Skip to main content

Bir önceki kuşağın anlattıklarını anlamakta zorlanan bizleri aslında yeni gelen kuşak anlayamayabiliyor. İşin komik tarafı zamanında, “Sizin kuşak bizimkinden daha şanslı” söylemini artık bizler de şimdiki gençlere söylüyoruz. Peki, gerçekten kim daha şanslı, babalarımızın olduğu dönem mi, bizler mi yoksa yeni gelenler mi?

‘Bizim zamanımızda şu yoktu bu yoktu o yüzden çok şanslısınız’ cümlesini herhalde hepimiz anne ve babalarımızdan duymuşuzdur. Hatta, küçüklüklerinde evde sadece radyo olduğu günleri anlattıklarında kafamızda bunu görselleştirmek bana olduğu gibi sizlere de sanırım çok zor gelmiştir. Cep telefonundan internetine, sosyal medyasından WhatsApp’ına kadar onlarca iletişim kanalını kullanan bizlere bu garip gelirken yeni kuşağa da internet ile üniversite yıllarında tanıştığımızı söylediğimizde bu da onlara garip geliyor. Yani bir önceki kuşağın anlattıklarını anlamakta zorlanan bizleri de aslında yeni gelen kuşak anlayamayabiliyor. İşin komik tarafı zamanında, “Sizin kuşak bizimkinden daha şanslı” söylemini artık bizler de şimdiki gençlere söylüyoruz. Peki, gerçekten kim daha şanslı, babalarımızın olduğu dönem mi, bizler mi yoksa yeni gelenler mi?

İnternetin yaygınlaşmasıyla sağlık, ulaşım, iletişim gibi çoğu alanda kat edilen yolu düşündüğümüzde yeni kuşak için çok daha güzel günler geliyor gibi gözükse de, çevresel sorunlar, ülkelerarası artan rekabetin yarattığı kaotik ortam ve her dönem ortaya çıkıp bizleri en az yirmi gün sersemleştiren ve ilaç tedavisi olmayan virüsler yüzünden belki de daha tatsız bir dönem başlıyor. Bu soruyu cevaplarken hangi açıdan düşündüğünüz ve konuya neresinden baktığınız önemli. Ben bu konu çok geniş olduğundan iş hayatından kısa kısa örnekler vererek bunu cevaplamaya çalışacağım. 1999 senesinde üniversiteden mezun oldum, askere gittim ve 2000’li yılların başında Ankara’da iş imkânları kısıtlı diye İstanbul’a gelip iş aramaya başladım. İnternetten üzerinden şimdiki gibi iş aramak ve başvuruda bulunmak gibi şeyler olmadığından kafamda belirlediğim 30-40 firmaya tek tek gidip güzel bir dosya içinde özenle hazırlayıp baskı aldığım özgeçmişimi bırakıyordum. Bazı firmalar gittiğimde bunu kabul etmiyor, kendi formlarını veriyor ve onu doldurup vermemi istiyorlardı. Üniversite son sınıf öğrencileri eğer bu satırları okuyorlarsa büyük bir şaşkınlık içinde kalmış olabilirler ama yaşanan durum buydu. İş aramak için herkesin farklı formülleri vardı ben ise çoktan kendi planımı yapmıştım bile. Mezunu olduğum üniversitenin mezunlar derneğinin her Salı akşamı farklı bir mekânda düzenlediği yemekli toplantılarına katılmak ve Pazar günleri dönemin en büyük gazetesinin verdiği 20 sayfalık İK ekindeki iş ilanlarına tek tek bakmak benim için vazgeçilmez olmuştu.

Kariyer günlerinde komik olaylar…

Şans konusunu konuşurken insanların şanslarını kendi yarattıkları görüşüne de yüzde 100 katılıyorum. Üniversitelerin kariyer günlerinde yaptığım konuşmalarda birçok öğrenci kardeşimizle tanışıyoruz. Onlarla sohbet etmek, onları dinlemek ve onlara kendimce bir yol çizmek benim için çok ama çok değerli ama komik olaylar da olmuyor değil. Benimle orada tanışıp dönem ödevi için bir gece kala Facebook’tan mesaj atıp yardım isteyenlerle sıkça karşılaşıyorum. Daha 15 gün önce tanıştığı bir adama mı güvenip son güne bırakmış ödevini onu bilemem ama bir şekilde gelmiş ve destek istiyor. Konuyu soruyorsunuz, arama motoruna yazıyorsunuz ve 40’dan fazla makale olduğunu görüyorsunuz. Bunlardan 7-8 tanesini seçip öğrenci kardeşimize gönderiyorsunuz ve teşekkür mesajları ile karşılaşıyorsunuz. Bizler koca koca ansiklopedilerden kısıtlı bilgilere erişirken internet sayesinde bilgiye erişim sıkıntısı kalmayan yeni kuşaktan bazı kişiler işin kolayına kaçıp araştırma yapmama yolunu seçebiliyor, bence şans denen şeyde burada devreye giriyor.

Zaman akıp giderken yeni kuşaklar gelirken değişim her alanda kendisini gösteriyor, bize düşen de bu değişime adapte olup bunun nimetlerinden faydalanmak oluyor. Ben şahsen her kuşağın kendine göre şansları ve güzel dönemleri olduğunu düşünüyorum. Misal, bahsettiğim üniversite mezun yemekleri hâlâ her Salı devam ediyor ama artık herkes cep telefonuna bakmaktan sohbet bile edemiyor. Eskiden çok daha keyifliymiş, çok daha göz göze temas varmış, sınırlı iletişim kanalı olsa da daha sağlam bir sohbet ortamı varmış diye düşünürken cep telefonu sayesinde hayatın her anlamda ne kadar değiştiğini ve bazı şeylerin kolaylaştığını görünce fikirler karmaşık hal alabiliyor. Bu yüzden fazla detay düşünmeden hayatın tadını çıkartmaya ve teknolojinin nimetlerinden faydalanmaya odaklanırsak her şey herkes için çok daha güzel olacak.

Murat Erdör, Dijital Dönüşüm Danışmanı