Bilmiyorum farkında mısınız ama beyaz yakalılar çok mutsuz. Çoğu depresyonda. Hemen hepsi bir an önce emekli olup Ege’de bir sahil kasabasına yerleşip domates, zeytin yetiştirmek ve komün hayatı yaşamak istiyor. Alttan gelen yeni nesil ise çok sabırsız ve sıkılgan; eğer bir sene içinde müdür vesaire olamayacağını sezerse başka bir şirkete zıplamak için fırsat kolluyor. Para, pul, teknoloji bir sürü şeyimiz var ama neden hâlâ kendimizi yaşamın zenginliklerinden yoksun hissediyoruz!
Teknoloji ve depresyon ilişkisi
Çoğu zaman hiç sorgulamaksızın hayatımıza aldığımız teknolojilere resmen eti senin kemiği benim misali yaşamlarımızı emanet ediyoruz. Bilgiye erişimdeki kolaylık ve hız verimliliğimizi artıracakken, önemli bir rapor hazırlarken birkaç dakika içinde kendimizi Facebook’ta haberlere ve güzeller galerisine tıklarken buluveriyoruz. Konsantrasyon seviyemiz ve odağımız yerlerde. Ofisteki günümüzün çoğu reaktif düzende e-posta cevaplamakla, uzun ve verimsiz toplantılarla geçiyor. Verimlilik ümidiyle satın aldığımız akıllı cihazların efendisi olacağımıza görünmez zincirlerle bağlı birer köle konumunda Angry Birds oynayarak ziyan ediyoruz hayatları.
Daha bundan elli sene önce aya hesap makinesiyle giden insanlığın cebine Asimov’un romanlarındaki teknolojilerin girmesiyle toplumda gizli bir travma oluştuğu bir gerçek. İş işten geçmeden hayatımızdaki teknolojilerin kontrolünü ele almamız gerekiyor. İş dünyası hızla kurumsal düzenden bireysel düzene geçerken sahip olduğumuz teknolojilerin bizleri eğlendirmenin yanında, yaşamlarımızı daha verimli ve anlamlı kılmak gibi görevleri olduğunu unutuyoruz.
Yeni endüstrilerin yükselen değerleri bireyler
İletişim ve otomasyon teknolojilerinin tabana yayılmasıyla kurumlar ve bireyler arasındaki iş gücü kapasite farkının giderek azalmaya başladığı bir gerçek. Dünya hızla tek kişilik şirketler dönemine giriş yaptı. Farkında mısınız bilmiyorum ama kurumsalı bırakıp, freelance dünyasına giriş yapan ya da girişimciliği denemek isteyen çok fazla insan var.
İnsanların özgürleşme içgüdüsü endüstride bireyselleşmenin önünü açıyor. Bu durum tabana yayılan iletişim ve otomasyon teknolojilerinin de desteğiyle toplumda yeni bir sınıfın tanımlanmasını şart koşuyor. 4 Hour Work Week (4 Saatlik Hafta – İnkılap Yayınları) kitabının yazarı Tim Ferriss kitabında bu topluluğa yeni (dijital) zengin adını vermiş. Bu yeni zengin kabilesi kendi işini kurup milyar dolarlar kazanan girişimci patronlardan farklı; ister kurumsal bir çalışan olsun, işini bırakmış bir freenlancer, iletişim ve otomasyon teknolojilerinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanarak iş yerinde verimliliğini artıran, kısa zamanda daha fazla iş yapıp, geri kalan zamanında da hayatı doya doya yaşayan insanlardan bahsediyorum.
Teknoloji, verimlilik ve mutluluk üçgeninde daha anlamlı ve keyifli bir yaşam mümkün. Bende bu davada üzerime düşen görevi yerine getirmek adına kurumsal dünyay a bir süre ara verip hem Digital Age bünyesindeki köşemden, hem de blog’um yenizengin.com üzerinden uygulanabilir yeni dijital iş modellerini ve kurumsal çalışanların iş yerinde verimlilik ve mutluluk katsayısını artıracak teknikler ve teknolojiler üzerine yaptığım araştırmaları paylaşıyor olacağım. Konuya ilgisi olan kişilerle tanışmak ve görüşmeyi çok isterim. Daha mutlu ve verimli bir yaşam dileğiyle…
Yorumlar