The Doors’un Five to One parçasını anımsatıyor bu yılki ‘En İnovatif Şirketler’ raporu; “The old get old and the young get stronger!” Bu sözleri rapora uyarlayacak olursak, inovasyon açısından güçlü olan şirketler dijital dönüşüme de layıkıyla ayak uydurarak güçleniyor, zayıf olanlarsa daha da güçsüzleşiyor ve yarışta gitgide gerilere düşüyor. Dijital kökenli şirketler en ileri teknolojileri ana akım haline getirdikleri için inovasyonda çıta sürekli yükseliyor, bu yüzden de ipin ucunu bir kez kaçırarak çağa ayak uyduramayan şirketlerle, dijital dönüşüme en başından vakıf olan firmalar arasında var olan uçurum gün geçtikçe derinleşiyor. Bu yılki rapor bir öncekiyle karşılaştırıldığında bile bu farkı görmek mümkün. Bunun yanı sıra, yenilikçilik yönü güçlü firmaların dijital inovasyona yatırımlarının karşılığını aldıklarını, sonradan koşmaya başlayanların yatırımın getirisi açısından da yüz güldürücü sonuçlar elde edemediklerini görüyoruz.
50 ülkede, 90 şehirde hizmet veren Boston Consulting Group (BCG) tarafından her yıl yayımlanan ‘En İnovatif Şirketler’ raporunda bu yıl dijitalleşme kriterine odaklanıldı. ‘The Most Innovative Companies 2018: Innovators Go All In On Digital’ başlıklı rapor oluşturulurken, firmaların dijital dönüşüm seviyesi sorgulandı ve sonuç olarak, en inovatif şirketlerin dijitalleşme yönünden de başarılı konumda oldukları gerçeği gözler önüne serildi. Listenin ilk 10 sırasındaki yenilikçi firmaların yedisinin ‘digital native’ (dijital teknolojilerle doğmuş) olması da bunun bir göstergesi niteliğinde. İnovasyonun kalbindeki Ar-Ge ve yeni ürün geliştirme misyonlarının çoğunlukla dijital hedefler haline geldiği günümüzde, şirketler dijital hizmet ve ürünleri işlerine dâhil etmekle yetinmeyerek, dijital teknoloji üretimini de inovasyon stratejilerine ekliyorlar. Büyük resme bakıldığında, bu trendin artık belli sektörlerle sınırlı kalmadığını, en geleneksel iş kolları ve iş yerlerine bile sızdığını görmek mümkün.
Güçlüler daha da güçleniyor
Kendisini “inovatif yönü güçlü” olarak tarif eden şirketlerle, bu açıdan “zayıf” olduklarını düşünenler arasında birçok açıdan uçurum bulunuyor. Dijital dönüşüm ise, bu uçurumu en çok derinleştiren faktör olarak karşımıza çıkıyor. Ancak görmezden gelinemeyecek bir gerçek var ki; dijital inovasyona yönelmek, altından güçlükle kalkılabilecek bir karar. Strateji, operasyon, organizasyon açısından büyük değişiklikleri gerektiriyor. Rapora göre, söz konusu zorluk, dijital dönüşüme ayak uyduran inovatif şirketlerle çağın hızını yakalamayı başaramayanlar arasında açılan uçurumun hızla derinleşmesine neden oluyor. İnovasyon yönü güçlü şirketlerin yüzde 79’u inovasyon proseslerini düzgün bir biçimde dijitalleştirdiklerini ifade ederken, yeterince inovatif olmayan şirketlerin sadece yüzde 29’u böyle bir iddiayı dile getiriyor. Anket aşamasında firmaların üçte birinin dijitalleşmiş proseslerin kurumları için pek de bir yarar sağlamadığını söylemesi de, yeni olanakları benimseme konusunda zorluk çekildiğini gösteriyor.
En inovatif 50 şirket
BCG’nin bu yılın başlarında yayımladığı ‘En İnovatif 50 Şirket’ listesinin ilk sıralarında geçen seneye kıyasla fazla bir farklılık olmazken, ‘digital native’ iki firma; Alibaba Group ve Uber’in ilk 10’a girdiği görülüyor. İlk 20’de Tencent’in listeye merhaba dediğini, Airbnb, SpaceX, Cisco Systems, Orange ve Marriott’un anlamlı bir yükseliş kaydettiğini görüyoruz. Kuzey Amerika 27 şirketle, listede yine en çok temsil edilen ülke oluyor. Onu 16 şirketle Avrupa takip ediyor. Seyahat ve ulaşım sektörlerinin listedeki varlığının Uber, Airbnb ve SpaceX gibi firmaların etkisiyle arttığı da gözlemleniyor.
Büyük veri, hız, mobil ve dijital tasarım
2014’ten bu yana, tüm inovasyon türleri içinde en önemli gelişmeyi kaydeden dört inovasyon türü var ve bunların hepsi de dijitalle ilgili. Bunlar; büyük veri analizi, yeni teknolojilerin hızlı benimsenmesi, mobil ürünler/yetenekler ve dijital tasarım. Araştırma, yenilikçilik yönü güçlü firmaların hem genel olarak teknoloji platformlarına hem de bu dört tür dijital odaklı yeniliğe de büyük önem verdiğini gösteriyor.
İnovasyonun farklı bileşenleri arasında büyük veri, önemi açısından sekizinci sıradan üçüncü sıraya çıkmış durumda. Enerji, medya ve eğlence, finansal hizmetler ve kamu sektörü büyük verinin inovasyon olarak en çok uygulandığı alanlar. Yenilikçi şirketler hem büyük veri ve ileri veri analitiği kullanımında daha hevesliler, hem de farklı -dâhili ve harici- veri kaynaklarına başvurmayı tercih ediyorlar. Bu firmaların yaklaşık dörtte üçü yeni proje ve fikirlerin sosyal medya ve veri madenciliğinden geldiğini belirtiyor. Güçlü inovatörlerin bir diğer özelliği de, kurumlarında bulunmayan dijital yeteneklerin dış kaynak kullanımıyla sağlanması çözümüne daha sık başvurmaları.
Yeni teknolojilerin benimsenmesinde hız faktörü ise, sonlardayken dördüncü sıraya yükseldi. Bunu bir inovasyon stratejisi olarak uygulayan başlıca sektörler; imalat, madencilik ve kamu kurumları. İnovasyon yönünden güçlü oyuncular başarılı bir dijital dönüşüm için, hız, ölçek ve değer alanlarında mükemmelleşmek gerektiğinin farkındalar. Araştırmaya katılanların üçte birine göreyse, mobil ürünler ve yetenekler ile dijital tasarım, kendi sektörlerini önümüzdeki üç ila beş yılda önemli ölçüde etkileyecek. Mobil teknolojiler ağırlıklı olarak kimya, finansal hizmetler, imalat ve sağlık alanlarında; dijital tasarım ise tüketici ürünleri, medya ve eğlence, imalat, sigortacılık, sağlık ve kamu sektörlerinde önemli ölçüde gelişiyor.
Yorumlar