Efsanevi gülmece yazarımız, rahmetli Aziz Nesin’de zamanında hayatın anlamıyla ilgili olarak, dostu Sedat Simavi’ye “Hayatın anlamı, kimsenin uğraşmaya bile cesaret edemeyeceği yüce ve önemli eserler bırakmaktır,” demiş. Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesin, babasının nasıl çalıştığıyla ilgili gelen bir soruya şöyle cevap veriyor: “Babam, masasında çalışırken o an ne işi varsa sadece onunla uğraşır, yanında top patlasa dönüp bakmazdı. Hatta bir gün yakın bir tanıdığımızın vefat haberini almıştık. Babam, masasında daktilosunun başındaydı. Daktilo sustu, babam gözlüğünü çıkardı, gözleri nemlenmişti, çok üzülmüştü; ‘Vah vah, pekte gençti zavallım,’ dedi. Bir süre derin bir sessizlik oldu. Sonra babam yine gözlüğünü taktı, daktilodan yeniden sesler yükselmeye başladı. Aradan yarım saat geçti, daktilo yine sustu, babam bir daha gözlüğünü çıkardı ve ‘Vah vah, canım benim daha çok gençti,’ dedi buğulu gözlerle. İşte Aziz Nesin böyle çalışırdı,” diyor, oğlu Ali Nesin.
Akışa kaptırmak
Hiç en mutlu olduğunuz anları düşündünüz mü? Ne kadar mutlu olduğunuzu bile fark edemediğiniz o trans hallerinden bahsediyorum. Ecnebilerin ‘Zone’da olmak’ dediği anlar. Bir rock gitaristinin gözleri kapalı acı ve keyifle karışık duygular eşliğinde, kan ter içinde o müthiş solosunu attığı o an. Michael Jordan’ın havada süzülüp smaca giderken yaşadığı o an.
Hayat mikro anlardan ibaret olduğuna göre, anlamı da bu mikro anlarda saklı olmalı. Einstein’ın uzay ve zaman teorisinde bahsettiği gibi zaman görecelidir. Eğer zaman göreceliyse mutlulukta göreceli olmalı; neden bir saniyelik mutluluk bin yıllık mutluluğa bedel olmasın! Hayat ne kadar uzun yaşadığımızla değil, ne kadar derin, ne kadar hakkını vererek yaşadığımızla ilgili olmasın! Minicik bir saniye, koskoca bir ömre bedel olabilir mi?
Psikolojide Akış (flow)
TED’in en çok izlenenen konuşmacılarından biri Mihayl Czikszentmihalyi adında macar asıllı amerikalı bir psikolog. Pozitif bilimin kurucularından amerikalı ünlü psikolog Martin Seligman, Czikszentmihalyi’i dünyanın önde gelen pozitif psikoloji araştırmacılarından biri olarak tanımlıyor. Özellikle mutluluk ve yaratıcılık ilişkisi üzerine sayısız araştırma, makale ve kitap yayımlayan Czikszentmihalyi’nin ortaya attığı, insan psikolojisindeki akış (flow) kavramı, hemen herkesin ilgisinden nasipleniyor. Öyle ki oyunlardaki seviye tasarımından, pazarlamada deneyim tasarımlarına kadar insanı akışa sürüklemeyi amaçlayan her projede O’nun izlerini görüyoruz. Bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu; MTV’deki popüler video kliplerin istisnasız hepsinde 2 saniyede bir resim/görüntü değişiyor. İnsanı aptal edercesine ekrana kilitliyor. Bu teknik şimdi Y kuşağına hitap eden yabancı tv programlarında da sıkça uygulanıyor.
Mihayl Czikszentmihalyi’nin geliştirdiği akış diyagramına göre; bir iş kişinin yeteneklerine göre çok basit gelirse kişi sıkılıyor, eğer yeteneklerini aşıyorsa bu sefer kişi strese giriyor. Ancak kişinin yetenekleri ve işin zorluğu ortada bir yerlerde buluştuğunda kişi ne sıkılıyor ne de zorlanıyor ve akış başlıyor.
Benim en mutlu olduğum anlar bir şeyler yaratmak için hayallere daldığım anlar. Gitar çalarken, yazı yazarken, hatta iş planı yaparken hayallere dalıveriyorum. Gözlerime bir perde iniyor etrafıma baktığımda gördüğüm şeyle, gerçekte var olan şey arasında bir uçurum oluyor. İşte o anlarda çok mutlu oluyorum. Belki biraz korkutucu ama çok keyifli. Sizin en mutlu olduğunuz anlar neler? Bana yazın!
Yorumlar