YouTube’daki herhangi bir videonun kaç kişi tarafından izlendiğini, kaç kişi tarafından beğenildiğini, kaç kişi tarafından beğenilmediğini, yapılan yorumları görebildiğimiz günümüz teknoloji dünyasında, markalar ve reklam verenler de kampanyalarının ne kadar etkileşim yarattığını anlık olarak takip edebiliyorlar. Peki, ya 20 yıl öncesinde böyle bir imkânları var mıydı? Teknik açıdan baktığımızda, evet. Örneğin bir marka gazete ya da dergiye reklam verdiğinde tiraj doğrultusunda ve okunma araştırmaları ile reklamının kaç kişiye ulaştığını bilebiliyordu, ancak bu sayı ne kadar doğruydu, gazeteyi/dergiyi okuyanların o reklam sonrasında aldıkları satın alma kararlarını bırakın, reklamı görüp görmedikleri hakkında kesin bir rakam vermek imkânsızdı.
Bununla birlikte araştırmalar gösteriyor ki, dünyada ve Türkiye’de televizyon da dâhil olmak üzere tüm geleneksel reklam mecralarına yapılan yatırımlar azalıyor. Zenith Optimedia’nın yayımladığı rapora göre 3 yıl içerisinde dünya çapında TV reklamlarına yapılan yatırım yüzde 3 oranında azalacak.
Her şeyin ölçülebildiği bir dünya
Bunun sebebi ise çok basit: Bugün WhatsApp’ta gönderdiğimiz bir mesajın bile okunup okunmadığı bilgisine ulaşabiliyoruz. İnternet ve cep telefonları hayatımıza girdiğinde büyük bir paradigma kayması yaşadık, pazarlamanın da bundan etkilenmemesi elbette ki mümkün değildi.
Geleneksel iletişim yöntemlerinde reklamlarınızı kitlesel hazırlamak zorundasınızdır. Hedef kitlenizi kadın, erkek, genç, çocuk, orta yaş ve üstü olarak belirlersiniz ve reklamlarınızı da uygun saat aralığında yayımlarsınız. Geleneksel mecralarda kullanıcıların tepkilerini en erken ertesi gün ölçebildiğiniz için etkileşim yaratmanız çok zordur, çünkü iletişim tek yönlü. Oysa dijital ve mobil dünyada etkileşimi anında yaratabilirsiniz. Örneğin bundan 10-15 öncesinde sadece klasik telefonların olduğu dönemde bile düzenlediğiniz standart bir SMS kampanyasına kullanıcılarınız çok kısa sürede Evet / Hayır gibi cevaplarla dönebilir, siz de ölçümlemeyi anında yapabilirsiniz. Geleneksel reklamlarda teklifleriniz de gelenekseldir. “1 alana 1 bedava, şu kadar indirim” gibi sloganların ötesine geçmeniz neredeyse imkânsızdı.
Verinin önemi ve markaların uyanışı
Her kadın gibi alışveriş yapmayı seviyorum ve kişisel olarak iyi hizmet veren, kaliteli markaların uzun süredir müşterisiyim. Pek çok müşteri kartım var. Yıllar önce müşteri sadakat kartı çıkarırken sordukları sorular şunlardı: Adınız soyadınız, telefon numaranız ve yaşadığınız semt. Bu kadar! 10-15 yıldır alışveriş yaptığım markam benim hakkımda sadece bunları biliyor! Aldığım ürünleri değil de alışveriş tutarlarını kayıt altına aldığı için, bana şimdiye kadar hiçbir zaman, “Yeni sezonda tam sizin seveceğiniz mavi bir ceketimiz, spor yaparken giyeceğiniz kırmızı bir spor ayakkabımız var” şeklinde bir iletişim kurma gereği duymadılar.
Bugünlerde reklamlarda Hopi adında bir alışveriş uygulaması için hak ettiği şekilde güçlü bir iletişim yapılıyor. Uygulama, yıllardır mobile emek vermiş, markalara bu stratejide sayısız sunum yapmış ve bu tarz fikirler götürmüş ama bir türlü bu güçlü yatırıma ikna edememiş bir sektör profesyoneli olarak anlattıklarıma örnek oldu diyebilirim.
Biraz önce bahsettiğim yıllardır alışveriş yaptığım markamın beni ve en önemlisi alışveriş alışanlıklarımı, harcama esnekliğimi, seçtiğim ürünleri takip ediyor olması çok doğru adımlar. Bana belki hiç kullanamayacağım kuponlar ve kodlar vermek yerine uygulamanın içindeki bir barkodu üye mağazadaki okuyucuya okutarak 30 sn içinde ciddi bir para kazandırması ise aidiyeti artıran bir özellik.
Türkiye’de ölçümleme
Türkiye’de sadece mobil reklam alanında değil, ölçümleme alanında da çalışmaları bulunan Mobilike, ülkemizdeki en başarılı mobil reklam platformlarından biri. 2009 yılında kurulduktan kısa süre sonra, aylık 3,5 milyar mobil sayfa gösterimine ulaşan, 2012 yılında Point Nine Capital, Team Europe ve Madvertise tarafından yatırım alan, 400’den fazla yayıncı ile çalışan ve Türkiye mobil reklam pazarında yüzde 65 pazar payına sahip olan Mobilike geçtiğimiz aylarda Yunanistan ofisini açmıştı. Geçtiğimiz günlerde Opera Mediaworks tarafından satın alındı.
Bununla birlikte Onursal Başkanı olduğum MMA Türkiye ve IAB Türkiye, Nielsen Türkiye gibi global şirketlerin Türkiye ofisleri de Türk pazarına yönelik detaylı araştırma raporlarını hazırlayıp yayımlıyor. Bu ay içerisinde IAB’nin yıllık olarak yayımladığı Türkiye İnternet Ölçümleme Araştırması, ülkemizde hazırlanan detaylı raporlardan biri.
Push marketing out, pull marketing in!
Mobil reklamcılık artık sadece akıllı telefon ve tablet reklamcılığı olmaktan çıkıyor. Akıllı saatler, bileklikler, gözlükler derken pek çok cihazla birlikte reklam/pazarlama fikirleri değişmeye, dönüşmeye devam ediyor. Bu reklamların ölçümlemeleri de mecranın kendi dinamiklerine göre belirleniyor.
Blippar gibi artırılmış gerçeklik uygulamalarında kullanıcı etkileşiminin diğer mobil kanallara göre daha fazla olmasının sebebi, Blippar’ın sunduğu yenilikçi teknolojinin diğer kanallara göre inovatif olmasından kaynaklanıyor. Kullanıcılara daha önce deneyimlemedikleri bir tecrübe sunduğunuzda, kullanıcı davranışları da değişmeye başlıyor. Örneğin kola kutusu üzerinden cep telefonu ya da tablet aracılığıyla bir deneyim yaşamak, pek çok kullanıcı açısından yeni bir deneyim ve bu da kullanıcıların marka ve uygulamayla daha yakın ilişkiler kurmasına yardımcı oluyor. Bunu bir adım daha öteye taşıyıp, kullanıcılara çevrelerinde her zaman bulabilecekleri elma, kitap, ayakkabı gibi günlük hayat nesnelerini cep telefonu aracılığıyla keşfetmesini söylemek ise çok daha büyük bir yeniliğin kapısını aralıyor. Şu an ABD ve İngiltere’de aktif olan özellik ile kullanıcılar Blippar’ın yeni geliştirmesi Görsel Arama Motoru özelliği ile etraflarındaki nesneleri cep telefonları aracılığıyla deneyimliyor.
Ne yapmak gerekiyor?
Markalar artık tüketicilerini yakından tanımak ve onlara daha özel mesajlar ve teklifler ile yaklaşmak durumunda. Bu konuda dijital mecralar ve sosyal kanallar etkili takip sistemleri ile en büyük destek. İzlenmesi gereken yol ise bu konuda öncü davranıp pazarlama ve reklam harcamalarımızı bir kez daha gözden geçirmek, mobil ve dijital için ayırdığımız payı artırarak 360 derece etkisi olabilecek, doğru strateji ile planlanmış, yönetebileceğimiz ve sürekliliği olan adımlar atmak.
Blippar CEO’su Zehra Öney’in kaleme aldığı “Verinin artan önemi ve markaların uyanışı” başlıklı yazısı Digital Age Haziran 2015 sayısında yer alıyor.
Yorumlar