Bilginin artık en önemli güç olduğunu bu köşede daha önce yazmıştık. Bilgi, doğal olarak tek başına bir işe yaramamakta, bilgiyi işleyecek, iyileştirecek ve insanlığın daha iyi şartlarda yaşaması için kullanacak toplumlara da ihtiyaç duyuluyor. Bilgi toplumu deyince, sadece bilgiyi bilgisayarlarla işlemek kastedilmemekte elbette, bilgi toplumundan esas beklenen, bilgiyi üretmesi, işlemesi, herkes için kullanılabilir hale getirmesi ve bunu hayatın tüm alanlarına yayabilmesi.
“Bilgi toplumu” terimi 20. yüzyılın ikinci yarısından beri sıkça kullanılıyor ve üzerinde çeşitli tartışmalar yapılıyor. Bazı düşünürlere göre, bilgi teknolojisindeki gelişmelerin doğal sonucu olarak ABD, Japonya ve Batı Avrupa ülkelerinde sanayi toplumu aşamasından bilgi toplumu aşamasına geçiliyor. Bu yeni toplumda en önemli meta, bilgi. Geleneksel ağır sanayinin yerini de bilgi teknolojisi alıyor. Bu düşünürler, bilgi toplumunun insanlık için siyasal, toplumsal ve ekonomik anlamda radikal ve o ölçüde olumlu değişikliklere yol açacağını ileri sürdü. (BelI 1973; Masuda1981; Toffler 1981)
İlk Bilgi Toplumu Zirvesi 3003’te toplandı
Bilgi toplumu ve dolayısıyla bilgiye dayalı ekonomi kavramları uluslararası düzeyde tartışıldı ve Birleşmiş Milletler’in (BM) girişimiyle ilk uluslararası metinlerin hazırlanmasına başlandı. Birleşmiş Milletler, Ocak 2002’de aldığı 56/183 nolu kararla, Bilgi Toplumu Zirvesi’nin; birinci aşamasının 10-12 Aralık 2003 tarihlerinde Cenevre’de, ikinci aşamasının 16-18 Kasım 2005 tarihlerinde Tunus’ta yapılmasını karara bağlandı. Ayrıca, bu kararla, BM’nin tüm organları, hükümetlerarası organizasyonlar, uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve özel sektörün zirveye aktif destek vermesi ve üst düzey katılımda bulunması için çağrıda bulunuldu. BM, ayrıca, zirve hazırlıklarının hükümetler arası bir hazırlık komitesi tarafından yürütülmesini, bu komitenin zirve gündemini, katılma usul ve esaslarını belirlemesini ve ilkeler bildirgesi ile eylem planı taslağına son halini vermesini önerdi.
Türkiye’nin ilk Bilgi Toplumu Stratejisi Belgesi 2006’da yayımlandı
Türkiye’de de Kalkınma Bakanlığı bünyesinde Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı kuruldu ve 2006 yılında ilk Bilgi Toplumu Stratejisi Belgesi yayımlandı. Bu strateji belgesinde, sadece kalkınma ve ekonomi ile ilgili hedeflere yer verilmiş, ne yazık ki bilginin paylaşımı, kullanımı, dolayısıyla ifade özgürlüğü, bilgiye erişim hakkı, şeffaf yönetim, haber alma ve haber verme hakkı gibi temel kavramlara yeterince yer verilmedi.
2014 yılı sonunda yeni bir Strateji Belgesi, ilgili Başkanlık tarafından kamuya sunulmuş olacak. Ancak, görüşe açılan taslak metinlere bakıldığında yine sadece ekonomi temelli hedefler ve ilkelerin ağırlıkta olduğunu, halen temel haklar ve özgürlüklere, şeffaf kamu yönetimi prensiplerine gereken önemin verilmediğini üzülerek gözlemliyoruz. Halbuki tüm ekonomik hedeflerin temelinde güçlü olarak korunan haklar ve özgürlükler vardır, aksi bir temellendirmede ise sadece rakamlar büyük gözükür.
Yorumlar