Bu yıl, Mayıs ayının başında düzenlenen Digital Age Summit bünyesindeki konuşmacıların paylaştığı içeriklere, etkinlik sırasında yapılan saha eğilimlerinin ölçüldüğü çalışmalara baktığınızda da “üretim” ve “hizmet” sektörlerinde dijitalleşme kendi gündemini bulmaya başlıyor. Genele baktığımızda; ithal kavramlar üzerine inşa ettiğimiz dönüşüm süreçlerinin yerelleştirilmesi için merkezi olarak konuyu henüz tartışamadık. Bizdeki paylaşımlar, daha çok kolalı yakasıyla, düzgün bağlanmış düğmelere sahip siyah önlüğünü çekiştiren ve en ön sırada oturan öğrencinin parmak kaldırmasına benziyor. Buna benim bu yazım da dahil.
Biz, bir göç sürecinin tam ortasında olduğumuz için, gelecekle ilgili oluşan filizleri görebiliyoruz; bazılarını alıp uygulayabiliyoruz ama bu çölün ortasında bir vaha gibi gözüküyor. Bir çölü yeşillendirmek ne kadar zorsa, bizde de bu süreci merkezi yönetmek o kadar zor. Tasarımdan eğitime, insan kaynağının dönüşümünden, orta ve uzun vadeli planlamalara; sivil toplum ve kamu tarafının entegre olduğu, öncelikleri belli bir planlama henüz gündemimizde yok. Sanayi 4.0’ı tetikleyen aslında internet teknolojileri ve her şeyin birbirine entegre olabilmesi ile ortaya çıkan “yeni bir ağ oluşturma” potansiyeli.
Sanayi 4.0 Denklemi: 4-4-5
Bu sebeple, bu aralar Sanayi 4.0 dönüşümünü nasıl tarif ederiz, sorusuna entegre bir cevap bulmaya çalışıyorum. Futbol taktiğine benzer örneklemelerle de akılda kalsın istiyorum.
İsviçre imalat sanayi için mart ayında yapılmış “Sanayinin Dijitalizasyonu ve Dönüşümü” isimli Deloitte’un araştırma raporunda belirtilen Sanayi 4.0’ın temel karakteristik özelliklerini 4 başlıkta sıralamış; ilk 4 buradan…
- a) Dikey ağ oluşturma
- b) Yatay entegrasyon
- c) Uçtan uca mühendislik
- d) Katlanmış teknolojiler aracılığı ile yaratılan ivme
Peki, neyi yaparsak biz Sanayi 4.0 dediğimiz kavramı hayata geçirmiş olabiliriz? Hangi ana teknolojiler ve kırılımlar bizi birebir etkileyecek? İkinci 4 de, McKinsey’in 2015 yılında yaptığı “Sanayi 4.0: İmalat Sektörünü Dijitalizasyonu Nasıl Yönledirilir?” ile bu denklemin içinde şekilleniyor. İşte kadronun ikinci dörtlüsü:
- a) Veri, bilgi işleme gücü ve bağlantılılık
- b) Analiz yeteneği ve yapay zeka
- c) İnsan-makina etkileşimi
- d) Dijitalden fiziksele dönüştürme
Denklemdeki son 5’li ise yine Deloitte’un raporundan… Sanayi 4.0’ın ana hedefi ve çıktısı ne olmalıdır? Yani her inovasyon, her gelişim Sanayi 4.0’ın bir aracı olarak kullanılabilir mi?
Burada da çıktılar belli aslında;
- a) Rekabetçiliğin artırılması
- b) Fırsatların hayata geçirilmesi ve risklerin azaltılması
- c) Yetenek ve bilişim teknolojilerinin yeniden düzenlenmesi
- d) Bireysel iş segmentleri için potansiyelin geliştirilmesi
- e) Katlanmış teknolojinin hareket enerjisini kullanma
Bütün bunları insan yapacak…
Şanslı bir azınlığın, uluslararası başkentlerde üretilen bilgiye sahip olması veya bunlar hakkında içerikler üretmesi ne yazık ki, bizim dijital dönüşüm sürecimizi ateşlemeyecek.
Bazılarımıza kuyruğun önünde daha iyi bir yer verecek.
Konu “azınlık” olduğu zaman, bir şeyin zararlı yönlerini tartışamazsınız bile. Zaten sağdan say elli, soldan say elli kişi olunca, bir aidiyet duygusu da kendiliğinden oluşuyor.
Bu dönüşümü sağlayacak olan toplumun “özgür ve limitsiz düşünce ile tasarlama”, hatta “hayal kurma” becerisini kurumsallaştıramadığımızda, geometrik olarak sistem dışında kalan çoğunluk oyuna katılmadan başarı elde etmemiz biraz zor gözüküyor.
Üniversitelerimizin aynı şeyi, tercüme edip öğretmeye devam ettiği, “mucitlik” diye bir mesleğin “kısmen meczupluk” olarak algılandığı, kurumsal bir yapıya dönüştürülemediği bir coğrafyada, cidden çok şeyi değiştirmemiz lazım.
Sanayiden önce, bence bakış açısını… Bazı şeyleri formülleştirmezsek zorlanacağız.
Yorumlar