“EMO Bilgi ve İletişim Teknolojileri Raporu-2016/Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yoksulluğu” adlı rapor, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil, EMO Bilgi ve İletişim Teknolojileri Komisyonu Başkanı Tayfun İşbilen ile Komisyon Başkan Yardımcısı Alpaslan Güzeliş`in katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.
DHA’nın haberine göre, toplantıda soruları yanıtlayan Alpaslan Güzeliş, iletişim teknolojilerine erişimde halkın geliri ve sosyo-ekonomik faktörler belirleyici olsa da bu alanda izlenen yanlış politikaların bilgi ve iletişim teknolojilerine özel bir yoksullaşma süreci yarattığının altını çizdi ve ekledi:
“Türkiye’de 5G’ye geçilmesi hayal”
“Türkiye’de 5G’ye geçilmesi hayal. Bu altyapı ile mümkün değil. Türkiye`nin fiber optik kablo altyapısını şu anki mevcudunun 3 katına, yani 1 milyon kilometrenin üzerine çıkarması gerekiyor. 4.5G diye bir tanımlama dünyada yok. Şimdi bu altyapıyla bunu bile sağlıklı çalıştıramıyorsun; hızlar düşük. Bu da fibere bağlı. Dünya gündeminde büyük veri var. Fiber olmadan bunların olması mümkün değil. Gelecek yıl Türkiye BİT endeksinde belki de 2-3 basamak daha düşecek.”
“BT alanında stratejik planlamalara ihtiyaç var”
Bugün düzenlenen basın toplantısının başında konuşan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ekonominin en öncelikli alanı konumunda olduğuna ve pek çok sektör için itici güç oluşturduğuna dikkat çekti.
“Özellikle Nesnelerin İnterneti ya da Endüstri 4.0 olarak kamuoyunda tartışılan süreç, ekonomik gelişimin yönünü belirleyici bir etkiye sahiptir. Ülkemizin bu sürecin dışında kalmaması için bilgi ve iletişim teknolojileri alanında stratejik planlamalara ihtiyaç bulunmaktadır” diyen Yeşil, bu planlamaların da istihdam boyutunu gözetecek kapsamlı bir içerikle ele alınması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye 70. sırada
EMO Bilgi ve İletişim Teknolojileri Komisyonu Başkan Yardımcısı Alpaslan Güzeliş, “EMO Bilgi ve İletişim Teknolojileri Raporu-2016/Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yoksulluğu” başlıklı rapora ilişkin yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi:
“ITU`nun 2016 yılı BİT Geliştirme Endeksi`nde Türkiye 175 ülke içinde 2015 yılına göre bir sıra gerileyerek 70. sırada yer aldı. Erişim alt endeksinde de 1 sıra gerileyerek 81. sıraya düşen ülkemiz, BİT Kullanım Endeksi`nde 2 basamak gerileyerek 76. oldu. BİT becerileri endeksinde ise 39. sırada olan Türkiye`nin 2007 yılında BİT Geliştirme Endeksi`ndeki yeri 56. sıradaydı. Türkiye artık bir Afrika ülkesi seviyesine düşer konuma geldi.”
“Penetrasyon oranının artması gerekiyor”
“Tüm ülkeler içinde yüzde 43 gibi en yüksek vergilendirmenin olduğu ülkemizde gezgin hücresel hizmet maliyeti kişi başına düşen ulusal gelirin yüzde 2.01’i düzeyindedir ve 197 ülke arasında en düşük maliyete göre yapılan sıralamada Türkiye 94. sıradadır. Cep telefonu abone sayısı 2016 yılı 3. çeyrekte 74.4 milyona çıkmış ve penetrasyon oranı da yüzde 94.6 oldu. Bu da BİT endeksimizi olumsuz etkiliyor. Türkiye`nin gezgin hücresel sistemlerde gelişmiş ülke seviyesine gelebilmesi için en az yüzde 120 penetrasyon (yayılım) oranına ulaşması, bunun için de yüzde 25 penetrasyon oranını artırması gerekiyor.
“Verilerde uyuşmazlık görülüyor”
“Türkiye`de yaklaşık 2 haneden birinde bilgisayar bulunmuyor. TÜİK araştırmalarına göre nüfusun yüzde 61.2`si internet kullanıyor; BTK`ya göre ise 55 milyon İnternet abonesi bulunuyor. Uluslararası ölçüm yapan kuruluşlardan olan Akamai ise 2016 yılı ilk çeyreğinde Türkiye`den 9 milyona yakın adresten (IPv4) bağlantı gerçekleştiğini ölçmüştür. Aynı adresi 4 kişi kullansa bile İnternet kullanan kişi sayısı 40 milyonun altında, yani nüfusun yüzde 45`iyle sınırlı kalıyor. Bu durum TÜİK ve BTK verileriyle uyuşmuyor.
“Fiber optik kablo altyapısı yetersiz”
“Sabit genişbant fiyatında kişi başına düşen ulusal gelirin yüzde 0.98`i düzeyi ile Türkiye 36. sıradadır. Sabit genişbanta sahiplik yüzde 12.4 oranında olup, gelişmiş ülkeler ortalamasının 3`te 2 gerisindedir. Türkiye`nin BİT endeksini yükseltebilmesi için sabit genişbant sahipliğini en az 2 kat artırması gerekiyor. Akamai raporuna göre Türkiye, 40.7 Mbps en yüksek ortalama hız ile dünya genelinde 64. sıradadır. Türkiye’nin fiber optik kablo altyapısını şu anki mevcudunun 3 katına, yani 1 milyon kilometrenin üzerine çıkarması gerekiyor.
“Üretim modelinin değiştirilmesi gerekiyor”
“Türkiye TÜİK verilerine göre 2000-2016 yılları arasında yalnızca cep telefonu dışalımına 26.5 milyar dolar ödedi. Yalnızca 2016`da 4N`nin de etkisiyle 3 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır. Satılan cep telefonlarında yerli payı yüzde 2-3`ün üzerine çıkmamaktadır. Ne yazık ki bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı arttıkça ithalat da artmakta, ülkemizin cari açığında giderek önemli bir yer tutmaktadır. Piyasa ekonomisinin kuralları gereği tüm parçaların Türkiye’de üretilmesi beklenmese bile özellikle tasarım ve montaj aşamaları ile birlikte birçok bileşenin Türkiye’de üretilmesi olanaklıdır. Yerlilik oranlarının artırılması zorunludur. Bunun için yurtdışından ithal edilerek parçaların birleştirilmesine dayalı üretim modelinin de değiştirilmesi gerekiyor. Bu konuda yetkin işgücü ve uzmanlarımız var; önemli olan bu anlamda devletin düzenleyici olmasıdır.
“Bilgi teknolojilerine erişim maliyetlerini hızla aşağı çekmeliyiz”
“Cep telefonu satışlarında 160 TL’den az olmamak üzere yüzde 25 ÖTV alınmaktadır. Buna yüzde 18 KDV de eklendiğinde; en ucuz telefonun vergisiz fiyatı 1 lira dahi olsa 189.9 TL`nin altında bir fiyattan satılamamaktadır. Vergiler hariç 1000 TL olan bir telefonun maliyeti ise ÖTV, KDV ve TRT bandrolü ile 1545 liraya kadar yükselmektedir.”
“Cep telefonu sahipliğinin 0-9 yaş arası hariç nüfusun tamamına yayıldığı ve 4 kişilik asgari ücretli bir ailenin evinde en az 2 cep telefonu aboneliği olduğu düşünüldüğünde; aylık ortalama 2 hat için 76.8 lira ve 59 lira sabit İnternet gideri ile birlikte 135.8 TL`lik fatura ortaya çıkmaktadır. Yani asgari ücretlinin maaşının yüzde 9.2`si iletişim giderlerine ayrılmaktadır.”
“Bilgi ve iletişim teknolojileri ve buna dayalı hizmetler üzerindeki ÖTV kaldırılmalı, KDV düşürülmeli, TRT bandrolü gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir. Kendi geliştirdiği teknolojiyi kullanan, bilgiye ve Ar-Ge’ye dayalı katma değeri yüksek ürünler üreten bir sanayileşme modelini hayata geçirebilmemiz için bilgi teknolojilerine erişim maliyetlerini hızla aşağı çekmeliyiz.”
Yorumlar