Aslında yabancı bir terim olan ve ilk defa ABD’de kullanılmış olan start- up teriminin Türkçe’de tam bir karşılığı olmasa da, bazı yazı, makale ve sunumlarda “yeni girişim” olarak kullanıldığı gözlemlenmektedir. Şimdi, gerek Türkçe’deki tanıma, gerekse de dünyada start-up’ların algılanış biçimine bir göz atıldığında start-up’ların en önemli unsurunun “girişimci” olduğu ortaya çıkmaktadır. Peki, o halde girişimci ne şekilde tarif edilebilir? En bilinen tanıma göre girişimci, iktisadi mal veya hizmet üretimi için üretim faktörlerini bir araya getirerek, ekonomik fırsatları yeni değerlere dönüştürmek amacıyla organizasyon oluşturan kişidir. Yani bir anlamda fırsat avcısı!
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu fırsat avcıları -çok şükür ki- gittikçe artmış ve onların sayesinde de bir start-up ve girişimcilik ekosistemi oluşmaya başlamıştır. Misal, bir yanda start-up kuran girişimciler, diğer yanda bu start-up’lara yatırım yapmaya hazır yatırımcılar öteki yanda onları bir araya getiren platformlar… Sonrasında devlet kanadından destekler, melek yatırımcı ağları ve sadece start-up’lara danışmanlık veren hukukçular…
Hukukçulardan söz açılmışken, ve tam da global girişimcilik haftasını geride bıraktığımız bugünlerde, biraz da start-up ve hukuktan bahsetmekte fayda var. Acaba biz hukukçular start-up ve girişimcilerin ihtiyaçlarına cevap verebiliyor muyuz? Onların bizlerden beklentileri neler? Hukukçular olarak bizlerin de bu ekosistemin daha gelişmesi ve ilerlemesi için yapabileceğimiz şeyler var mı? Cevap, kesinlikle evet!
IBA’nın Londra’daki start-up konferansından notlar
Kasım ayında, Uluslararası Barolar Birliği (IBA) tarafından düzenlenen ve amacı sadece Avrupa’daki start-up avukatlarını bir araya getirmek olan bir start-up konferansındaydım, Londra’da. Konferansın lokasyonu da tam konferansın ruhuna uygun bir kuluçka merkeziydi ve tüm biletler konferanstan bir ay önce tükenmişti.
Tüm o avukatlar, Avrupa’nın pek çok yerinden sadece ve sadece start-up ve girişimcileri daha iyi anlamak, meslektaşlarıyla bu konudaki tecrübelerini paylaşmak ve katılımcı girişimcilerle kendilerine daha etkin nasıl yardım edebileceklerini ve karşılıklı beklentilerini tartışmak amacıyla oraya geldiler ve bu gerçekten çok önemli!
Start-up’lar için özel olarak düzenlenebilecek ücretlerden tutun da, onlar için özel hizmet kitleri hazırlanmasına kadar pek çok konuyu konuştuk. Girişimcileri, start-up’ları dinledik sonra, bizlerden ne gibi beklentileri olduğunu öğrendik, bizlerin avukatlar olarak bu beklentileri karşılayıp karşılayamadığımızı masaya yatırdık mesela… Ama biz de onları fena sıkıştırdık bu arada, karşılıklı çok kışkırtıcı ama faydalı bir iletişim oldu. O gün o konferansa katılan grupla ilgili bir gözlemim de şu oldu: En az start-up temsilcileri ve girişimciler kadar start-up avukatlığına soyunmuş kişiler de çılgın; gözü kara ve risk almaya açık! Tüm bunları niye yazdım? Global bir düzen içindeyiz hepimiz ve sanılanın aksine hukukçuların da yenilikçi olması, global iletişim ve paylaşmaya açık olması şart; böyle böyle geliştireceğiz el birliğiyle ülkemizdeki girişimcilik ve start-up ekosistemini!
Av. Sıdıka Baysal Hatipoğlu
Yorumlar