Clubhouse uygulaması ile ilgili paylaşımlara son günlerde özellikle Twitter’da eminim siz de denk geliyorsunuzdur. Merak edip nedir bu diye araştıranlarınız olduğu gibi sadece bakıp geçenleriniz de vardır. Ama her halükarda giderek daha sık karşınıza çıkması nedeniyle eminim ilginizi çekmeye başlamıştır. Clubhouse en basit ifade ile ses temelli bir sosyal ağ. 90’lardaki chat odalarını hatırlayanlarınız olacaktır. Aslında bu uygulama chat odalarının ses tabanlı olarak güncellenmiş hali olarak tarif edilebilir. Diğer yandan Clubhouse ise kendisini “İnsanların istediği her yerde konuşmasına, hikayeler anlatmasına, fikir geliştirmesine ve dünyanın her yerinden ilginç yeni insanlarla tanışmasına olanak tanıyan sese dayalı yeni bir sosyal medya” olarak tanımlıyor.
Sadece davetiyesi olan iOS kullanıcıları girebiliyor
Uygulamanın bu kadar fazla konuşulmasının ana sebebi Clubhouse’a şimdilik sadece iOS kullanıcıları arasında davetiyesi olanların girebilmesi. Kapalı bir sistem olması ile yaratılan bu gizem insanda merak uyandırıyor açıkçası. Uygulamayı cazibeli kılan diğer mevzu ise Clubhouse’da pek çok ünlüye denk gelme ihtimaliniz. Uygulama içinde gezindikçe Kevin Hart, Drake, Chris Rock veya Ashton Kutcher gibi ünlü isimleri dinleyebilir, hatta soru dahi sorabilirsiniz. Ünlü insanlarla yapılan gösterişsiz sohbetleri duyma ve hatta bunlara katılma şansı kulağa hiç de fena gelmiyor. Bazı kaynaklarda Twitter’ın sesli versiyonu olarak da ifade edilen uygulamanın sunduğu bu deneyim ile Twitter’dan çok daha fazlası olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda özellikle ağ oluşturma ve etkileşim yaratma konusunda sundukları Clubhouse’ın popülaritesinin hızla artmasında en önemli etkenlerden biri gibi.
Geçen yıl piyasaya sürülmesinin ardından Silikon Vadisi için bir tür statü sembolü haline gelen Clubhouse, bugünlerde niş bir sosyal ağdan popüler bir platforma doğru yavaş yavaş eviriliyor. New York Times’da yer alan habere göre uygulama Aralık ayında 600 bin kayıtlı kullanıcıya ulaşmış durumda. Paul Davison ve Rohan Seth’in kurduğu uygulamanın Mayıs 2020’ye kadar sadece bin bin 500 kayıtlı kullanıcısı olduğunu da hatırlatmış olalım. Yine aynı dönemde uygulamanın 100 milyon dolar bir değerlemesinin olduğunu ve şimdiye kadar Andreessen Horowitz liderliğinde 10 milyon dolar yatırım aldığını belirtelim.
Clubhouse’ı nasıl kullanabilirsiniz?
Yazının girişinde de bahsettiğim gibi Türkiye’de de dijital dünyada konuşulmaya başlayan bu uygulama ile ilgili “Clubhouse’a giriş davetiyesi olan var mı arkadaşlar?” gibi paylaşımlara belki siz de denk gelmişsinizdir. Peki bir iPhone kullanıcısı olarak bir şekilde bir davetiye bulup Clubhouse’a girdiniz diyelim. Sizi nasıl bir deneyim bekliyor, şimdi buna bakalım.
Temel olarak Clubhouse deneyimini farklı konularda, canlı ve serbest akışı olan ister sadece dinleyeceğiniz isterseniz de dahil olabileceğiniz bir podcast’e benzetebiliriz. Özel mesajlaşmalar ya da yazılı yorumlara bu uygulamada yer yok. Kamera açmak da yok. Sohbet odalarında konuşmacılar sadece sesli iletişim kuruyor ve dinleyiciler de bu canlı sohbete tanıklık ediyor. Uygulama içerisinde; herkesin katılımına açık olan, sadece takip ettiklerinizle iletişim kurabileceğiniz ya da dışarıdan kimsenin katılamayacağı konuşma seçenekleri olmak üzere üç farklı konuşma başlatabiliyorsunuz. Ya da hiç konuşma başlatmadan dilediğiniz odaya dinleyici olarak katılabiliyorsunuz. Elinizi kaldırırsanız, sohbete katılmak için sahneye çağrılabilirsiniz. Sohbete katkıda bulunduğunuzda, moderatör de olabilirsiniz. Bu, diğerlerini sahneye çağırmanıza olanak tanır. Bununla birlikte uygulamanın sesleri kayıt altına almadığını ve konuşmaların yalnızca anlık olarak akıp gittiğini söyleyelim.
Öte yandan Clubhouse giderek daha fazla ilgi çekerken farklı haber siteleri uygulamaya bazı eleştiriler de getirdiler. Verge, Temmuz ayında, uygulamanın içeriği denetlemek için bir planı olmadığını yazdı. Vanity Fair, Aralık ayında “Clubhouse’un kadın düşmanlığı ve ırkçılık için bir sığınak haline gelmesine” izin verdiğini dile getirdi. Times ise Clubhouse’a insanları istismardan korumak için pek bir şey yapmadığına dair çok sayıda şikayet olduğunu ifade eden bir makale yayımlamıştı. Eleştiriler de haklılık payı olsa bile poscast kültürünün giderek oturmaya başlamasıyla Clubhouse ve benzeri ses temelli uygulamaların kullanıcı tarafında artık daha kolay karşılık bulduğunu ve bundan sonraki süreçte bu formattaki platformlarının sayısının artacağını söylemek mümkün.
Yorumlar