Çağımızda her sektörde karşılaştığımız dijitalleşme sürecinin etkisi altında olan sektörlerden biri de sinema ve sinema teknolojileri. Sinema teknolojileri içinde bulunduğumuz son yüzyılda sıfırdan başlayıp bugüne hızla gelişerek ulaştı. Bugün gelindiği noktada filmlerin gösteriminden dağıtımına, düzenlemesine kadar tüm süreçler dijital teknolojilerden yararlanarak yürütülüyor. Bu gelişmeler film çekimi, dağıtımı ve gösterimi aşamalarındaki maliyeti de eskisine oranla büyük ölçüde azaltıyor.
Yenilik dolu üç dönem
Sinema tarihine bakıldığında üç farklı dönemde, dönüm noktası olan yeniliklerin yapıldığı göze çarpıyor. Bu dönemlerden ilki 1925-1930’lu yıllar aralığı. 1926 yılında ilk renkli film olan The Black Pirate, 1927 yılında da ilk sesli film olan Jazz Şarkıcısı yakaladıkları ticari başarılarla ön plana çıkıyor. Yeniliklerle dolu ikinci dönem 1950 ve 1960 yılları arası. 1952’de ilk kez sinemalarda geniş perde uygulamasına geçildi. Yine 1950’lerin başında dünyanın en büyük yapım şirketlerinden birisi olan 20th Century Fox, geniş perde sinema formatı Sinemaskop’u geliştirdi. Sinemaskop Hollywood’un televizyona karşı açtığı savaşta kullandığı ilk silahlardan biri oldu. Son başarılı dönem ise 2000 ve 2010 yılları arasında yaşandı. 3D filmlerin sayısı 2009 senesinde Avatar filminin gösterime girmesiyle sinemalarda hızla artış gösterdi.
Dijitalleşen ekranlar
2012 yılına gelindiğinde dünya çapındaki tüm sinema ekranlarının yüzde 60’ının, İngiltere’deki sinema ekranlarının ise yüzde 91,4’ünün dijital sinema projeksiyon teknolojisinden yararlandığına tanıklık ettik. Dijital sinema projektörü kullanılan ekranların yarısından fazlasının da stereoskopik (3D) sisteme uygun olduğu göze çarpıyordu. Latin Amerika ve Afrika bölgelerindeki dönüşüm dünya çapındaki dönüşüm oranını düşürse de 2015 yılının sonunda dünyadaki tüm ekranların dijital sinema projektörüyle gösterim yapması bekleniyor. Bu sayede 35 mm formatında makaraya sarılı haldeki film şeridinin gösterim sırasında kopması, ses ve görüntünün yıpranması, bulanıklığı gibi sorunlar artık tarih olmuş durumda.
Son dönemde ön plana çıkan en önemli ses ve görüntü teknolojilerinin IMAX ve Dolby Atmos olduğunu söyleyebiliriz. IMAX teknolojisinde geleneksel salon perdelerine kıyasla yüzde 110 daha büyük olan perde kullanılarak 3 boyutlu görüntüleri daha gerçek boyutlu ve yakından hissetmemiz sağlanıyor. Dünyada ilk kez Pixar’ın Brave filminde kullanılan Dolby Atmos ses sistemi salonun tavanındaki surround’lar ve subbass’lar ile ses kalitesini üst düzeye çıkarıyor.
Sinema teknolojileri alanında yakında göreceğimiz yenilik ise hızlı internet sayesinde filmlerin uydu aracılığı ile sinema salonlarına aktarılması olacak. Bu sayede korsan kopyalamalar önlenecek ve yapımcıların film kopyalama maliyeti büyük oranda düşecek.
İnfografiğin üzerine tıklayarak daha yüksek çözünürlüklü versiyonuna ulaşabilirsiniz.
“Sinema teknolojiyle daha güzel” yazısı Digital Age Eylül 2014 sayısında yer alıyor.
Yorumlar