VR tanımına baktığımızda, bilgisayarlar tarafından taklit edilerek oluşturulan ve gerçek gibi hissedilmesini sağlayan platformlar olduğunu görüyoruz. Bu bazen bir ekran, bazense bir giyilebilir ürün olabilir. Tabii ki şu an en popüleri, Facebook’un Oculus’u 2 milyar dolara satın almasıyla beraber, giyilebilir gözlükler gibi duruyor.
Peki, neden Facebook gibi bir dev böyle bir yatırımı son kullanıcı için kullanım açısından çok kısıtlı olan bir platforma yaptı? Geçen ay Business Insider tarafından gerçekleştirilen Ignition etkinliğinde Facebook’u birinci ağızdan dinleme şansı buldum üstelik işin güzel tarafı, eşzamanlı olarak bağımsız bir analistin fikirleri ile birleşmiş bir şekilde dinlemiş oldum. Konumuz Facebook değil biliyorum ancak bu noktada oyun kurucudan bahsetmezsek büyük hata yapmış oluruz. Gelirler açısından çok başarılı bir 2015 geçiren Facebook, platformunu reklam mecrasına çevirmeyi iyi başarırken özellikle mobil değişimi iyi yakaladı. Ve işin güzel kısmı, stratejik bir planları da var: 2016 yılı Messenger’ın yılı olacak gibi görünüyor. Özellikle video içeriğin paylaşılmasını tetikleyen Messenger günden güne kullanım sayısını arttırıyor. Messenger’ın da para kazanan modele doğru çok yaklaştığı söyleniyor. Bu arada Instagram’ı tabii ki unutmayalım, o da bir Facebook platformu olarak para kazanmaya başladı. Sonrasında WhatsApp gelecek deniyor ki, onun da para kazanan modeli için 2017’yi planlıyorlar. Yorumum nasıl yapacaklarına göre çok değişir ama 2017’ye kadar yeni gelir getirici modelleri olan bir şirket bence çok kıymetli bir şirkettir. Peki, daha sonra ne olacak? İşte, tam bu noktada Oculus platformunu anlatmaya başlıyorlar. Kendileri için seçtikleri iki ana nokta var.
Sanal gerçeklikte esas büyüme 2017-2018’de
Oyun: Bugünkü oyun konsollarını bir yere koyalım. Karşısında saatlerce vakit geçiriyoruz ama eğer sanal gerçeklikle oynanan bir futbol oyunu ile karşı karşıya kalırsak, bunun tutkunlarının durumunu düşünmek bile istemiyorum. Bir de Facebook oyunlarının sanal gerçeklikle oynandığını düşünün ki o zaman neyle karşı karşıya kaldığımız net bir şekilde gözüküyor.
Eğitim: İnternetin hayatımıza girmesiyle bilgi demokratizasyonu sağlandı. Eskiden hep derlerdi; internet dünyayı küçülttü ve birbirine yakınlaştırdı. Sanal gerçeklik ise yakınlaşan dünyayı daha eğlenceli, canlı ve en önemli deneyimlenebilir hale getirecek. Bugün Türkiye’deki bir öğrenci ABD’deki bir okulun materyallerine ulaşıp okuyabiliyor ama sanal gerçeklikle artık o eğitim programını yaşayabilecek hatta oturduğu yerden kalkmadan deneyimleyebilecek.
Açıkçası benim fikrim bu işin ilk yayılmasının sadece oyun ve eğitim ile olmayacağı yönünde. Tabii ki, farklı oyuncular işin içine girecektir ama konu Facebook olunca dolaylı da olsa en büyük arkadaşlık sitesinden bahsediyor olabiliriz. Sanal gerçeklik, özellikle yeni arkadaş bulmak isteyenlerin kullanım motivasyonunu artıracak bir özellik olacaktır. Ayrıca, tabii ki yetişkin içeriklerinin de kullanımının artacak olduğundan bahsetmemek yanlış olur.
Sonuç olarak; 2016 sanal gerçekliğin kullanım alanlarının yavaş yavaş artacağı bir yıla benzese de esas büyümeyi 2017-2018’de göreceğimizi söyleyebiliriz. Sanal gerçeklik cihazlarının fiyatlarının ucuzlaması ve içeriğin çoğalmasıyla beraber bizi gerçek deneyimler bekliyor. Yıllarca hepimizin severek seyrettiği Star Trek’teki ışınlanma (teleport), sanal gerçeklik platformları sayesinde belki de farklı anlamda gerçek olacak.
Yorumlar