Özellikle dünyada dijital dönüşüm ve inovasyon alanına baktığımızda bu işin organizasyonlar tarafında kolay gelişmediğini görüyoruz. Bir yandan çok hızlı koşan dijital oyunbozanlar, diğer yanda konvansiyonel kalmış iş modelleri varken, eğer organizasyon içerisinde gerekli adımları henüz atmadıysanız inovasyon ve dijital dönüşüm sağlamak havada son sürat giden bir uçağın motorlarını değiştirmeye çalışmaktan farksız oluyor.
Peki, bunları yapabilen şirketler var mı? Çok çeşitli gruplamalar yapabiliriz ama şirketleri üçe ayırmak anlatımı en kolay yöntemlerden biri.
Dijital doğan şirketler: Bu şirketlerin en büyük özelliği, organizasyonlarında dijital diye bir bölümleri yok. İnovasyon diye bir bölümleri de yok. Tüm işleri ürün ve servislerini geliştirmek. Zaten kuruldukları andan itibaren dijital onların yaşam alanı. İşte bu şirketler, değişimi bir bölüm veya bir yıllık bir program olarak görmüyorlar.
Konvansiyonel kurulmuş ama iş modellerini dijitale çevirmek için uzun zamandır yatırım yapan şirketler: Bunlar belirli değişim trendlerini yakalamışlar, önemli servisleri dijital üzerinden sunabilir duruma gelmişler. Sektör liderleri bile olabilirler ancak regülatif açılımlarda “distrupters” (oyunbozanlar) dediğimiz dijital doğan organizasyonlara ciddi kayıpları olabilir. İşleri kolay gözükse de zordur. Yazının başında belirttiğim gibi son hızla giden bir uçağın hedefine giderken durma lüksü yoktur. Durmak ve değiştirmek çok daha maliyetlidir. O yüzden havada motorları değiştirmeye çalışmak gerekir ki, bu da çok da kolay bir iş değil. Sonuçları bazen iyi, bazen de trajik olabilir.
Konvansiyoneller: Bu tip şirketler için çok da bir şey söylemeyelim. Son 2-3 yılda aklı başına gelmiş, “Aaa, artık herkes akıllı telefon kullanıyor” diyen ama başka bir verisi ve bilgisi olmadan dolaşanlar olarak nitelendirilebilir. Her zaman şans vardır ama daha farklı insan kaynağı ve yöntemlere ihtiyaçları olacağı kesin.
Tüm bu üç grubun dışında son bir örnek vermekte fayda var: Tamamıyla konvansiyonel bir banka olarak kurulan, ağırlıklı İspanya ve Güney Amerika operasyonları olan BBVA. Bildiğiniz gibi BBVA, Türkiye’de de kendi isim çatısı altında olmasa bile operasyonu olan bir şirket ancak buradaki konumuz özellikle uluslararası piyasalarda yapmaya çalıştıkları olacak. Stratejileri ve vizyonları anlatmak yerine yaptıklarından iki örnek vereceğim.
BBVA Venture: Son 4 yıldır San Francisco’da kurdukları yatırım ofisleri sadece yatırım yapmaya yoğunlaşmıyor. Şirketin değişiminde önemli olacak küçüğünden büyüğüne birçok yeni iş fikrini takip ediyor. Bunu o kadar düzenli bir şekilde organizasyona akıtıyor ki, en tepe yöneticinin bile dünyanın herhangi bir yerinde geçen ay kurulan bir girişimin detaylarını bilmesi şaşırtıcı.
Simple: Satın almalarla büyüyorlar ama satın almalara dikkat edin lütfen. Bilinir olanlardan birkaç örnek vermek gerekirse, en kıymetlilerinden biri Simple. Simple dünyanın en başarılı sadece dijitalden hizmet veren kuruluşu. BBVA bu şirketi satın almakla kalmıyor, kültürünü Simple’a uyarlamaya çalışırken aynı zamanda ürün kabiliyetlerini onlara aktarıp ortak değer yaratıyor.
Tüm bu örneklerde gördüğünüz gibi, değişmenin ve dijital olmanın yolları her şirket ve sektör için farklı olabilir ancak hiçbir şey için geç değildir. Uçağınızı hızlandıracak yollar için eğer 10 yıl önce düşünmediyseniz bile bugün artık zamanı. Son çıkışı kaçırmayın…
Yorumlar