi bulunan GENZ Biyoteknoloji, başında Prof. Dr. Nezih Hekim’in bulunduğu Ar-Ge ekibi ve CrispR Solution ekibi ile güç birliği yaparak yakın zamanda hepimizi çok gururlandıracak çalışmalara imza atacak gibi.”