Skip to main content

İlk kullanmaya başladığımızda sosyal medya, ilkokul arkadaşlarımızı bulmak için güzel bir platformdu. Eski dostları bulduktan sonra “yeni hayatımızda ne olduğumuzu” göstermek için bir araç oldu. Şimdilerde ise bence mevcut kullanımda beşerî ilişkileri zedeleyen bir mecraya dönüştü.

Bazen telefonumu görmek bile istemiyorum. Ekranıma sürekli e-postalar düşerken telefonumun da aynı anda çalması, birisiyle konuşmaya devam ederken arkadan gelen ısrarcı aramalar, WhatsApp’tan istenen iş onayları beni delirtmeye başladı.
Arkadaşlarımın nerede ne yiyip nerede ne içtiğiyle dolu sosyal medya paylaşımları fena halde can sıkıcı geliyor artık. Mesela geçen gün arabamızla orman yolunda çamura saplanıp kurtulmak için yarım saat can verirken ben, kız arkadaşım story çekip eğleniyordu. Bu işte bir gariplik var. Ve bir ben değilim herhalde bunun farkında olan? Öte yandan dijitalin ve sosyal medyanın kullanımına yönelik birçok araştırma var elimizde. Ancak sosyal medyanın terkedilişine yönelik bilgi sahibi değiliz.

“Acaba genel evren de benim gibi yorulmuş mudur dijital varlıklardan,” diye düşünürken Lipton’un #KonuşalımArtık kampanyasına denk geldim. Bir markanın benim hislerime tercüman olması yalnız olmadığım duygusunu hissettirdi bana. Lipton Pazarlama Direktörü Gamze Öztoygar Masia ile kampanyanın içgörüsü üzerine konuşmak istedim. Aynı zamanda Zenna ile sahaya indik; genel halkın sosyal medyayı terk etme eğilimini araştırdık.

Öncelikle hepimizin bildiği verileri sıralayayım:
• 18-65 ABC1 ile gerçekleştirdiğimiz bu araştırmaya göre Türk halkı günde 3,82 saatini eğlence ve sosyalleşme amaçlı internette geçiriyor. Öğrencilerin, part-time çalışanların ve emeklilerin internette geçirdikleri zaman daha fazla.
• En çok kullanılan sosyal medya mecraları sırasıyla Facebook, Instagram ve YouTube. Instagram kadınlarda, YouTube erkeklerde belirgin şekilde daha yüksek. Facebook’un en yoğun kullanımı 35-44 ve 45-65 yaş aralığında.
Gelelim sosyal medyanın terkedilme eğilimine…
• Halkın yüzde 21’i sosyal medya hesaplarını kapattığını söylüyor. Hesaplarını kapatanlar arasında 25-34 yaş grubu en yüksek paya sahipken 45-65’in en büyük eğlencesi sosyal medya görünüyor. Hesaplarını kapatmayı düşünen bu yaş grubunun oranı yalnızca yüzde 6.
• AB’ye göre C1 ve C2 sosyal medyayı daha hızlı terk ediyor. “Bir gösteri alanı olarak sosyal medya” bana göre belirli bir ekonomik gücü de elinde bulundurmayı gerektiriyor.
• Hesaplarını henüz kapatmamış olsa da kapatmayı düşünenlerin oranı yüzde 18. 18-24 yaş grubu, öğrenciler, yarı zamanlı çalışanlar ve C2, hesap kapatma eğiliminde olan ağırlıklı kitleler.

En çok hesap kapatma Facebook’ta yaşanıyor
Hesap kapatma trendinde ilk sırada Facebook. Sonra sırasıyla Twitter ve Instagram geliyor. Twitter, en çok kullanılan 4. mecra iken söz konusu hesap kapatma olunca 2. sıraya yükseliyor Twitter. Instagram ise kadınlar için önemini korumaya devam ediyor. Instagram hesabını kapatanlar arasında erkeklerin oranı daha yüksek. YouTube en başarılı platform gibi görünüyor. Terk ediliş sıralamasında en sonda yer alıyor.

Hesaplarını kapatmamış olan ancak kapatmayı planlayanlarda ise yine sıralama değişmiyor. En çok kayıp sırasıyla Facebook, Twitter ve Instagram’da olacak gibi görünüyor.

Kapatıyorum çünkü; sosyal medya zaman kaybı
Sosyal medya hesaplarını kapatanların yüzde 34,52’si çok fazla zaman geçirdikleri için duydukları rahatsızlığı neden olarak gösteriyor. Sosyal medyanın güvensizliği yüzde 30,16 ile 2. sıradayken “sosyal medya artık benim için bir anlam ifade etmiyor” diyenler yüzde 21,03 ile 3. sırada yer alıyor.

Kapatma işlemi gerçekleştiren diğer gruplar ise şu şekilde: Bağımlısı olmaktan endişelenenler, yeni hesap açmak için eski hesabını kapatanlar, mutsuz hissettiği için kapatanlar, kendisine ulaşılmasını istemeyenler, insanlarla yüz yüze görüşerek iletişim kurmayı özleyenler, yaptığı paylaşımdan ötürü tepki almaktan korkanlar, sevgilisinden ayrıldığı veya eşinden boşandığı için sosyal medya hesaplarını kapatmayı tercih edenler…

Sosyal medyada çok fazla zaman geçirmek en çok 35-44 ve 18-24’ü rahatsız ediyor
SES grupları arasında AB, bu rahatsızlığı en çok yaşayan grup. Emekliler ve öğrencilerin bu rahatsızlığı birbirine çok yakın. Sosyal medyada en çok zamanı onlar geçirdiği için, rahatsızlığı en çok hissedenler de yine onlar oluyor. Sosyal medyanın güvensiz bir alan olduğu kaygısının hâkim olduğu grupların başında ise ev kadınları, 35-44 ve C2 geliyor.

Sosyal medyada olmak artık benim için bir anlam ifade etmiyor
Hesaplarını kapatmayı planlayanlar buna gerekçe olarak mecranın anlamsızlığından dem vuruyor. Bağımlılıktan korkmak, güvensiz bir alan olması ve mutsuz hissetmek devam eden diğer nedenler. Bu mecralarda bulunmayı artık anlamsız bulanların önemli bir kısmı 25-34 ve 45-65 yaş aralığında, C2 SES grubunda, emekli veya emekli olmasa bile çalışmıyor.

Sanırım sosyal medyada bulunmak giderek bir varlık sahibi olmakla eşleşmeye başlıyor. İnsanlar sosyal medya hesaplarında yaratmak istedikleri persona’nın peşinden giderek daha ihtişamlı, daha gösterişli ve bence daha sahte hayatlar yaşıyor. İşgücüne katılmayan, belirli bir ekonomik dengenin altında kalan grupların sosyal medya persona’ları AB rating’lerine kurban gidiyor ve bu nedenle sosyal medya da onların gözünde anlamsızlaşıyor olabilir.

Sosyal medyanın yoğun kullanımı negatif duyguları beraberinde getirmeye başladı
Son dönemleri düşündüğünde telefonunu bile görmek istemeyenlerin oranı yüzde 25, son 3-4 sene ile karşılaştırdığında sosyal medya hesaplarından sıkılanların oranı yüzde 39, sosyal medyanın gerçek olmayan dünyasından tedirginlik duyanlar yüzde 32.

#KonuşalımArtık hayata anlam ve değer katan anlar için ilham oluyor
Arkadaşlarınızla bir akşam yemeği programı yaptığınızda birkaç kameraya poz vermeden, o pozları WhatsApp grubunda paylaşmadan, herkesin beğenisini almadan yemeğinize başlayamıyorsunuz. Tatillerinde Instagram için valiz hazırlayan arkadaşlarım var mesela.

Biz kendi aramızda bir kural koyduk; önemli anlarımızda telefon diyetine giriyoruz. Telefonlarımızın sesini kapatıp ekranı ters çeviriyoruz. Çünkü Lipton Pazarlama Direktörü Gamze Öztoygar Masia’nın da belirttiği gibi birbirimizle konuştukça derinliği olan, tatmin edici ilişkiler kurduğumuza ve aslında bireysel olarak da zenginleştiğimize inanıyoruz. Bu da nihayetinde bizi daha mutlu insanlar haline getiriyor. 5 dakikalık reklam filmini 17 kanalda birden yayına alan Lipton’un bu kampanyası sosyal medyada da epey ses getirmiş; duygu-durum analizinde mutluluk oranı yüzde 87 olarak ölçümlenmiş.

Sosyal medyanın gelecek 5 yıldaki rolü
Türkiye halk genelinde gerçekleştirilen bu saha çalışmasından elde edilen sonuçlar ile #KonuşalımArtık kampanyasının iç görüsü birbirine çok benziyordu. Bu nedenle bu kampanyadan bahsetmeden geçemedim.
İlk kullanmaya başladığımızda sosyal medya, ilkokul arkadaşlarımızı bulmak için güzel bir platformdu. Eski dostları bulduktan sonra “yeni hayatımızda ne olduğumuzu” göstermek için bir araç oldu. Şimdilerde ise mevcut kullanımda beşerî ilişkileri zedeleyen bir mecraya dönüştüğüne inanıyorum. Aslına bakarsanız hangi iletişim aracını kullanıyor olursanız olun fazlaca tüketildiğinde diğer insanlarla olan mesafemizi derinleştiriyor. Örneğin, televizyondaki dizi karakterine kızan teyzeler, ölen abinin gıyabında cenaze törenleri düzenleyen izleyiciler yok değil.

Sosyal medya, diğerlerinden farklı olarak her an ulaşabildiğimiz ve anlık olarak beslememiz gereken bir mecra. Bu haliyle neredeyse onun için yaşamaya başladık. Gelecek yıllarda dijital ve sosyal medya markalar için önemini artırarak koruyor olmakla birlikte başta ebeveynler olmak üzere bireylerin bu mecrayı daha doğru kullanmanın yollarını arayacaklarını, markaların ise özellikle çocuk ve gençlerin sosyal medyayı daha az kullanıp hayatın kendisine daha fazla katılmalarını destekleyen sosyal sorumluluk projeleri geliştireceklerine inanıyorum.