Vodafone sponsorluğunda pazarlama ve iletişim endüstrisi için Türkiye’nin en büyük marka ve pazarlama buluşması olan ve bu yıl dördüncüsü gerçekleşen Brand Week Istanbul’a iş dünyasından, birçok farklı sektörden yaklaşık 8 bin kişi katıldı. Katılamayanlar ise anlık sosyal medya canlı yayınları ile tüm katılımcıları takip etme fırsatı buldular. Benim ilgimi çeken sunumların başında, Crimson Hexagon Baş Veri Bilimcisi Aykut Fırat’ın “Sosyal Veririnin Evrimi” sunumu oldu. Crimson Hexagon, Boston merkezli bir veri analitik şirketi. Twitter, Instagram ve Facebook gibi platformların verilerini depoluyor. Bu verileri analiz ediyor. Müşterileriyle, analiz ettikleri bu verileri paylaşıyor. Bu hizmetle, müşterilerinin kendi ürün ve hizmetlerini iyileştirmesine olanak sağlıyor.
Sosyal medya en büyük veri kaynağı
Sosyal medya, aslında tüketici görüşlerinin sınırsız olarak aktarıldığı tek ve en büyük veri kaynağı. Şirketler, bu kaynaktan elde edilen verileri marka yönetiminde, dijital pazarlamada, kurumsal iletişimde, müşteri hizmetlerinde, müşteri / alışveriş alışkanlıkları ile içgörü elde etmede ve ürün geliştirmede yoğunluklu olarak kullanıyorlar.
Sunumdaki örneklerden biri ABD’li tahıl gevreği markası Cheerios’un yürüttüğü bir kampanyayla ilgiliydi. Cheerios markası, kendi müşterilerinin hangi konularla ilgilendiğini veri analizi ile detaylıca inceliyor. Bu ilgi alanlarından “parenting” (Ebeveyn) kavramının dikkate değer olduğunu fark ediyor. Sonrasında da, “Nasıl Babalık Yapılır?” diye Türkçeleştirilebilecek olan #howtodad başlığı ile bir kampanyayı öncelikle Kanada’da ve arkasından ABD’de başlatıyor.
Elde ettiği veriler ışığında kampanya müziği olarak R&B müziğini tercih ediyor. Dijital pazarlama kampanyasına, bir futbol maçı ile başlıyor. Kampanya çok övgü alıyor. Katılımcılar, kampanyayı dahiyane, etik ve başarılı buluyor. Kampanyayı gülünç ve eğlenceli bulanlar çoğunluktayken, babaların “Multitask” (çok fonksiyonlu) süper kahramanlar ve sorumlu bireyler olarak gösterilmesi çok takdir topluyor.
Büyük veri ile yeni dünya
Sunduğu verilerden etkilendiğim ikinci sunum ise, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Sait Ölmez’in “Büyük Veri ile Yeni Dünya” sunumuydu. Bu sunumda Netflix’in dijital dizi sektöründe devrim yaratan House of Cards dizisinin yaratılış sürecinde kullandığı veri analizi örneği etkileyiciydi.
IMDB reytingi 9.0 olan House of Cards dizisi, 1 Şubat 2013 tarihinde yayınlanıyor. 275 bin seyirci ile anında hit oluyor. Örnek, bu dizinin başarısının büyük veri analizi ile şans olmadığını ispat ediyor. Netflix’in iş modeli, yeni müşteri bulmaya ve eldeki müşteriyi korumaya odaklanmış durumda. House of Cards yayımlanacak bir platform aradığında, Netflix, iki sezon için 100 milyon doları hemen ödüyor. Nasıl mı?
Bu dizinin yönetmen koltuğunda “Seven” ve “Fight Club”’ın yönetmeni olan David Fincher, başrolde ise Kevin Spacey vardı. Netflix, izleyicisinin oluşturduğu verileri incelediğinde, izleyicisinin bu ikiliyi çok beğendiğini hemen fark etti. Aynı izleyici grubu, House of Cards’ın İngiliz versiyonunu da çok beğenmişti.
Yorumlar