Skip to main content

Geçen yazıda, YouTube’un politik etkilerinden bahsetmiştik. Bu kez, YouTube’dan meşhur olanlara ve bu işten ciddi paralar kazananlara değineceğiz.

YouTube: En büyük ikinci arama motoru (Bölüm 5)
2010’lu yılların ilk yarısı internet fenomenlerin zirve yaptığı, ikinci yarısı ise bu fenomenlerin para kazanmaya başladığı yıllar oldu. Bir zamanlar, müzik televizyon kanallarının popüler olduğu veya yüzlerce dizinin TV’lerde oynadığı dönemlerde, her sabah yeni bir popçunun veya yeni bir oyuncunun meşhur olduğu ortamda, sıranın YouTuber’lara gelmesi kaçınılmazdı.

Herhangi bir içerik ve kurgu olmaksızın, sade ve basit tekniklerle çekilen, sıradan insanların günlük hayatının, hobilerinin, duygularının, düşüncelerinin, şakalarının, şarkılarının, gezilerinin, ürün incelemelerinin, yaşam deneyimlerinin ve nasıl yapılır’ların aktarıldığı YouTube kanalları milyonlarca abone ve izleyiciye ulaştı. Bazı kanallar, ulusal TV kanallarından bile fazla izleyiciye sahip. Bazı YouTuber’lar çektikleri ve yayımladıkları videolarla tanındı ve bir YouTube keşfi olarak diğer sinema, şov dünyası ve TV ünlülerinin arasına katılıverdi. Bazıları da sadece YouTube’da ünlü olmaya ve kalmaya devam etti. Kendi izleyicileri, kendi hayranları ve kendi özel çevresi ile farklı bir ünün keyfini sürmekle kalmadılar, sinema dünyasına da sıçrayıp kendi sinema filmlerini çekenler bile oldu. Bu sinema filmlerinin ilerleyen dönemlerde başarılı olup olmayacağını, sinemanın yeni kuşağını YouTuber’larla şekillenip şekillenmeyeceğini henüz kimse bilemiyor. Şimdilik bilinen tek şey, YouTube fenomenlerinin izlenme üzerinden elde ettiği kazançları, reklam ve sponsorluk gelirleri, birçok markanın reklam yüzü anlaşmaları veya önemli etkinliklerin baş konukları olmaları.

Oldukça kalabalık izleyici topluluğuna hitap eden Youtuber’lar, her ne kadar RTÜK denetiminde olmaksızın işlerini sürdürüyorlar olsa bile, hukukî çerçeveden muaf değiller. Zira, deneyim paylaşırken, ürün kullanırken, ürünlerin reklamını yaparken ve şaka videoları çekerken aslında büyük çapta sosyal ve hukukî sorumluluk taşıyorlar. Zira, yaptıkları her işle yüzbinlerce kişiyi etkileme (influencer) gücüne sahip olunca işler farklılaşıyor. Sadece, çocukların bile kendilerini izleyebileceğini düşünmeleri, sorumluluk hissetmek için yeterli ve tek sebep bile sayılabilir. Çünkü çocuklar dinlemeye nazaran, özellikle gördükleri şeylerden çok çabuk etkileniyor. Tek kriter çocukların izlemesi değil elbette, başkalarının özel hayatı ve kişilik haklarına saygı gösterilmesi oldukça önemli bir gereklilik. Özellikle şaka videolarında veya kamusal çekimlerde bu haklara yeterince saygı gösterildiğini söylemek çok mümkün değil.

YouTube sektör oluşturdu, hukuk dünyasına yeni meseleler kazandırdı

Kullanılan / deneyimlenen ürünler veya para karşılığında reklamı yapılan ürünler için reklam kuralları kendiliğinden devreye giriyor. Doğru ve dürüst olmayan, haksız rekabet yaratan, tüketicileri, çocuk ve yaşlıları istismar eden tanıtımların ve reklamların yapılması zaten yasak. İçerikte, kullanılan dilin ve üslubun önemi kadar, içeriklerin şiddet ve kaba cinsellik içermemesi de diğer önemli sorumluluklardan.

İşin kendi içindeki haksız rekabet boyutu daha farklı. Sahte tıklamalar, sahte aboneler, izlenme sayısını çokmuş gibi gösteren yazılımlar, farklı başlıkla farklı içeriğe ilgi toplayan clickbait (tıklama tuzakları) tıklamaları, içeriği haksız sahiplenmek ve içerik şikâyet etmek neredeyse işin doğası haline gelmiş durumda.

Kazanılan paralar artınca, YouTuber’ların bir kısmı kurumsal hale gelip arkasında profesyonel bir ekip çalıştırırken, devlet de elde edilen kazancın vergilendirilmesi için çalışmalara başladı. Elde edilen reklam gelirinin yurtdışından ödenmesi, ücretli reklam içeriği ile deneyimi anlatılan ürünün aynı kefede tutulması, viral videoların markalar tarafından sahiplenilmemiş olması ve YouTuber’ların vergiden kaçınmak için Kıbrıs’ta iş kurması gibi birçok mesele vergisel sorun olarak önümüze çıkıyor.

Çocuklara yönelik özel içerikler ise ayrı bir boyut. Birçok ülkede, çocuk oyuncuların hakları ve eğitimini engelleyebilen çalışma saatleri tartışılırken, çocuklarını YouTube yıldızı yapan aileler, çocuk üzerinden para kazanma veya çocuğun özel hayatının gizliliğini ihlal etme sebepleriyle fazlasıyla eleştiriliyor.

Görüldüğü üzere, YouTube sadece kocaman bir sektör yaratmadı, hukuk dünyasına yepyeni ve farklı meseleler de kazandırdı.