Elon Musk önderliğinde birçok bilim insanının bir araya gelerek kurduğu Neuralink, implante edilebilir beyin-makine arayüzleri geliştirmeyi amaçlayan bir teknoloji şirketi. İnsan beynini olabildiğince bilgisayar sistemlerine bağlamayı hedefleyen şirket, geçtiğimiz günlerde domuzun beynine takılan bir çeşit akıllı bileklik sayesinde, nörolojik aktivitesini kaydetti ve kablosuz bağlantıyla ekrana yansıttı. Yemek arayan domuzun burnundaki nörolojik aktivite bip sesleriyle gösterildi. Gelecekte insanların beyinlerine çip takılarak, hastalıkların önüne geçilmesi hedefleniyor. Bu çalışmaların nerelere uzanacağını uzmanlara sorduk.
“Kronik depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik rahatsızlıkların tedavi sürecinde etkili olabilir”
Assist. Prof. Dr. Önder Albayram, Güney Carolina Tıp Fakültesi
Neuralink mikroçipleri nöroloji ve psikiyatrinin ayrı ayrı etkin olduğu birçok alanda kullanılabilir. Örneğin, günümüzde kronik depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik rahatsızlıkların tedavi sürecinde uygulanan, düşük voltajlı akım oluşturan, EEG şapkalarına benzer bir yapı bu mikroçipler vasıtası ile kişinin günlük yaşamı içerisinde, düzenli olarak hastaneye gitmesine gerek kalmadan sağlanabilir. Ayrıca nöroloji alanını oldukça meşgul eden Epilepsi ve Parkinson hastalıklarında baş gösteren kontrolsüz nöbet seansları ve kas hareketleri, bu mikroçiplerin uygun beyin bölgelerine belli bir bütünlük içerisinde yerleştirilebilmesi durumunda nispeten bu kusurları normale döndürebilir. Bunu yanında Neuralink kapsamında gündemi oldukça meşgul eden hafıza artırımı ve yaşlı beyinde duyarlılığı arttırıcı etkileri oldukça spekülatif ve ütopik durmaktadır.
“Unutmayalım ki bu konuda yolun çok başındayız ve konu insanların vücuduna bir implant yerleştirmek olduğunda, gelişmeler riskleri en aza indirmek için çok yavaş gerçekleşiyor”
Dr. Tutkun Şen
Elon Musk’ın Neuralink’i, günümüzde biyorobotiğin en heyecan verici alanlarından birisi olan insan-beyin arayüzleri alanında çalışan sayılı şirketlerden birisi. Özellikle Elon Musk’ın Neuralink’i olarak anmamın sebebi, onun şirketin kurucularından olmasının şu an Neuralink’in bu kadar gündemde olmasının en büyük sebebi olması. Aynı alanda çalışan birkaç şirket olmasına ve belki de Neuralink’in bu şirketler arasında en gelişmiş teknolojiye sahip olmamasına rağmen, Musk şirketini kolaylıkla gündeme getirebiliyor. Buna karşın, konuya bir medikal robotikçi bakış açısından bakıldığında heyecanlanmamak elde değil. Özellikle son yüzyılda bilgisayar sistemlerinin çok hızlı gelişimine şahit olduk. Evlerimizdeki bilgisayarlarımızda dahi çok karmaşık işlemleri yapabiliyor, devasa büyüklükte verileri çok uzak mesafelere milisaniyeler içinde aktarabiliyoruz. Bunun yanında insanların beyinleri de bilgisayarlara çok komplike gelen problem çözme, yaratıcılık gibi eşi bulunmaz özelliklere sahip. Ancak bilgi aktarımında henüz çok yavaş olan bir alan dikkat çekiyor: Bilgilerin insanlardan bilgisayara ve ters yönde aktarımı. Şu an bunu yapmak için bilgisayarlara düşüncelerimizi harf harf yazma ve bilgisayardan bilgileri resimler veya yazılar yoluyla görüp zihinlerimize kazıma dışında bir yolumuz yok. Bu yollar da iki bilgisayar arasında veri aktarım hızıyla karşılaştırıldığında bir karınca ile bir jet uçağının yarışması gibi aşırı derece de yavaş kalıyor. Neuralink projesi de tam da bu noktada devreye giren bir proje. Eğer biz elektrotlar yardımıyla beyindeki verileri hızlı bir şekilde bir bilgisayara aktarıp onları ‘anlayabilirsek’ ki bunun nasıl yapılacağı konusunda şu an yolun çok başındayız, bu veri aktarımında yeni bir çağın başlaması anlamına gelebilir. Karşımızdakiyle çok verimsiz olan ‘kelimelerle konuşma yollu iletişim’ yerine, beynimize takılan çipler yardımıyla çok verimli bir şekilde iletişim kurmak, teknolojide yeni bir çağın başlaması anlamına gelir. Unutmayalım ki bu konuda yolun çok başındayız ve konu insanların vücuduna bir implant yerleştirmek olduğunda, gelişmeler riskleri en aza indirmek için çok yavaş gerçekleşiyor. Ulusal ve uluslararası birçok kuruluşun bu konuda çok katı kriterleri var. Sonuç olarak, her ne kadar da önümüzdeki birkaç 10 yılda konuştuğumuz füturistik hedeflere ulaşmak nerdeyse imkansız olsa da bu konu kesinlikle üzerine düşünülmesi gereken ve herkesi heyecanlandıran bir konu.
“Vaatlerinin iddia ettiği zaman diliminde gerçekleşmesi imkânsız”
Doç. Dr. Sinan Gülöksüz, Hollanda Maastricht Üniversitesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi
Elon Musk gibi önemli bir teknoloji girişimcisinin bu alana ilgi göstermesi ne olursa olsun olumlu bir gelişme. Öte yandan, sunumunu değerlendiren bağımsız nörobilimcilerin görüşlerine katılıyorum. Teknolojik altyapı olarak etkileyici ama nörobilim açısından çok da çarpıcı değil. Vaatlerinin iddia ettiği zaman diliminde gerçekleşmesi imkânsız. Teknoloji girişimcileri insanı konu alan çalışmaların çok daha çetrefilli, kontrollü ve dolayısıyla yavaş ilerlediğini göz ardı ediyorlar. Umarım hızlı pes etmez veya daha kötüsü yeni bir Theranos vakası ile karşılaşmayız.
“İnsanları bu ürünü kullanmaya ikna edebilmesi için gizlilik politikalarını çok ciddi şekilde düzenlemesi gerekiyor”
Ecenaz Erdemir, Imperial College Elektrik-Elektronik Mühendisliği
Neuralink’in çok heyecan verici bir buluş olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar nörobilimciler beyin-bilgisayar ara yüzü (brain-computer interface) konusunda uzun yıllardır çalışıyor ve beyinle ilgili hastalıkları anlamak için benzer cihazlar geliştiriyor olsalar da Neuralink’i bu kadar etkileyici yapan şey var olan cihazlardan çok küçük, çok daha fazla elektroda sahip yani 50 katı diyebiliriz ve dokulara çok daha az zarar veriyor olması. Yani koskoca bir nörobilim laboratuvarını bozuk para boyutuna indirip eve götürebilmemizi sağlıyor. Henüz insanlı deneyleri tamamlanmamış ve dokuların bir süre sonra cihazı reddetmesi durumu çözülmemiş olsa da bunların yakın zamanda ilerleyen teknolojiyle üstesinden gelinebilecek konular olduğunu düşünüyorum. Ancak kendi alanım olduğu için gizlilik ve güvenlikle ilgili kısmı beni daha çok ilgilendiriyor. Elon Musk’ın cihazı tanıtırken sunumda da dediği gibi bunu beyninizdeki bir fitbit cihazı olarak düşünebilirsiniz. Aynı kullandığınız akıllı saatler gibi hareket, sıcaklık ve basınç sensörleri içeriyor. Sıradan bir akıllı saatin hareket sensör ölçümleriyle, yapılan egzersiz tipinin yanı sıra, hangi saatlerde yemek yenip içildiği, hangi saatlerde uyunduğu veya agresif hareketlerde bulunup bulunulmadığı gibi basit görünen ama özel hayatla ilgili ayrıntı içeren bilgiler makina öğrenmesi algoritmalarıyla kolayca tespit edilebiliyor. Şimdi Elon Musk’ın da dediği gibi beyninizde bir fitbit cihazı düşünün ve yapılan ölçümler bu kez çok daha hassas, yani beyin dalgalarınız. Elde edilebilecek kişisel bilginin boyutu çok daha farklı bir düzeye varabilir, örneğin bu kez günlük davranışsal alışkanlıkların yanı sıra düşünsel alışkanlıklar veya durumlara tipik tepkiler vb. söz konusu olacak. Bu sebeple şirketin, insanları bu ürünü kullanmaya ikna edebilmesi için gizlilik politikalarını çok ciddi şekilde düzenlemesi ve bu verilerin hastalıkları anlamak dışında kullanılmayacağına dair güven verebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde felç, demans, Alzheimer gibi hastalıklara umut olacak bu cihazın kullanıcılarda güvensizlik yüzünden etkili şekilde yaygınlaşmaması, cihazın asıl amacı olan hastalıkları anlama açısından yetersiz kalınmasına sebep olabilir.
“Bu başarı ne kadar insan deneylerine taşınabilir bu bence hala büyük bir soru işareti”
Selim Önal, Yazılım Mühendisi, Quip-Silikon Vadisi
Medikal yazılım benim çok iç içe olduğum bir alan değil ama, bildiğim kadarıyla amputeler için benzer ürünler şu an piyasada var ve epey başarılı olarak kullanılıyor. Benim anladığım kadarıyla Neuralink ile bu çok daha fazla genişletilmeye çalışılıyor ve bu tek yönlü insan beyninden yapay organa olan bilgi akışı, çift yönlü hale getirilmeye çalışılıyor. Yani hem insan beyni yapay zekaya sahip bir çipe bazı komutlar verebilecek hem de o çipin verdiği geri bildirimi belirli oranda alıp, işleyebilecek. Sonuçta beyin de bir devre ve bazı sinyallerinin nöronlar arasında iletilmesi ile birçok fonksiyonunu yerine getiriyor, teorik olarak bu sinyallerin vücudun kendi içinden olması kadar dış bir kaynaktan olması da benim anladığım kadarıyla yapılabilir. Pratikte ise, kısa vadede herhangi bir uygulaması olur mu, gerekli izinleri alabilir mi çok emin değilim. Benim Elon Musk’ın sunumunda anladığım kadarıyla şu ana kadar sadece domuzlarda test edilmiş, insanlar da henüz teste başlanmamış. Bildiğim kadarıyla domuz beyni, insana yakın olan memeli beyinlerinden bir tanesi ama yine de bu kadar beyin fizyolojisine bağlı bir üründe bu başarı ne kadar insan deneylerine taşınabilir bu bence hala büyük bir soru işareti.
Esra Öz, Bilim ve Sağlık Habercisi
Yorumlar