Türkiye’de kriz dediğimizde akla ilk gelen sektörlerin başında hangisi gelir? Bence inşaat sektörü ilk etkilenenlerin başında geliyor ve üstelik Türkiye için müthiş önemli. Çünkü istihdam ve ekonomiye katkı sağlayan bir sektör. Krizde hemen etkilenmesinin bir nedeni, sektörel markalara olan güvenin sarsılması ve taahhütlerini teslim etme riski olduğunu düşünen kişilerin alımları durdurması.
Aslında sadece bir düşünce değil, reel durum da söz konusu. Son dönemde sıklıkla yaşanan can sıkıcı konulardan bir tanesi; inşaat firmaları ile noterde satış sözleşmesi yaparak ev ya da ofis almış kişiler, tapularını almaya gittiklerinde tapularının üzerinde banka ipoteği olduğunu görüyorlar. Sistemde müthiş bir açık var ve sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde aynı açık söz konusu. İnşaat firmaları size sözleşme ile satış yaptıktan sonra arsayı ipotek ederek kredi alabiliyor. Banka da aslında sahibinin bir başkası olduğu arsaya ipotek koymuş oluyor. Hukuki tartışmaları bir kenara bırakın, ciddi bir etik ve toplumsal yaralanma söz konusu.
Blockchain siber ataklara karşı tamamen güvenli
Blockchain teknolojisinin kolaylıkla çözebileceği bir konudan bahsediyoruz şimdi; sözleşme yapıldığı an arsanın tapu kaydı henüz temizken bu kayda Blockchain üzerinde satış sözleşmesi girilmiş olsa, değiştirilemez olan bu kayıt üzerine kimse ipotek koyamıyor olacak. Ama daha da önemlisi, alıcılar kişilere ya da bireylerin kontrolündeki sistemlere güvenmek yerine teknolojiye güvenecekler.
Şimdi krizi bir kenara bırakın. Banka hesabınızda duran paranın yarın silinmeyeceğinin garantisi nedir? Bankanın markasına olan güveniniz. Teknolojik olarak hiç kimse sistemin yüzde 100 siber ataklara ya da içeriden oluşabilecek usulsüzlüklere karşı güvenli olduğunu söyleyemiyor. Oysa Blockchain üzerinde sahip olduğunuz varlıklar geçmişe yönelik değiştirilemiyor, siber ataklara karşı tamamen güvenli olduğu gibi herhangi bir veritabanı sorumlusunun etik inisiyatifine de bağlı değil.
Kriz sadece finansı değil eğitimi de etkiliyor
Kriz dediğimiz zaman hemen aklımız finansal krizlere gidiyor. Oysa Türkiye gibi birçok ülke eğitim alanında da kriz yaşıyor. Herkes sınav sisteminin etkin olmadığı, çocukları yanlış yönlendirdiği konusunda hemfikir. Çözüm aslında testleri çok daha yetenek ölçen ve yılda birkaç kez uygulanabilen bir formata çevirip, okullara girme koşullarını çok daha ileri düzeydeki, uzman eğitmenlerin gerçekleştirdiği değerlendirme metotlarına bırakmak olabilir. Suistimallerin önüne nasıl geçilecek, değerlendirmeyi yapanlar ya da sistemi kontrol edenler tanıdıklarına bir iltimas geçecekler mi? Herhangi bir suistimal olmasa dahi toplum sisteme güvenmezse yine kabul edilebilir olmayacak ve işlemeyecektir.
Blockchain ile yine pratik çözümler üretmek mümkün. Tüm sınavların eğitmenlerin önüne isimlerin kapalı düştüğünü ve değerlendirmelerin de rastgele atanmış eğitmenler tarafından yapıldığını düşünün. Tüm bu süreç Blockchain üzerinde gerçekleşirse, kimsenin sonuçlarla oynamadığına ve sürecin tamamen şeffaf yürüdüğüne dair güven, teknoloji tarafından sağlanmış olur.
Yorumlar