Skip to main content

Kapitalist sistem dış inovasyon şokları ve teknoloji ile yıkılırken, yeni insanlığın doğuşu ile umut verici şekilde özlenen bir sisteme yeşeriyor. Kısıtlı kaynaklar varsayımıyla her insanın borçlandırılması üzerine kurulu sistemlerden, bugün bolluğun ve insanların robotların yapabileceği hiç bir işi yapmalarına gerek kalmadan temel gelir hakları olmasını konuşuyoruz.

Gelin liderler, şirketler, devlet kurumları dâhil olmak üzere hepimizi sarsan bu değişimleri inceleyelim:

1- Bankacılık ve finansal sistemler bildiğimiz versiyonlarında anlamlarını tamamen yitiriyor. Araştırmalar gösteriyor ki, bankacılık yıkıcı rekabeti oluşturan 4 konuda da müşterilerinin ve gelecek nesillerin eleştiri oklarına maruz kalıyor: Güven eksikliği, kötü deneyim, gereksiz aracılar ve erişim engelleri. Bankacılık ve sigorta şirketlerinin yaptığı her işi onlardan daha iyi yapan bir start-up mevcut ve sayıları giderek artıyor. Bu bazen Alibaba, Amazon gibi küresel devlerin kendi ödeme sistemlerini hayata geçirmesiyle, bazen de yeni girişimlerin sadece bir alana odaklanarak kendi değer önermeleriyle özellikle yeni nesil hedef kitleleri yakalamalarıyla ortaya çıkıyor. Birkaç örnek verecek olursam; Revolut, ihtiyaçlara uyumlanan ve kontrolü tamamen müşteriye veren yaklaşımıyla, hiçbir ek ücret almadan, aracı bankaların kurlarından uluslararası para transferi ve harcama fırsatı sunuyor ve 3 sene içinde 50 milyon müşteriye büyütmeyi hedefliyor. eToro, bitcoin, etherum, ripple ve diğer sanal para birimlerini kullanan yatırımcıların birbirlerinden öğrenmesini kullanıcıların birbirlerinin yatırım stratejilerini değerlendirebildikleri ve beğendikleri yatırımcının portföy performansını da kopyalayabilmelerine olanak sağlıyor. Bulutta bir yapay zekâ uygulaması olan Charles Schwab, yatırımcılara her türlü yatırım danışmanından çok daha zeki ve özelleştirilmiş şekilde bugün hizmet verebiliyor. Tesla araçlarına çok güvenen Elon Musk, tüm Tesla sahiplerine ömür boyu sigorta veriyor.

2- İnsanlar hiç olmadığı kadar kendi hayatları (verileri, sağlıkları, zenginlikleri ve hatta yönetim şekilleri) hakkında söz sahibi olmak ve geleceklerini şekillendirmek istiyor. Özellikle gençler, bunları ‘doğal hakları’ olarak görüyor, ’tüketici’ ve ‘müşteri’ olarak tanımlamaktan sıkılıyorlar. Topluluklar kendi değerlerini savunan şirketlerin ürün geliştirme, fonlama, veri toplama süreçlerine katkıda bulunmak, ürün, servis ve deneyimlerini birlikte tasarlamak ve geleceklerini birlikte yönlendirmek istiyorlar. Aynı aktifliği, kendi değerlerinin aksine davranan şirketlerin de silinmesi için gösteriyorlar. Çoğu geleneksel şirket, ‘tıklama ve takipçi’ odaklı sosyal medya yönetimleri ve halkla ilişkiler amaçlı inovasyon şovları ötesinde bu müthiş enerjiye odaklanmadığı için, büyük fırsatı gözden kaçırıyor, aynı paralel para sistemleri, zaman bankaları, kooperatifler ve paylaşım ekonomisini kaçırdıkları gibi.

Öngörü yeteneğimizi artırmak için tekrar eden döngülere bakalım: Her yıkılan eski sistem yeni doğuşu da içinde barındırır ve etrafındaki sistemleri dönüştürür. Steven Kotler’in üstsel girişimciler için önerdiği 6 basamağı da öngörü yeteneklerimizi geliştirmek için pratik bir araç; dijitalize et, kandır (insanların gerçek etkiyi kavramasına kadar geçen süre), ezber boz, parasal değerini düşür (ör: filmin dijital olması) maddeyi kaybet (ör: fotoğraf makinelerinin cep telefonlarına girmesi), ve demokratikleştir.

Blockchain’in karanlık yüzü

Örneğin Blockchain, sadece para değerini dijitalleştirmedi, her türlü verinin ve ilişkinin de hesap defteri oldu! Dijital içerik haklarınızı korumanızdan, hiç tanımadığınız kişilerle aracısız sözleşme yapmanıza yeni ekonomik modeller yaratıyor. Sağlık alanında; sigortanızın kapsamadığı dişinizi sigortalatmak gibi odaklı konulardan, farklı doktorların, nihayet sizi sadece vücut parçaları olarak değil, bütünsel olarak inceleyebildiği yeni sağlık danışmanınız olmaya genişleyen bir kapsayıcılığa kavuşabiliyor. Finlandiya’da mülteciler için hayata geçirildiği gibi alternatif yeni vatandaşlık ve finans sistemleri ile beklenmedik insani krizleri hafifletmemizde önemli bir rol oynayabiliyor. Ayrıca sandık krizleri olmadan oyunuzu belki de kendi ülkenizin sınırları dışında, küresel vatandaşlar olarak dilediğinize vermenize, her konuda sesinizi yükseltmenize ve insanlık olarak bir arada karar vermemize olanak sağlıyor.

Diğer yanda etik kodlar ve toplulukların gücü özellikle Blockchain gibi ‘Güven Makinesi’ için sarsıcı da olabilir. Blockchain’in karanlık yüzü şu: Tek bir bitcoin işlemi, bir kredi kartı işleminden binlerce kat fazla enerji tüketiyor, dolayısıyla çevreye oldukça zararlı. Diğer yandan, spekülasyon ile para karşılığı olan değeri artırmak amacıyla kullanılırsa, blockchain para sisteminin tüm eksikliklerinin hızlandırılmış kopyasından başka bir şeye dönüşmeyebilir. Özetle her teknolojide olduğu gibi, niyete, hedeflere ve uygulamalara bilinci aşılamak biz insanlara düşüyor.

3- Dünya, güç odaklı, kapalı, yasaklayıcı ve merkezi tekeller ile gelişim odaklı, herkese açık, özgürleştirici ve merkezi olmayan girişimler arasında büyük bir kırılmanın eşiğinde.

Birçok kişi kurtuluşu Silikon Vadisi’nin robotize teknoloji felsefesinde görüyor, buna katılmıyorum. Klasik tekellere karşı sistemin kendini savunma mekanizması olarak, son 200 senede görmediğimiz hızda ortaya çıkan dev teknoloji şirketleri de sürdürülebilir değil. Bu şirketlerin, tamamen sosyal olarak üretilen bilgiyi kavrama ve bunu özelleştirme üzerine kurdukları iş modelleri ve hisse değerleri, yıkımını gördüğümüz tekellere benzer çok hassas bir zafiyet yaratıyor. Dönüşüm, rekabet ederek sadece büyümeye odaklanan ve tüm kaynakları kendinde toplayan değil, birlikte gelişmeye, paylaşıma, döngüsel ekonomiye ve kapsayıcı sürdürülebilirliğe odaklanan yaklaşımlardan doğacaktır.

Ülkemizde ise çoğu özel sektör, kamu kuruluşları veya etki odaklı kurumlara ve liderlerine baktığımızda, bu sürecin insanlığa ve ülkemize kolaylıkla hizmet etmesini sağlayacak rol modelleri koltuklarının hâlâ boş durduğunu görüyoruz. Hep birlikte uyanmalı ve fırsatı yakalamalıyız.

Anlamlı zenginlik

Toplulukların değerlerinin ve dünyanın kaynaklarının sürdürülebilirliğine odaklanan mikro seviyede iyi örnekleri cesaretlendirmek, onları geliştirmek, bu dönüşüm için önemli başlangıçlardır. Bu dönüşümün gerçekleşebilmesi devletlerin bu örneklerin sistemsel olarak korunmasını sağlayan değişiklikler yapmasıyla mümkün olabilir. Bunun için ilk adım düşüncemizi tamamen yenilemektir; ‘Teknoloji, sahiplik, iş ve zenginlik’ konularını yeniden, bakir bir şekilde düşünmek her iş, toplum, girişim ve politik liderin olduğu kadar hepimizin önceliğinde yer almalıdır.

Örneğin bankaları, ‘güven’ den yola çıkarak, felsefe gibi zamansız ve gerçek düşünce dönüşümünü sağlayan metotlarla tamamen dönüştürebiliriz. Gelin, zenginliğin tanımını da yeniden yapalım: Zenginlik sadece para değildir, fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlıkta, ilişkilerde, kariyerde, kaliteli zaman ve katkıda bulunmakta da iyi olmayı kapsar. Bankalar kitlelerin gerçek zenginliklerini artıracak şekilde ürün ve hizmetler sunmaya odaklanabilir. İş modellerini kârlı ve toplumsal etkileri açısından da sürdürülebilir hale getirebilirler. Kaynaklarını ekosistem işbirlikleri, ortak zekâyla artırabilir ve teknolojinin neredeyse sınırsız gücüyle hedeflerine hızla ulaşabilirler.

Durduğumuz yer neresi olursa olsun, bugün etkimizin farkında olarak, sadece yapay değil, insanî zekâmız ve bilincimizle, yani en iyi versiyonlarımızla niyet etme, düşünme, tasarlama, ifade etme ve hareket etme günüdür. İşte, o zaman, yeni sistemin öğelerini yaratarak, kendimize, diğerlerine ve en önemlisi dünyanın çocuklarına şunu söyleyebiliriz: “Bu artık sadece benim basitçe hayatta kalmamın değil, hepimizin yeniden doğuşunun iyi yaşam modelidir.”

Canay Atalay

Human Works Design Kurucu Ortağı, Sokratik Tasarım Uluslararası Elçisi